azıma bu başlığı koymuştum ki, gazetemiz de bu manşetle çıktı. Evet, “Her Ev Bir Kur’an Kursu”.
Yakın tarihte büyük manevi yıkımlara yol açan 28 Şubat sürecinde çıkarılan bir yasayla (Mart 2000) Yaz Kur’an Kursları için 12 yaş şartı getirilmiş ve bu kurslara giden öğrenci mevcudu ciddi manada düşmüştü. Ben de gazetemizde (14.06.2002) “Bir Milyon Kur’an Kursu” başlıklı bir yazı kaleme almış ve özetle şöyle demiştim:
“…İki senedir yaz aylarında, başlarında örtüleri ve takkeleri, koltuklarında Elifbâ ve Mushaf-ı Şerifleriyle camilerin yolunu tutan melek çocukların cıvıltılarına tanık olamıyoruz. Müslüman bir ülkede, Müslüman anne-babaların çocuklarını, inandıkları kitapla tanıştırmalarını engellemenin nasıl bir izahı olabilir? Hakkımızı aramaya devam edeceğiz; ancak hafta sonunda okullar tatile giriyor… İşte bu noktada ben çok pratik bir yol öneriyorum: Bu ülkede, okuyanı ve mezun olanıyla en az bir milyonun üzerinde imam-hatipli, ilahiyatlı ya da Kur’ân kursuna gitmiş insan var. Sorumluluk bilincine sahip bu insanlardan her biri kendi evinde/apartmanında konu-komşu ve akraba çocuğu üç-beş öğrenciden oluşan mini Kur’ân Kursu açabilir ve böylece milyonlarca çocuğumuza Kur’ân öğretilebilir. Haydi imam-hatipliler, haydi başörtü mağdurları, haydi ilahiyatçılar, haydi Kur’ân kursu mezunları, haydi sorumluluk bilincine sahip olanlar; size yaşatılmak istenen aşağılayıcı mağlubiyet psikolojisini zafere dönüştürmek için işte küçük ama anlamı çok büyük bir fırsat: Bir milyon Kur’ân kursu!”
Bu çağrı çok güzel karşılıklar bulmuş, taşın altına elini koyan mümin gönüllerin kutlu çabaları diğer alanlardaki samimi gayretlerle buluşarak fiili dualara dönüşmüş ve 28 Şubatçıların Müslüman çoğunluğa yaşatmak istedikleri mağlubiyet psikolojisi kısa zamanda bertaraf edilmişti.
Şimdi ise sadece imam hatip öğrencilerinin mevcudu bir buçuk milyona dayanmış durumda.
Söz konusu yazının güzel yansımalarından birini, kadirbilirliğin bir gereği olarak burada anmalıyım:
2012 Malatya Kitap Fuarında söyleşi ve imza programım vardı. Söyleşiyi tamamlayıp hemen imza standına geçmiştim. Okuyucular çoktan sıraya girmişti… Bir ara imzadan başımı kaldırdığımda arkalarda iki koltuk değneği ile ayakta durmakta zorlanan bir hanım okuyucum dikkatimi çekti. Ayağa kalkarak ön sıradakilerden müsaade rica ettim. Orta yaşlardaki okuyucum geldi ve yeni çıkan kitabımı imzalamam için bana uzatırken; ilk kitabım olan Namaz Bir Tevhid Eylemi dâhil, tüm kitaplarımı ve gazetemizdeki köşe yazılarımı okuduğunu; yaklaşık on yıl önceki bir yazım üzerine (“Bir Milyon Kur’an Kursu” başlıklı yazımdan söz ediyordu), “Bu, hocamın bana talimatıdır” diyerek evini Kur’an Kursu haline getirdiğini ve on senede yüz kadar öğrenciye Kur’an ve dini bilgiler dersleri verdiğini, bakmak zorunda olduğu hasta annesi iyileşirse Kur’an öğretmeye yine devam edeceğini bir çırpıda heyecanla anlatıverdi. Ve ekledi: ‘Hocam bunların sevabının bir kısmı da sizindir Allah’ın izni ile’… Gözlerim doldu… ‘Allah sizden razı olsun kardeşim, Efendimiz “Hayra vesile olan hayrı yapan gibidir” buyuruyor. Rabbim ecrinizi kat kat artırsın; bizlere de bir şeyler düşer inşaallah’ diyebildim…
Merhum Malik Binnebi, İslâm’a Yeniden Doğuş isimli kitabında; İkinci Cihan Harbi yıllarında çocukları okullardan kovulan, iktisadi faaliyetleri engellenen Yahudilerin, evlerinde gönüllü kurslar açtıklarını anlatır ve der ki: “Sinagoglar hiç bu kadar dolu, Yahudilerin iktisadi faaliyetleri bu kadar taşkın olmamıştı. Yahudi çocukları tek bir kur kaçırmadılar. Babaları bir tek dükkan kaybetmediler. Sinagoglar cemaatlerinden bir tek kişi kaybetmediler. Ve Yahudiler galip geldiler; zira mağlubiyet sebeplerinin tümünü yenmiş, dağılmayı, erimeyi, akmayı önlemişlerdi.”
İmdi, “Bir Milyon Kur’an Kursu” yazımı ve bu hatırayı neden mi anlattım? “Bin yıl süreceği” söylenen mahut 28 Şubat süreci böylesine hasbi gayretlerle tersine çevrilmişti. Şimdi ise Korona nedeniyle her evde bir Kur’an Kursu açarak ve Diyanet TV, internet vb.’den de yararlanarak bu engeli aşma ve hatta bir fırsata dönüştürme vaktidir. Bir milyon değil, milyonlarca Kur’an Kursu!
Evet, şimdi taşın altına herkesin elini koyma vaktidir…
Haydi, “her evi bir Kur’an Kursu”na dönüştürelim!