Dostlar herkese merhaba inşallah iyisinizdir.
Canlar bir büyük Genel Seçimi yaşadık. Halkın vicdanı böyle tecelli etti. İktidar büyük kalelerini kaybetti. Muhalefet büyük bir ivme kazandı, halkın muhalefete açtığı bu kredi şartlı bir kredidir. Muhalefetin merkez partisi kendisi de bunu takdir ve teyit etti, bu doğru bir değerlendirmedir.
Özgür Özel'in değerlendirmesinin bir kısmını dinledim, İmamoğlu ve Tayyip Erdoğan'ın değerlendirmelerini dinleyemedim onun için o konuda şimdilik bir şey diyemeyeceğim, inşallah ilerleyen günlerde o konuda da düşüncelerimizi sizlerle paylaşacağız.
Bu seçimi iktidara kaybettiren birçok neden vardır, ben bunlardan üçüne değineceğim;
Bunlardan birisi GAZZE; Gazze, İslam ülkeleri için turnusol kâğıdı oldu. Ülkelerimizin sözde ne kadar bağımsız, ne kadar birlerinin derdiyle ilgilendiklerini görmüş olduk! Bu yaşanılmış lığın örnekliği, 6 aydır Gazze’den işlenen cinayetlere ve katliama sessiz kalan sözde bağımsız İslam Ülkelerinin hali pürmelalinin şahitliği, halkların vicdanından büyük yaralar açmıştır. Bu seçim sürecinden iktidarın talebine, şu örneklik yeterli cevabı verdiğini düşünmekteyiz; Fatih Erbakan’ın İstanbul adayını seçim yarışından çekmesi için ileri sürdüğü şartlar, iktidarı adeta felç etmiş ve iktidar bir cevap verememiştir. Fatih Erbakan ne demişti; 1- İsrail’le ticareti hemen durdurun, 2- Kürecik’ teki radarı sökün, 3- Emeklilerin asgari gelirini 10 bin liradan 20 bin liraya çıkarma sözü verirseniz hemen İstanbul adayımızı çekeceğiz, demiştir. İktidar bu çağrıları duymamış veya duymamayı tercih etmiştir. Daha önceki seçimlerden, dillere pelesenk olan dillendirmeler; İstanbul düşerse, Kudüs düşer, Gazze düşer diyenler bu söylediklerini unutmuşlar adeta sağırları oynamışlar.
İkincisi iktidarın Kürtlere veya Kürt sorununa yaklaşımı sahici bir ikliminin oluşumunun ipuçlarını verecek mesajdan çok uzak olması ve üstenci bir yaklaşımdı. İktidarın bu yaklaşımına gerek genel anlamda Kürt toplumu gerekse de Kürt toplumunun amiral gemisi olan DEM PARTİSİ'nin toplumsal zemini olumlu bir tepki vermedi, bu yaklaşım onların duygusuna hitap edemedi, onları kazanamadı.
CHP Afyonkarahisar Belediye başkan adayı bu kesimi(DEM Partisi) açıkça öteki ilan ettiği halde, İmamoğlu'nun bir manevrasıyla o adayın söylemini gündemden düşürdü ve CHP birçok metropolde bu kesim(DEM Partisi) Kürtlerin oylarını çok rahat bir şekilde aldı.
Üçüncü gerekçeye gelince ekonomik sebepler, bu ekonomik sebeplerden en çok etkilenen toplumsal gruplar; emekliler, asgari ücretliler ve dar geçimli kesimlerdir. İktidar bu süreci gereği gibi değerlendiremedi, bu kesimlerin taleplerine makul cevap veremeyince, bu kesimler de iktidara stop dedi.
Bu seçim bizim için ne anlam ifade ediyor, birazda bunun üzerinde duralım;
Bu seçim şüphesiz bize de önemli dersler veriyor. Daha önce Ak Parti iktidarlarından önemli görevler üstlenmiş ve bu yaşanan uzun zaman diliminden iktidardan umudunu kesmiş ve yeni arayışlara girmiş olan siyasi şahsiyetlerin oluşturduğu GELECEK ve DEVA Partisi topluma güven veremedikleri gibi bu üç yıllık sınavı da iyi veremediler. Bu iki parti muhakkak bir özeleştiri yapacaklardır, bizim o değerlendirmeleri görmemiz lazım.
Şu tespiti de yapmamız lazım; CHP kanadında hezimet sayılacak bir sonuç yaşanmadığı için CHP bu moral üstünlüğüyle muhalefet açısından bir cazibe merkezi olacak, dağınık muhalefeti kendi çatısı altında toplama şansı daha yüksek olacaktır.
Dindar mütedeyyin kesimlerin cazibe merkezi de Yeniden Refah Partisi olacaktır. YRP önderliği bu iyimser iklimi kendi mahallesine döndürebilecek midir? Bunu da zaman gösterecektir.
İnsan ve Özgürlük partisi resmi kuruluş sürecinin eksikliklerini tamamlayıp siyaset sahnesinden yerini alırsa; bir karşılık göreceğine, iklimin de buna müsait olduğuna inanmaktayım. Bundan sonrası bizim sahici çabalarımıza bağlı olduğunu görüp, çalışmalarımıza bir hız vermemiz gerekliliğine inanmamızdır.
