Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

21'inci yüzyıl dünya dengelerinde Suriye ve ikinci büyük oyun

Prof. Dr. Hüseyin Şeyhanlıoplu, Aristo’nun, talebesi olan Büyük İskender’e dönemin Batı Asya’sının ele geçirilmesi adına tavsiye ettiği “Parçala, Savaştır ve Yönet (PSY)” yönteminin, günümüzde de geçerliğini koruduğunu belirtiyor.

21

Fransız İmparatoru Napolyon, öncelikle küresel Başat Aktör olma hevesi ve İngiltere’ye kaptırdığı zengin Kanada ve Amerika’nın intikamını almak için İngiliz İmparatorluk ağacını kökünden sökmek (Hindistan) ve İmparatorluk yolunu kontrol etmek için Mısır’dan seferine başlarken (1798), Ruslar da aynı anda Türkistan-Kafkasya hattından, Afganistan-İran üzerinden sıcak sulara doğru savaşa başlamışlardı.

Böylece, birinci büyük ıyun da başlamış oluyordu.

En az bir asır süren ve 19’uncu yüzyılda Rusya ve İngiltere arasında, ticaret yolları ve Hindistan’ın kontrolü için, tampon ülke olarak Afganistan’da üzerinde yaşanan, “büyük oyun”un (great game) başlangıç noktası ise bugün ikincisini yaşadığımız yer olan Suriye’dir.

Ruslar, İngilizler ve son olarak Amerikalılar da birer asır arayla, İmparatorluklar mezarlığı olan, Afganistan’da bataklığa saplanırken; Napolyon hayatının başında, ihtiyar kurt lakaplı, Cezzar Ahmet Paşa da hayatının sonunda Akka’da yenilmiştir.

Napolyon son anlarında şöyle der:

Eğer, Akka’da yenilmeseydim, Hindistan’a kadar gidebilirdim. Gerçekten Napolyon, İran’ı da Rus işgaline rağmen kendine müttefik yaparken; İngilizler de İranlılara, Rusların acısını unutturmak için onları Herat’a sevketmişse de Afganlar, İranlılara unutamayacakları bir ders vermişlerdi. Deve kasabı lakaplı Ahmed Paşa ve askerlerinin dışında, 8 padişah ve dönem görecek ve sonradan dünyanın en yaşlı insanı olacak olan Bitlisli Zaro Ağa’nın, bu savaşta kahramanlığı ve tünel kazmadaki mahareti ise tüm şehit ve gazilerimiz gibi rahmetle anmaya değerdir.
 

Cezzar Ahmed Paşa’nın ordusunda savaşan dünyanın en yaşlı insanı unvanına sahip Bitlisli Zaro Ağa (1774-1934)

Cezzar Ahmed Paşa’nın ordusunda savaşan dünyanın en yaşlı insanı unvanına sahip Bitlisli Zaro Ağa (1774-1934)

 

Parçala, Savaştır ve Yönet (PSY)

Osmanlı İmparatorluğu’nun 1917 yılının sonundan itibaren Şam ve Kudüs’ten çekilmesiyle başlayan süreçten sonra Suriye başta olmak üzere, tüm Ortadoğu; parçala, savaştır ve yönet şeklinde (PSY) Sykes-Pico anlaşmasıyla işgal edilmiştir.

Batı tarafından Ortadoğu’dan en az 108 yıldır uygulanan bu sistem, Afganistan-Pakistan, Pakistan-Hindistan-Bangladeş, Balkanlar, Güney Amerika ve Afrika’da başarıyla uygulanmaktadır.

Esasen bu strateji, çok basit ama etkili 2300 yıllık Aristo-İskender taktiğidir.

Bu dönemde Avrupa’nın ikinci Haçlı-Siyonist ileri karakolu olan İsrail’in, son Gazze, Lübnan, Yemen ve Suriye olaylarında da görülmektedir ki; İkinci Büyük Oyun’da yeni bir aşamaya geçilmektedir.

1948 yılından itibaren Filistin, 1967 savaşından beri de İsrail, Kudüs ve Golan tepelerini işgal altında tutmaktadır.

Sina Yarımadası ve Filistin de İsrail’in kontrolü altına geçmiştir. 
     

2004 yılında ABD Dışişleri Bakanı C. Rise tarafından İsrail’de ilan edilen BOP, Büyük İsrail ve Suriye

2004 yılında ABD Dışişleri Bakanı C. Rise tarafından İsrail’de ilan edilen BOP, Büyük İsrail ve Suriye

 

Bunun başlıca sebebi ise; dünya siyasi hâkimiyeti için vazgeçilemez stratejik coğrafi konumuyla Ortadoğu, 2 su geçiş noktası (Malaka, Kızıldeniz, Cebeli Tarık ve Türk Boğazları), Doğu Akdeniz dâhil olarak dünya enerji kaynaklarının en az yarısına sahip ve 3 büyük semavi dinin mekânı olarak, 21’inci yüzyıl dünya hâkimiyeti için de tıpkı iki asır önce gibi Büyük Oyun sahası olarak görülmektedir.

Bu sahanın merkezi, (Kalbgah/Heartland) Suriye’dir.       

ABD’nin II. Dünya savaşından sonra yerleştiği Orta Doğu’da, yaptırdığı ilk darbe (1949-Kürd asıllı Hüsnü Zaim) Suriye’de olmuştur.

(1953’te İran, 1958’de Irak ve 1960’ta da Türkiye’de ve tüm Ortadoğu ülkelerinde de benzeri süreç yaşanmıştır.)

1963 yılına kadar beş darbenin yapıldığı Suriye’de bu tarihten itibaren, Baas Partisi ve Batı destekli Nusayri Esad ailesinin iktidarı ve zulmü, Golan ve Lübnan’ı terk karşılığında başladığı görülmüştür.

Kasım 1970 yılında Hafız Esad iktidarı tamamen kontrol altına aldığında, Suriye Komünist Partisi Lideri Halit Bektaş, bunu “Amerikan Askeri Darbesi” olarak tanımlamış ve günümüze kadar geçen 55 yılda ABD ve İsrail, bugün, Türkiye’ye rağmen Suriye’yi tamamen işgal ve-ya imha etmek istemektedir.

2009 yılı sonunda Tunus’ta başlayan Arap Baharı rüzgârıyla, 2011 yılı Mart ayında Dera’da başlayan basit bir hürriyet isteğinin 8 Aralık 2024 yılında kadar 1 milyon insanın öldüğü, nüfusunun yarısından fazlasının ontolojik kırılmaya uğrayarak asimile olduğu, en az on milyon insanın göçmen duruma düşürüldüğü ve parçalanan Suriye’nin faciaya dönüştürülmesinde de görülmektedir ki; başkenti Kudüs olan Büyük İsrail için de, Suriye ve onun daha önce parçası olan Lübnan da Filistinlileştirilme aşamasına alınmıştır.

Bu nedenle İsrail, öncelikle Nusayri ve Dürziler üzerinde Yeni Suriye rejimini ve Türkiye’yi de parçalamaya çalışmaktadır. 

5 Nisan 1946 yılında Suriye’den ayrılan Fransızlardan sonra Suriye’ye gelen ABD, CIA’nın Ortadoğu’daki ilk askeri darbesi olan 30 Mart 1949 yılındaki Suriye’deki General Hüsnü Zaim’den sonra yapılan çok sayıda Batı odaklı askeri darbelerin son halkası Hafız Esed olduğu görülmüştür:

Bu süreçte aşağıdaki noktalar dikkat çekicidir: 

1.)    Esed, Filistin’deki Suriye askerlerini geri çekmiştir. Mısır’la olan ittifaka son vermiş ve Mısır’dan önce İsrail’le barış imzalamıştır.

2.)    Bölgenin petrolünü Batı’ya aktaran petrol şirketi olan Aramco’ya kapıları açmış ve Tapline petrol boru hatlarını yapmıştır. Bu nedenle H. Kissinger, 1974 yılında 100 milyon dolarlık yardım isteyen Esad’a 90’a bağışlamıştır. ABD’nin bir diğer jandarması olan İran Şah’ı da Esad’a 150 milyon dolar vermiştir. 

3.)    İslam âleminin en büyük âlimlerinin yetiştiği Suriye’de, Allah demek bile yasaklanmış, camiler içindekilerle beraber yok edilmiş, Suriye’nin en büyük siyasi gücü olan Müslüman Kardeşler teşkilatına üye olmak idamlık suç sayılmış ve on binlerce kişi idam edilmiştir. Hama şehri Gazze gibi haritadan silinmiştir. Kürtleri de öncelikle ikiye bölüp (maktumim ve asil) sonra bunların bir kısmına kimlik vermek karşılığında onları Halep, Hama ve Humus’ta ihvana karşı kiralık katiller olarak kullanmıştır. Onların çocuklarını da oğul Beşar PYD ve İsrail ABD ikilisi ise DSG yapmıştır.

4.)    Başta PKK ve DAİŞ olmak üzere Sadneya ve Tedmur’da üretilen onlarca terör örgütüne yardım ve yataklık yapmıştır. Lübnan’ı ABD adına kontrol etmiş ve binlerce Müslümanı katletmiştir.

5.)    1970’lerde İsrail ve kendi iktidarı için tehdit olan en az 200 tanklık Suriye zırhlı tank birliğini Ürdün çöllerine gömmüştür. 

6.)    8 yıllık İran-Iran savaşında, Arap Suriye, ne ilginçtir ki; Arap ve Baas olan Irak’a karşı acem İran’ı desteklemiştir.

7.)    Lübnan, Ürdün, Suriye ve İsrail’in kesişme noktası ve su deposu olan Golan, savaşmadan İsrail’e verilmiştir.

8.)    Suriye ordusunun İsrail karşısında tamamen imhasına kasıtlı ortam sağlanmıştır. İstihbarat ve Ordu sadece içerde baskı aracı olarak kullanılmış ve İsrail’e karşı hiçbir zaman direnilmemiştir. ABD bu zaman zarfında Şam’da son derece etkili merkezler kurmuş ve CIA, Suriye’yi fiilen yönetmiştir. 

11 Eylül 2001 yılından itibaren de Bölünmüş Ortadoğu Projesine (BOP) uygun olarak bölgede kalıcı işgale doğru ilerleyen İsrail, özellikle son 14 yılda, ABD ve İngiltere başta olmak üzere Batı ve Rusya’nın desteğiyle Suriye’yi de Filistin gibi imha ve işğal aşamasına geçtiği geçmiştir.

Örneğin, sadece son bir haftada İsrail hava ve kara kuvvetleri Suriye'de Şam, Hama ve Humus'ta ağır saldırıları düzenledi.

İsrail'in hava saldırılarında Şam'daki Bilimsel/Teknolojik Araştırma Tesisleri, Lazkiye’deki deniz üsleri ve araçları, Hama'da Askeri Havaalanı, Humus'ta da, Türkiye’nin yerleşmeye çalıştığı T-4 Hava Üssünü özellikle hedef alındı.

Palmira yakınlarındaki bu üsse yapılan korkunç saldırıdan sonra, İsrailli bakanlar da bu saldırının, Suriye’den uzak  durması için Türkiye’ye mesaj olduğunu özellikle belirtti. Lübnan ve Yemen’i de vuran İsrail, Mısır'dan da Sina Yarımadasındaki askerlerini çekmesini istedi.
     

Osmanlı sonrası Ortadoğu: Fransızların işgalindeki Suriye ve genişleyen İsrail

Osmanlı sonrası Ortadoğu: Fransızların işgalindeki Suriye ve genişleyen İsrail

Kısaca 21’inci yüzyılda Çin ve ABD arasında yaşanmakta olan küresel hâkimiyet savaşında da görülmektedir ki Çin bile, Suriye ve İran üzerinden Batı’ya karşı vekâlet savaşını yürütmekte ve Rusya, Ukrayna karşılığında Afrika dahil bölgeden Suriye üssü hariç çekilmeyi kabul etmiş görülmektedir.

Dolayısıyla İkinci Büyük Oyun (Second Great Game) sahasına Ukrayna ve Çin de dâhil olmuştur.

 

Devamı >>>



Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER