Ashab-ı Kehf Dakyanus hükümranlığının sürdüğü yerde yaşayan gençlerdi. Dakyanus (Decius) Romanın Filedelfiya (Tahmini,Ürdün/Amman) eyaletinde hüküm sürüyordu. Buranın halkı putlara taparlardı. Allah’a tek tanrıya inanmak burada yasaklanmıştı. Ve Dakyanus’un işkencesinden dolayı Allaha inanlar (İseviler) imanlarını saklıyorlardı. Çünkü Dakyanus onları çarmıha germekle, ateşe atıp yakmakla ya da kafeslerde aslanların önüne yem olarak atıp parçalanmakla cezalandırıyordu. Mağara halkı diye adlandırılan gençler ise İsevilerin maruz kaldığı bu haksızlıktan dolayı bir şey yapmamakla kendilerini rahatsız hissediyorlardı. İncil’den sürekli bu ayeti okurlardı. ‘Karanlıkta dile getirmekten çekindiğiniz hakikat bir gün aydınlıkta işitilecek ve gizli mekânlarda öğrendiğiniz inancı bir gün çatılardan haykıracaksınız.’ Fakat sürekli bu nasıl olabilir ey rabbimiz diye merak ederlerdi. Dakyanus’a isyan ettiler dolayısıyla Dakyanus onları hapsetti fakat onlar bir yolunu bulup kaçtılar ve mağaraya sığındılar. Ashab-ı Kehf gerçeği Kuranı kerimde şöyle anlatılır.
Yoksa sen, (sadece) Ashab-ı Kehf ve Ashab-ı Rakîm’i mi bizim ibret verici delillerimizden sandın? Hani o gençler mağaraya sığınmışlardı da, “Ey Rabbimiz! Bize katından bir rahmet ver ve içinde bulunduğumuz şu durumda bize kurtuluş ve doğruluğa ulaşmayı kolaylaştır” demişlerdi. Bunun üzerine biz de nice yıllar onların kulaklarını (dış dünyaya) kapattık. (Onları uyuttuk). Sonra onları uyandırdık ki, iki zümreden hangisinin bekledikleri süreyi daha iyi hesap ettiğini bilelim. Biz sana onların haberlerini gerçek olarak anlatıyoruz: Şüphesiz onlar Rablerine inanmış birkaç genç yiğitti. Biz de onların hidayetlerini artırmıştık. Kalkıp da, “Rabbimiz, göklerin ve yerin Rabbidir. Ondan başkasına asla ilah demeyiz. Yoksa andolsun ki saçma bir söz söylemiş oluruz. Şunlar, şu kavmimiz, ondan başka tanrılar edindiler. Onlar hakkında açık bir delil getirselerdi ya! Artık kim Allah’a karşı yalan uydurandan daha zalimdir?” dediklerinde onların kalplerine kuvvet vermiştik. (İçlerinden biri şöyle dedi:) “Madem ki onlardan ve Allah’tan başkasına tapmakta olduklarından yüz çevirip ayrıldınız, o halde mağaraya çekilin ki, Rabbiniz size rahmetini yaysın ve içinde bulunduğunuz durumda yararlanacağınız şeyler hazırlasın.” (Orada olsaydın) güneş doğduğunda onun; mağaralarının sağ tarafına kaydığını, batarken de onlara dokunmadan sol tarafa gittiğini görürdün. Kendileri ise mağaranın geniş bir yerinde idiler. Bu, Allah’ın mucizelerindendir. Allah kime hidayet ederse işte o, doğru yolu bulandır. Kimi de şaşırtırsa, artık ona doğru yolu gösterecek bir dost bulamazsın. Uykuda oldukları halde sen onları uyanık sanırsın. Biz onları sağa sola çeviriyorduk. Köpekleri de mağaranın girişinde iki kolunu uzatmış (yatmakta idi.) Onları görseydin, mutlaka onlardan yüz çevirip kaçardın ve gördüklerin yüzünden için korku ile dolardı. Böylece biz, birbirlerine sorsunlar diye onları uyandırdık. İçlerinden biri: “Ne kadar kaldınız”? dedi. (Bir kısmı) “Bir gün, ya da bir günden az”, dediler. (Diğerleri de) şöyle dediler: “Ne kadar kaldığınızı Rabbiniz daha iyi bilir. Şimdi siz birinizi şu gümüş para ile kente gönderin de baksın; (şehir halkından) hangisinin yiyeceği daha temiz ve lezzetli ise ondan size bir rızık getirsin. Ayrıca, çok nazik davransın (da dikkat çekmesin) ve sizi hiçbir kimseye sakın sezdirmesin.” “Çünkü onlar sizi ele geçirirlerse ya taşlayarak öldürürler yahut kendi dinlerine döndürürler. O zaman da bir daha asla kurtuluşa eremezsiniz.” Böylece biz, (insanları) onların halinden haberdar ettik ki, Allah’ın vaadinin hak olduğunu ve kıyametin gerçekleşmesinde de hiçbir şüphe olmadığını bilsinler. Hani onlar (olayın mucizevî tarafını ve asıl hikmetini bırakmışlar da) aralarında onların durumunu tartışıyorlardı. (Bazıları), “Onların üstüne bir bina yapın, Rableri onların halini daha iyi bilir” dediler. Duruma hâkim olanlar ise, “Üzerlerine mutlaka bir mescit yapacağız” dediler.
(Ey Muhammed!) Bazıları bilmedikleri şey hakkında atıp tutarak: “Onlar üç kişidirler, dördüncüleri köpekleridir” diyecekler. Yine, “Beş kişidirler, altıncıları köpekleridir” diyecekler. Şöyle de diyecekler: “Yedi kişidirler, sekizincileri köpekleridir.” De ki: “Onların sayısını Rabbim daha iyi bilir. Zaten onları pek az kimse bilir. O halde onlar hakkında (Kuran’daki) apaçık tartışma (yı aktarmaktan) dan başka tartışmaya girme ve bunlar hakkında onlardan hiçbirine bir şey sorma. Hiçbir şey hakkında sakın “yarın şunu yapacağım” deme! Ancak, “Allah dilerse yapacağım” de. Unuttuğun zaman Rabbini an ve “Umarım Rabbim beni, bundan daha doğru olana ulaştırır” de. Onlar mağaralarında üç yüz yıl kaldılar. Buna dokuz daha eklediler. De ki: “Kaldıkları süreyi Allah daha iyi bilir. (Kehf Süresi, 9/26)
İşte Ashab-ı Kehfin uyanışının, yeniden dirilişinin hikmeti belki de sürekli dile getirdikleri bu hakikati gözleriyle görmekti. Karanlıkta dile getirmekten çekindiğiniz hakikat bir gün aydınlıkta işitilecek ve gizli mekânlarda öğrendiğiniz inancı bir gün çatılardan haykıracaksınız.
Ve iman etmeyenlerin de bu dünyada gerçekleşmesinden korktukları hakikat diğer dünyada bir gün mutlaka gerçek olacak.
Arıyorum Asr-ı Saadetin devrini/ Ashab-ı Kehfin yanında olmak istiyorum./En karanlık bu devirde eşiğine başımı koymak ve senin için ağlamak ve erimek istiyorum. /Her gece avuç açıp hıçkırıp dua etmek meleklerle tespih edip onlarla secde etmek ve yine Havz-ı Kevser içerek rahmetine kavuşmak ya da bir taş, bir toprak, bir hiç olmak istiyorum…
THE TRUTH YOU AFRAİD TO SPEAK İN THE DARK WİLL ONE DAY BE HEARED İN THE LİGHT
Companion of Cave (kehf) who were under rule of Diaclatyanus sovernity. Diaclatyanus ruled the Roman state Philadelphia (Jordan/Amman). The People of Philadelphia used to worship to the İdols. Believing in Allah was forbiden in the Philadelphia. Believers hide to their faith. Diaclatyanus panish them by crucifying and burning them in the fire also would throw some of them into cage infront of lion. Some of young belivers in the palace of Diaclatyanus were feeling uncomfortable because of this unfair situation and torture that Jobs (Chiristian) were exposed. Those Youth always read this verse from the Bible:
The truth you are afraid to speak in the dark will one day be heard in the light and belief you learned in secret places one day you will shout from rooftops and people will believe it.
But always they said to eachother, How it can be o Allah, How it can be? They revolted against Diaclatyanus. Diaclatyanus improsened them but they escaped and refuge to the cave by order of Almighty Allah.
The true story of the companion of cave is mantioned in the holy Quran like that:
Have you thought that the companion of the cave and the inscription were among our signs, a wonder? Mention when the youths retreated to the cave and said: ‘Our Lord grant us from Yourself mercy and prepare for us from our affair right guidence. So we cast (a cover of sleep) over their ears withing the cave for number of years. Then we awakened them we might show which of the two factions was most precise in calculating what (extent) they had remined in time. It is We who relate to you, (O Muhammad) their story in truth. İndeed, they were youths who believed in their Lord and we increased them in guidence. And we made firm their hearts when they stood up and said Our Lord is the Lord of the heavens and the earth. Never will we invoke besides Him any deity. We would have certainly spoken then an excessive transgrassion. These our People have taken besides Him deities. Why do they not bring for (worship of) them clear authority? And who is more unjust than one who invents about Allah lie? The youths said to one another, and when you have withdrawn from them and that wich they worship other than Allah retreat to the cave. Your Lord will spread out for you of his mercy and will prepare for you from your affair facility. And had you been present you would see the sun when it rose, inclining away from their cave on the right and when it set, passing away from them on the left, while they were (laying) within an open space thereof. That was from the signs of Allah. He whom Allah guides is the (rightly) guided, but he whom he leaves astray never will you find for him a protecting guide. And you would think them awake, while they were asleep. And we turned them to the right and to the left while their dog stretched his forelegs at the entrance. If you had looked at them, you would have turned from them in flight and been by them with terror.
And similarly, we awakened them that they might question one another. Said a speaker from among them, how long have you remained (here) they said we have remained a day or part of a day. They said your Lord is most knowing of how long you remained. So send one of you with this silver coin of yours to the city and let him look to which is the best of food and bring you provision from it and let him be cautious and let one be aware of you. İndeed ıf they come to know of you, they will stone you or return you to their religion, And never would you succeed, then ever. And similarly, we caused them to be found that would know that promise of Allah is truth and that of the Hour there is no doubt. When they disputed among themselves about their affair and then said: construct over them a structure. Their Lord is most knowing about them. Said those who prevailed in the matter, ‘We will surely take (for ourselves) over them a masjid. They will say there were three, the fourth of them being their dog. And they will say there were five, the sixth of them being their dog -guessing at the unseen- and they will say there were seven and the eight of them was their dog. Say o Muhammad my Lord is most knowing of their number. None knows them except a few. So do not argue about them except with an obvious argument and do not inquire about them among (the speculators) from anyone. And never say of anything ‘indeed I will do that tomorrow. Except (when adding) ‘If Allah wills’. And remember your Lord when you forget it) and say ‘perhaps my Lord will guide me to what is nearer than this to right conduct.And they remained in their cave for three hundred years and exceeded by nine. Say Allah is most knowing of how long they remained (Surah El Kahf: 9/26)
Like this true story, the truth you are afraid to speak in the dark will one day be heard in the light and belief you learned in secret places one day you will shout from rooftops and people will believe it. And the truth the unbelievers fear to come across in this world it will be true in the hereafter.
I am looking for age of bliss/ I want to be with the companion of cave
İn this darkest time I want to put my head on the brink/And I want to cry and melt for you
Every night to open palms and sob and pray/ Glorify with angels and prostrate with them
And getting his mercy by driking Kevser or I want to be rock, soil or nothing none..
Kaynak:Farklı Bakış