II. BÖLÜM
Örneğin Zorlu, 8 Eylül'de dönüş yolunda şunu söylüyordu : " Bütün çalışmalarımız, Londra'da elde ettiğimiz basan, bir gecede heba olup gitti” -7- “Esenbel ise Zorlu ile Menderes arasındaki yazışmalar süresince Başbakan'ın hep yanında olduğunu söylemekte ve tanıklık yapmaktadır." Bu yazışmaların devam ettiği sıralarda Menderes hep İstanbul'da idi. 6 Eylül akşamı Cumhurbaşkanı ile birlikte trenle Ankara'ya döneceklerdi... Tren saat 21'de kalkışa hazırlandığı sırada, İstanbul Valisi Fahrettin Kerim Gökay hızla yaklaştı ve Başbakan'a hitaben, Londra'dan acele telefon olduğunu söyledi. Başbakan beni de yanına aldı ve Gar'a yöneldik. Telefonu önce ben aldım. Dışişleri Bakanı Zorlu, 5 yıl için moratoryum yapılması önerisini tekrarlıyor ve Başbakan'ın onayını rica ediyordu. Telefonu tabiatıyla Başbakan'a verdim. Zorlu, bana kısaca bildirdiği öneriyi Başbakan'a anlattı. Menderes'in karşılığı kısa oldu. Sinirli bir tavırla: " Fatin Bey, siz ne söylüyorsunuz? Millet ayaktadır, ben moratoryumu falan kabul edemem, İstanbul yanıyor. Oradaki işi bitirip artık ülkeye dönünüz. " talimatını verdi. 6 Eylül olayından bu şekilde haberim oldu. Trene döndük ve Ankara'ya doğru yola koyulduk. Ancak, İstanbul'dan gelen haberler, olayın genişleyerek sürdüğünü duyurmuş olmalı ki, cumhurbaşkanı ve başbakan Adapazarı'nda trenden inerek İstanbul'a döndüler." Esenbel'in anılarından Zorlu'nun olaylardan Başbakan'la yapılan telefon konuşmasında haberdar olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır ve bunu Dikerdem de doğrulamakta: "... Konferans’ın sonuna yaklaştığı 6 Eylül 1955 akşamı, Londra Büyükelçiliği’mizde toplandığımızda Fatin Bey Ankara'yı telefonla arayıp ertesi gün Lancaster House'da görüşülmeye başlanacak " Ortak Bildiri " Metni üzerinde Menderes'ten talimat almak istedi. Toplantı odamızdaki telefon Türkiye'ye bağlandığı zaman saat Londra'da akşamın 6'sını, Türkiye'de de 8'i gösteriyordu. Zorlu karşısında Menderes'i bulmuştu ama Başbakan Ankara'dan değil İstanbul'da Haydarpaşa Garı'ndan konuşuyordu. Menderes'le konuşmaya başlayınca Zorlu'nun renginin atmakta olduğunu farkettim. Ortak Bildiri taslağını Başbakan'a okumaya hazırlanırken Menderes, Fatin Bey'in sözünü kesmiş, İstanbul'da Rum azınlığa karşı başlayan saldın olaylarını anlatmış, kendisinin Ankara'ya hareket etmekte olduğunu bildirerek; " Londra'da artık ne arıyorsunuz? Hemen geri gelin” emrini vermişti..." Londra Konferansı'na katılan Atina Büyükelçisi Settar İlksel'in, 6/7 Eylül olayları ile ilgili tanıklığı; Zorlu'nun avukatı Orhan Fersoy'a yazdığı mektupta anlattıkları Dikerdem'in tanıklığıyla örtüşmektedir 5 Ekim 1967 tarihli mektupta S. İlksel kısa bir değerlendirme yapmaktadır : "...Fatin, 6/7 Eylül hadiselerini Londra'da öğrendiği zaman, beyninden vurulmuşa dönmüştü. O hadiseleri, hem aklı başında bir kimse gibi teessürle karşılıyor, hem de Londra'da elde ettiği neticelerin bu hadiseler dolayısıyla tehlikeye düşeceğinden endişe ediyordu. ” -8-
Yine bu çerçevede Kıbrıs Türktür Cemiyeti (KTC) başkanı Hikmet Bil, hatıratında, kişisel izlenimine dayalı kanıtlanması güç iddialar ortaya atar “ Zorlu Türkiye'nin daha aktif olmasını istemişti. Öyle anlaşılıyor ki, o gece 5 Eylül gecesi Florya'da Bayar, Menderes ve Dr. Namık Gedik, şöyle bir tertip yapmışlardır” -9- şeklinde yazan Bil edindiği bilgileri aynı gün tarafından olağanüstü toplantıya çağırılan KTC yönetim kuruluna iletilir. Kıbrıs Türktür Cemiyeti (KTC) ayrı bir muammadır. Cemiyet Sedat Simavi’nin eseri gibidir. Hikmet Bil Sedat Simavi’nin avukatıdır. Yassıada da “ Menderes:- Hâdiseden 24 saat evvel benimle görüşmüşler. Benim kendisine "aktif ol" demem tanığa "kırıp dökünüz. Tahribat yapınız, nümayiş yapınız" şeklinde bir ima kanaatini vermiş midir? Dediğinde, “Bil:-Kesin bir şey söyleyemem” -10- şeklinde cevap verir.
Ve neticede Yassıada 6-7 Eylül davasında, Hikmet Bil’in kendisinden başka tanığının olmadığı ve muhatabının da doğrulamadığı ifadeleri ve Coşkun Kırca’nın da iyi ihtimalle yanlış hatırladığı, kötü ihtimalle maksatlı olarak çarpıttığı telgraf metni ifadeleri üzerine mahkûmiyet hükmü bina edilir.
TERTİP KİMLERİN ESERİDİR
6-7 Eylül faciasının kim ya da kimler tarafından tertip edilmiş olabileceğini izah edebilmek için ayrıca iki olguya işret edeceğiz. İlki konu ile ilgili herkesin bildiği, Org, Sabri Yirmibeşoğlu’nun sözleridir. “ İstanbul Ekspresin o günkü redaktörü Gökşin Sipahioğlu, kendisiyle yapılan bir röportajda, 6 Eylül 1955'teki saldınlann MAH tarafından organize edilmiş olduğunu anlatmıştır. Bir tuğgeneral,(Sabri Yirmibeşoğlu y.n.) Özel Harekât Dairesi nin yapısı ve çalışma yöntemleri konusunda 1991 yılında kendisiyle yapılan bir röportajda, Sipahioğlu'nun bu açıklamasını onaylamıştır: ‘Elbette 6-7 Eylül saldırılan Özel Harp Dairesi tarafından planlanmıştı. Olağanüstü planlı bir operasyondu ve amacına da ulaştı. Sorarım size; bu, sıra dışı başarılı bir eylem değimliydi” -11-
Ve ikincisi Dilek Güven’den öğrendiğimiz bir İngiliz belgesidir, “ görünürdeki Yunan-Türk dostluğunun kırılgan olduğu çok açık, çok küçük bir şok bile yetebilir. Atatürk'ün Selanik'te doğduğu evin duvarına tebeşirle slogan yazmak gibi önemsiz bir olay bile bir kargaşanın çıkmasına yeter." PRO FO 371/117642, RG 1081, (19.08.1954 tarihli İngiltere’nin Atina Büyükelçiliği Raporu) -12- Ki bu, İngilizlerin hadiseye dahli olduklarının açık karinesidir. Kıbrıs’ta menfaatlerini korumak isteyen İngiltere, bu tertibin arkasında gözükmektedir.
Burada ayrıca 27 Mayıs İhtilalini gerçekleştirenlerden ve 1970’te Hürriyet’e Genel Yayın Yönetmeni de olan Orhan Erkanlı’nın sözlerine ise konu ile alakalı herkes dikkat kesilmelidir. “ 6-7 Eylül olaylarının soruşturulması sırasında, bazı politik mahsurlar meydana çıkmış, Dışişleri Bakanı Sarper ile temasa geçilerek muhtemel gelişmeler mütalâa edildikten sonra, tahkikatın birçok bakımlardan derinleştirilmesi uygun görülmemiştir. Yani ele geçen ipuçları ve deliller dış siyasetimizin selameti uğrunda dikkate alınmamış ve mevcut oklumu bilinen birçok delil ve şahit sorgulama dışı tutulmuştur.” -13- “dış siyasetimizin selameti uğrunda” “tahkikatın birçok bakımlardan derinleştirilmesi uygun görülmemiştir” ne demektir? Son asırdaki darbeler ve tertiplerin çoğunda ve prototipi olan 31 Mart’ta olduğu gibi, İngiltere midir? Böyleyse bunun, aksi ise ne ise onun vuzuha kavuşturulması mutlaka gereklidir. Bu arada Selim Sarper’in İkinci Dünya Savaşı sonrası Moskova Büyükelçisiyken, Türkiye ile SSCB arası ilişkilerin bozulmasında birinci dereceden rolü vardır. Demek ki yakın tarihi anlamak açısından Selim Sarper’in biyografisinin de yazılması son derece lüzumludur.
6-7 Eylül hadisesini bu çerçevede anlamak, bu sürecin bir parçası olarak anlamak gerekmektedir. Bu tertipte yer alanların bir kısmı, “devletin ali menfaatleri” için, kalabalık güruhun çoğunluğu ise yağma için tertibe dâhil olmuş olabilir. Zaten bu tür hadiselerde müdahil olanların çoğunluğunun, hadisenin gerçek içeriği ve hedeflerinden haberi dahi yoktur.
En doğrusu merhum Sebahattin Zaim’in tesbitleridir. “İstanbul'daki "6 Eylül hadiseleri" organize edenin, Gladyo teşkilatı yoluyla Özel Harp Dairesi’ni harekete geçiren İngilizler olduğu anlaşıldı. Türkiye'deki gayr-i Müslimlerin huzurunu dünya siyasetini yöneten güçler bozdu. Sonunda olan gayr-i Müslim azınlığa oldu. Yahudiler İsrail'e, Ermeniler genellikle Fransa'ya, Rumlar da Yunanistan'a gittiler. Anadolu'dan İstanbul'a büyük bir iç göç dalgası da başlayınca, devletin dahli olmadan İstanbul Türkleşti. Eski kozmopolit karakterini kaybetti” -14-
Demek ki:
1-) Ulus-devlet ve homojen bir Türk ulusu inşasının tamamlanması için, imparatorluktan miras kalan çok-dinli, çok-dilli, çok-milliyetli cihanşümul yapının tasfiyesi elzem görülmüştür.
2-) Benzer hadiselerde de görüldüğü üzere, “derin devlet”, Osmanlı’dan bu yana süregelen bir yapı, değildir. Aksine, İttihat-Terakki’nin iktidarı ile birlikte, -burada bahse konu olan, kişilerin niyetleri değildir- bizatihi Osmanlı’dan miras geleneksel yapıyı tasfiye eden ve bu süreçte uluslararası güçlerle irtibatlı olan bir organizasyondur.
3-) Britanya imparatorluğunu kontrollü olarak tasfiye eden/dönüştüren İngilizler, arkasında çatışan unsurlar bırakma taktiğini burada da başarıyla uygular.
4-) Türkiye 6-7 Eylül’den sonra bir daha, Kıbrıs tarihi hakkımızdan dolayı bizim olmalıdır, tezini hiçbir şekilde gündeme getiremez. ( Menderes’in tezlerinden biri özetle bu idi.)
5-) Sedat Simavi’nin 6-7 Eylül’deki rolü dikkat çekicidir. Babası Hamdi Bey, 5. Murat’ın hastalığında, veliaht Abdülhamit ile yapılan pazarlığın içindedir. Levent Çiftliğinde oturan Abdülhamit ile görüşür ve Mithat Paşa ile gizli temasını sağlar. Ailenin Osmanlı ve Cumhuriyette hakkı ile elde ettiği bir yeri vardır. Ancak Sedat Simavi’nin Kıbrıs meselesindeki rolü, oğlu Haldun Simavi’nin bir dönem Süleyman Demirel ile kapışması, diğer oğlu Erol Simavi’nin merhum Özal ile çatışması,- hatta adının Özal suikastı ile anılması ve Org. Sabri Yirmibeşoğlu’nun da adının Özal suikastına karışması yakın tarihin dikkat çekici olgularıdır. (Erol Simavi ve Org. Sabri Yirmibeşoğlu iddiaları reddetmekte, Özal ile aralarının iyi olduğunu ifade etmektedirler)
6-) İstanbul'da imparatorluk kültürünün sona ermesi ve taşralaşma, 6-7 Eylül ile başlar. Balkanların genelinde Osmanlı izlerinin silinme çabası ile İstanbul’un “Türkleş(tiril)mesi” karşıt değil paralel süreçlerdir. Ve bir bütün olarak hepsi aleyhimize olmuştur.
DİPNOTLAR:
1- M. Çağatay Okutan Tek Parti Döneminde Azınlık Politikaları İstanbul Bilgi Üniversitesi yayınları. İstanbul 2009 s.292-293
2- 6 Eylül 1955 Olaylarına 50. Yılda yeni bakış Yassıada 6/7 Eylül Davası Mehmet Arif Demirer Demokratlar Kulübü Yayınları 1. Baskı Ankara 2006 s.58-59
3- YALNIZLIKTAN SAYGINLIĞA Demokrat Partinin Dış Politikası Prof. Dr. Mim Kemal Öke, Dr. Erol Mütercimler s. 219
4- Mehmet Arif Demirer YASSIADA 6/7 EYLÜL DAVASI Bağlam yay. s. 404
5- YALNIZLIKTAN SAYGINLIĞA Demokrat Partinin Dış Politikası Prof. Dr. Mim Kemal Öke, Dr. Erol Mütercimler s.221- 217
6- a.g.e, s. 219
7- a.g.e, s. 217 – 218
8- a.g.e. s. 218
9- Hikmet Bil - Kıbrıs Olayı Ve İçyüzü İtimat Kitabevi İstanbul, s. 110
10- M. Hulusi Dosdoğru, 6/7 Eylül Olayları Bağlam yay. İstanbul, s. 221
11- 01. 06. 1991 tarihli Milliyet’ten aktaran, Dilek Güven, Cumhuriyet Dönemi Azınlık Politikaları ve Stratejileri Bağlamında 6-7 Eylül 1955 Olayları Tarih Vakfı Yurt yay, İstanbul. 2005 s.94
12- a.g.e, s.202
13- Anılar Sorular Sorumlular, Orhan Erkanlı, Taha Matbaası, İstanbul 1973 s.106
14- Sebahattin Zaim, Bir Ömrün Hikâyesi, İşaret Yay. İstanbul. 2008 s. 80