Tarih, milletlerin hafızasıdır. Bu hafızanın en şanlı sayfalarından biri de Çanakkale Zaferi’dir. 1915’te Çanakkale’de verilen mücadele, yalnızca bir savaş değil, imanla, azimle ve birlik ruhuyla kazanılmış bir destandır. Bugün, zaferin 110. yılında, bu ruhu ve beraberliği yeniden hatırlamak, gelecek nesillere aktarmak ve aynı inançla Türkiye’nin huzuru, güvenliği ve birliği için çalışmak her birimizin sorumluluğudur.
Ümmetin Omuz Omuza Direnişi
Çanakkale Savaşı, yalnızca Anadolu’nun değil, tüm İslam coğrafyasının ortak bir direnişiydi. Siperlerde yalnızca Türk evlatları değil, Kudüs’ten, Bağdat’tan, Şam’dan, Halep’ten, Kahire’den, Bosna’dan, Buhara’dan gelen Müslüman askerler de vardı. Onları bir araya getiren, vatan sevgisi kadar ümmet bilinciydi. Çanakkale’de yan yana yatan şehitlerimiz, bugün bize millet olmanın ötesinde bir ümmet olduğumuzu da hatırlatmaktadır.
Bu bilinç, tarihin en zor dönemlerinde olduğu gibi, bugün de bizim en büyük gücümüzdür. Çanakkale’de nasıl ki etnik köken, mezhep ya da coğrafi fark gözetmeden omuz omuza mücadele ettiysek, bugün de her türlü ayrımı bir kenara bırakıp ortak geleceğimiz için birlik olmalıyız.
Anadolu: Gönüllerin Birleştiği Coğrafya
Anadolu, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış, farklı kültürleri bağrında yoğurarak büyük bir kardeşlik potası oluşturmuştur. Çanakkale, bu birlik ruhunun en büyük tezahürlerinden biridir. Çanakkale’yi anlamak, bu topraklarda birlik ve beraberlik içinde yaşamanın kıymetini bilmektir. Bizi bölmek isteyenlere inat, farklılıklarımızı zenginlik kabul edip, ortak bir geleceğe birlikte yürümektir.
Bugün de Anadolu’nun her köşesinde yaşayan insanlarımızın, Çanakkale ruhuyla, gönül birlikteliğini koruması ve yaşatması büyük önem taşımaktadır. Bu birlik ruhu, bizi hem içeride hem dışarıda güçlü kılacak en büyük hazinemizdir.
Terörsüz ve Huzurlu Bir Türkiye İçin Çanakkale Ruhuyla Dirilmek
Geçmişte vatanımıza göz dikenler, bugün de farklı yöntemlerle bizi bölmeye, ayrıştırmaya çalışmaktadır. Ancak, Çanakkale ruhu, milletimizin bu tuzaklara karşı en büyük kalkanıdır. Çanakkale'de verilen mücadele, sadece düşmana karşı değil, bölünmeye ve fitneye karşı da kazanılmıştır. İşte bu ruh, bugün de teröre, nifaka ve her türlü ayrımcılığa karşı en büyük gücümüzdür.
Bugün, Çanakkale Zaferi’nin 110. yılında, terörden, fitneden ve ayrımcılıktan arınmış, birlik içinde bir Türkiye için çalışmak hepimizin ortak görevidir. Bunu başarabilmek için geçmişimizi iyi anlamalı, Çanakkale şehitlerinin bizlere bıraktığı mirasa sahip çıkmalı ve aynı ruhla geleceğimizi inşa etmeliyiz.
Son Söz
Çanakkale, sadece kazanılmış bir savaş değildir; aynı zamanda bizlere bir kardeşlik, vatan ve ümmet bilinci armağan eden bir ruhun adıdır. Bu ruhu yaşatmak, sadece bir tarihî zaferi anmakla değil, aynı zamanda bugün de birlik ve beraberlik içinde hareket etmekle mümkündür.
Unutmayalım ki, Çanakkale’de omuz omuza savaşan ecdadımız, bizlere aynı iman ve azimle bir arada yaşamamız için en büyük vasiyeti bırakmıştır. O vasiyete sahip çıkmak, Türkiye’yi terörden, fitneden ve ayrışmadan koruyarak, kardeşlik içinde bir gelecek inşa etmek hepimizin boynunun borcudur.
Bu bilinç ve ruhla, Çanakkale Zaferi’nin 110. yılı kutlu olsun!