Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Hafter saldırıları sürdürürse gereken dersi vermekten çekinmeyiz

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Ülkenin meşru yönetimine ve Libya’daki kardeşlerimize saldırılarını sürdürmesi halinde darbeci Hafter’e hak ettiği dersi vermekten asla çekinmeyeceğiz." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Hafter saldırıları sürdürürse gereken dersi vermekten çekinmeyiz

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda konuşuyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar:

"Ülkemizin bu dönemde attığı adımlar, bir asrı biçimlendirecek öneme sahiptir"

Bütçe çalışmaları sebebiyle ara verdiğimiz Grup toplantılarımıza 1,5 ayı aşkın bir sürenin ardından yeniden başlıyoruz. Ülke, millet ve parti olarak çok önemli gelişmeleri yaşadığımız bir süreçten geçiyoruz. Daha önce de ifade ettiğim gibi, ülkemizin bu dönemde attığı adımlar, ortaya koyduğu irade, giriştiği mücadele, önümüzdeki yarım asrı, hatta bir asrı biçimlendirecek öneme sahiptir.

"Her şeyin birbirini etkilediği bir zamanda yaşıyoruz"

Geçen asra damgasını vuran küresel sistem, tüm bölgeleri ve ülkeleri içine alacak şekilde temelinden sarsılıyor. Bu dönemin en önemli özelliklerinden biri de, iç politika-dış politika ayrımlarının ortadan kalkmış olmasıdır. Her şeyin birbiriyle bağlantılı olduğu, her şeyin birbirini etkilediği bir zamanda yaşıyoruz. Rabbimizin yardımı ve milletimizin desteğiyle şu ana kadar bizi hedeflerimizden kopartacak bir felaketle karşılaşmadık.

"Bize yakışan tavır ne ise, onu ortaya koyuyor, onu sergiliyoruz"

Türkiye’ye diz çöktürmek, milletimizin zihnine ve bedenine pranga vurmak için her şeyi denediler, ama hamdolsun başaramadılar. Başka bir ülkenin başına gelse asla altından kalkamayacağı nice badireyi, milletimizle birlikte göğüsledik ve etkisiz hale getirdik.

Bölgemizde, Türkiye’yi dışarıda bırakmaya, hakkımızı ve hukukumuzu gasp etmeye yönelik her oyunu, çok daha büyük hamlelerle boşa çıkarmayı sürdürüyoruz.

Suriye’den Libya’ya kadar, sınırlarımız dışında attığımız adımlar da, kendi güvenliğimiz ve çıkarlarımızı korumaya, dostlarımızın ve kardeşlerimizin mağduriyetini engellemeye yöneliktir. Tarihinin hiçbir döneminde sömürge, katliam, zulüm, mazlumu ezme, güçlüye teslim olma lekesi bulunmayan bir millet olarak, bize yakışan tavır ne ise, onu ortaya koyuyor, onu sergiliyoruz.

"Bu utanç tablosundan Türkiye, haysiyet sembolü olarak ayrışmıştır"

Askeri güç kullanımının adeta açık artırmaya çıkartıldığı bir dönemde böyle bir duruş sergilemek kolay değildir. Çocuk-kadın demeden milyonlarca masumun hayatının milyar dolarlar karşılığında pazara çıkartıldığı bu utanç tablosundan Türkiye, haysiyet sembolü olarak ayrışmıştır.

Bunun için hem Suriye’de, hem Libya’da, son dönemdeki gelişmelerle hem de Irak’ta, tarihimizin, medeniyetimizin, ahlakımızın ve elbette ülkemizin bekasının gerektirdiği her şeyi yapmakta kararlıyız.

Bir kez daha altını çizerek tekrarlıyorum. Biz, Suriye’de, Libya’da, Akdeniz’de macera peşinde değiliz. Hele hele emperyal heveslerimiz hiç yoktur. Gözümüz petrol ve para hırsıyla kör olmuş da değildir. Bizim tek amacımız, kendimizin ve kardeşlerimizin hakkını, hukukunu, geleceğini korumaktır.

"Ülkenin menfaatlerine sahip çıkmayanları milletimize havale ediyoruz"

Türkiye’nin güvenliğinin Libya’nın, Suriye’nin, Irak’ın, Balkanların, Kafkasya’nın güvenliğinden geçtiğini hala anlamamış olanlara diyecek bir sözümüz bulunmuyor. Ama hamdolsun, milletimiz bu gerçeği görüyor ve bizi destekliyor.

Bu vesileyle, Cumhur İttifakındaki ortağımız Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’ye, izlediğimiz politikaya verdiği güçlü destek için şahsım, milletin adına şükranlarımı sunuyorum. CHP eski Genel Başkanı Sayın Deniz Baykal’a da, Libya konusunda gösterdiği devlet adamı tavrı için ayrıca teşekkür ediyorum.

Daha dün “Doğu Akdeniz’de herkes var, Türkiye yok” diyen birileri, bugün ülkemizin Doğu Akdeniz’de attığı adımlara karşı çıkıyorsa da, işte böyle vicdanlı siyasetçiler yapılan işin hakkını maalesef ancak teslim edebiliyor. “Külliyeye giden CHP’li” veya “Putin İstanbul Havalimanına inemedi” yalanına sarıldıkları kadar, ülkenin menfaatlerine sahip çıkmayanları ben milletimize havale ediyorum. Hayata geçirdiğimiz milli politikalara destek veren herkese de teşekkür ediyorum.

"Evlatlarımıza bırakacağımız en şerefli miras, verdiğimiz bu destansı mücadeledir"

Tarih, bu kritik dönemde kimin nerede durduğunu, kimin ülkenin ve milletin bekası için fedakârlık yaptığını, kimin de zalimlerin ve hainlerin safında yer aldığını kaydediyor. Evlatlarımıza bırakacağımız en şerefli miras, hiç şüphesiz verdiğimiz işte bu destansı mücadeledir.

Bundan bir asır önce de milletimiz varını yoğunu ortaya koyarak İstiklal Harbi verirken, birileri manda peşinde koşuyor, birileri Sevr güzellemesi yapıyor, birileri işgalcilere yaltaklanıyordu. İstiklal Harbimize Kafkaslardan Afganistan, Pakistan ve Hindistan’a kadar dünyanın dört bir yanındaki kardeşlerimiz imkânlarıyla ve dualarıyla destek verirken, ülkemizde birileri yine küçük hesaplar peşinde koşuyordu. Sonuçta kazanan millet oldu, kazanan istiklal aşkı oldu.

İnşallah gelecekte bugünler anlatılırken, saflar aynı netlikte ortaya konacak, ülke ve millet için çalışanlar hayırla yâd edilirken, ötekiler de hak ettikleri yere kaydedileceklerdir.

"Şimdi, terör örgütünü tamamen ortadan kaldırmak için çalışıyoruz"

Suriye’de gerçekleştirdiğimiz harekatlarla, sınırlarımız boyunca kurulmaya çalışılan terör koridorunu parçalayıp attık. Bu vesileyle Barış Pınarı Harekatında tüm şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum.  Amerika’dan Rusya’ya, İran’dan Avrupa ülkelerine kadar herkesin içinde olduğu Suriye sahasında, en küçük bir kazanım için dahi büyük mücadeleler vermek gerekiyor. Terör örgütünü sınırlarımızdan uzaklaştırmakla, sorunu tümüyle çözmediğimizin elbette farkındayız. Ama ilk aşamayı başarıyla tamamladık. Şimdi, hem kazanımlarımızı tahkim etmek, hem de terör örgütünü tamamen ortadan kaldırmak için çalışıyoruz.

"Harekatlarımıza kaldığımız yerden devam edeceğimizi açıkça söylüyoruz"

Barış Pınarı Harekâtı bölgesinde terör örgütü, küçük çaplı da olsa hala saldırılarını sürdürüyor. Türkiye olarak, imzaladığımız mutabakat metinlerinde bize verilen sözlerin tam manasıyla yerine getirilmesi şartıyla ahdimize bağlıyız.  Şu anda maalesef bize verilen sözler ile sahadaki durum arasında yer yer oldukça ciddi düzeylere varan farklılıklar bulunuyor. Muhataplarımıza, ülkemize yönelik tehditlerin sürmesi halinde harekatlarımıza kaldığımız yerden devam edeceğimizi açıkça söylüyoruz.

"Geri adım atmamız mümkün değildir"

Türkiye’nin Suriye’deki varlığı, kendi güvenliği yanında, bu ülkenin toprak bütünlüğünü ve halkın tamamının huzurunu sağlamaya yöneliktir. Bu ülkede konjonktürel çıkarları için bulunanlarla bizim aramızda işte böylesine temel bir fark vardır. Suriye’deki gelişmeler bizim için beka meselesi vasfını sürdürdüğü müddetçe, geri adım atmamız mümkün değildir.

"Yeni bir sığınmacı dalgasına daha tahammül edemeyiz"

Son dönemde, İdlib’te yaşanan gelişmeler, bölgedeki her adımın ülkemizi nasıl doğrudan ilgilendirdiğini bir kez daha gösterdi. Rejimin artan saldırılarından kaçan ve sayıları 400 bini bulan İdlibli kardeşimiz, ülkemiz sınırlarına doğru harekete geçti.

3,4,5 yaşında kadın yaşlı demeden, o çocukların çırılçıplak ayaklarıyla o çamur yollarda nasıl çırpındıklarını televizyon ekranlarında hep birlikte izliyoruz değil mi? Vicdanı olanların acaba bu tabloya seyirci kalması mümkün mü? Olmaması gerekir ama vicdansızlar var mı bu dünyada? Var ama elhamdülillah Türkiye gibi, bizler gibi vicdan sahibi olanlar da var.

Bizler Kızılayımızla, AFAD'ımızla bu bölgede şu anda bir taraftan çadırları dikiyoruz diğer taraftan gıda yardımcılarını gönderiyoruz, diğer taraftan da onların güvenliği için ne yapabiliriz, bunun çalışması, gayreti içindeyiz. Onları kendi başına bırakamayız. Onları bu karda kışta yalnız bırakmamak için 'Biz sizin yanınızdayız.' diyoruz. Bu bizim insani, vicdani, ahlaki, hepsinden öte İslami görevimizdir.

Türkiye, zaten yaklaşık 4 milyon Suriyeliye ev sahipliği yapıyor. Biz geldiğimizde bunları göndereceğiz diyenlere sesleniyorum. İşte bu ifadeler sizlerin vicdanının kilometre taşlarıdır.

"Hadi yapalım diyoruz ama adım atılamıyor"

Ama hep lafta. 'Hadi yapalım.' diyoruz ama adım atılamıyor. Bunu Sayın Putin'e de Merkel'e de Macron'a da söyledim. Bunlarla ilgili yaptığımız hazırlıkları, plan, proje bazındaki bütün kitapları, kitapçıkları kendilerine takdim ettik. 'Bak biz dersimizi çalıştık, her şeyimiz hazır. Gelin bu plan, proje bazında hep birlikte adım atalım. Burada Uluslararası Donörler Toplantısı mı yaparız, nereden ne gibi destekler gelecek, bunları görelim. Biz de bu işin inşaatını üstlenir ve süratle bu bölgede inşaatları yaparız. Bütün alt yapısıyla yaparız. Okullarıyla, evleriyle, hastaneleriyle, mabetleriyle, her şeyiyle bunu yaparız. Türkiye'de bu güç var ama gelin para noktasında da sizler bize gereken desteği verin.' dedik. Henüz olumlu bir netice yok. Olsa da olmasa da bizim şu anda zihinsel bir arka planımız var. İnşallah şöyle biraz daha mesafe alalım, aldıktan sonra onunla ilgili adımı da atacağız.

"BM acaba ne zaman bu konuda görevinin bilincinde adımını atacak?"

Dünya halen Suriye'de, İdlib'de seyirci. Bunların tek çözümü, varil bombalarını bu savunmasız insanlara atmaktır. Yaptıkları hep bu. 'Siz bomba yağdırıyorsunuz, nedir bu hal?' diye sorduğunuzda da söyledikleri 'Bunlar terörist.' Bunlar senin vatandaşın. 4 yaşındaki çocuktan terörist mi olur? 5 yaşındaki çocuktan terörist mi olur? İnsaf edin. 'Gelin, bu işi birlikte çözelim' dediğimizde cevap aynı: 'Bunlar terörist.' Öyle veya böyle, bugün TBMM'de şu anda grup toplantı salonumuzdan dünyaya sesleniyorum, bu duyarsızlığınız nereye kadar devam edecek?

Ele ele verip bu mazlumların, mağdurların yanında ne zaman yer alacaksınız? Birleşmiş Milletler acaba ne zaman bu konuda görevinin bilincinde adımını atacak? Onlara da bunu söyledik. Ben bir taraftan söylüyorum, Dışişleri Bakanım bir taraftan söylüyor. Bütün bunlara rağmen atılan bir adım yok.

"Rejimin ateşkesi bozma girişimlerini bizzat önlemekte kararlıyız"

Karşımızda halkının tamamını temsil eden meşru bir yönetim olmadığı için, İdlib’teki süreci Rusya ile yürütüyoruz.

Geçtiğimiz günlerde Rus muhataplarımızla hem telefonla, hem yüz yüze, hem heyetlerimiz vasıtasıyla gerçekleştirdiğimiz yoğun görüşmeler neticesinde, İdlip’te yeni bir ateşkes ilanına muvaffak olduk. Bundan önceki ateşkesleri bozan hep rejimdi. Ancak, bu defa durum farklı… Ateşkesin, sınırlarımıza yığılan 400 bin insanın yeniden kendi evlerine dönmesini sağlayacak şekilde yürütülmesi şarttır.

 



Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER