Kâinatta ve yaratılışta görülen birlik, onları yaratan Yüce Allah'ın birliğine dayanmaktadır. Tevhidi iptal eden şirk zihniyetlerinin, yaratı- lıştaki birliği, nizamı, ahengi açıklayabilecek güçte bir argümanlarının olmamasını, Yüce Allah'ın insanlara gönderdiği tenzili ve gösterdiği tekvini âyetleri karşısında bu kimseleri cevap veremeyecekleri bir pozisyonda delilsiz bırakmasını, kâinatta ve sosyal kanunlarda görülen birliği Kur'ân, tevhid düşüncesini inşa etmede delil olarak kullanır. Çünkü arzdaki tüm deliller insanı Allah'i tevhid etmeye zorlar. "Onlar mı hayırlı yoksa gökleri ve yeri yaratan size gökten yağmur indirip, onunla ağaçlarını sizin yetiştiremeyeceğiniz gönül alıcı güzel bahçeler meydana getiren mi? Allah ile beraber başka bir ilah mi var?...Onlar mı hayırlı yoksa yeryüzünü yaşamaya elverişli kılan, içinde yer yer nehirler akıtan, onun sallanmaması için sabit dağlar yaratan ve iki deniz arasına bir engel koyan mı? Allah ile beraber başka bir ilâh mi var?... Onlar mı hayırlı yoksa karanın ve denizin karanlıklarında size yolunuzu gösteren ve rahmetinin önünde rüzgarları bir müjdeci olarak gönderen mi? Allah ile birlikte başka bir ilah mı var?...Onlar mı hayırlı yoksa başlangıçta yaratmayı yapan, sonra onu tekrarlayan ve sizi gökten ve yerden rızıklandıran mı? De ki: "Eğer doğru söylüyorsanız delilinizi getirin." (Neml 27/60-64) Dolayısıyla Yüce Allah, Kur'an vahyinde baştan sona yaratma delilini işlemektedir. "Ey insanlar! (Size) bir misal verildi; şimdi dinleyin onu: Allah'ı bırakıp da yalvardıklarınız (taptıklarınız) bunun için bir araya gelseler bile bir sineği dahi yaratamazlar. Sinek onlardan bir şey kapsa, bunu ondan geri de alamazlar." (Hac 22/73) "De ki: Söylesenize! Allah'ı bırakıp taptığınız şeyler yeryüzünde ne yaratmışlar; göstersenize bana!" Yoksa göklerin yaratılışında onların bir ortaklığı mı var?" (Ahkaf 46/4) Bununla Yüce Allah, yaratıcılık vasfı, yaratma fiili üzerinden tüm insanları acziyete düşürerek uluhiyetine davet etmektedir.