Toplum olarak gittikçe radikalleşiyor ve uçlara doğru çekiliyor, çekiliyoruz.
Burnumuzdan kıl aldırtmıyor, dediğim dediktir nakaratıyla, yatıp kalkıyoruz.
Aslında düşünmüyoruz, başkalarının düşünceleriyle idare edip, düşünüyor gibi yapıyoruz.
Resmen köpürüp-kabarmanın en üst seviyesine çıkmış bir psikoloji ile düşman arıyoruz.
Aradığımızın düşmanın yaşamını çalmayı erdemlilik sayarak, sevap sayarak yapıyoruz.
Sevinçlerimizi ve mutluluğumuzu, nedense başkalarının acıları üstüne kurmanın mantığı ne, düşünmek gerekir!
Yaratılanı, yaratandan ötürü sevmek mi?
Çoktan karanlıklar örttü üstünü.
Neler oluyor Allah aşkına!
Toplumsal bir çılgınlığın girdabında boğmak mı, deneniyor?
Aramızda, yanımızda, içimizde dolaşan fitnenin sahipleri kim?
Yaşanan kahpe ölümler, acılar hiç mi tedirgin etmiyor yüreklerimizi?
Sokaklarda onlarca ölen, yüzlerce yaralananlar kim?
Bu acının sahipleri kim, acıyı yaşatanlar kim?
Neden diye sorabilecek bir akıl, yazık diyebilecek yürekler tükendi mi?
Yani insanlığın bittiği yerde miyiz?
Yaşamımız bundan böyle, kan rengi mi olacak?
Evet, ne yazık ki!
Bir sevgiliye veda eder gibi ayrılıyoruz, insani yanımızdan.
Kendimizden, törelerimizden, sevgimizden ayrılıyoruz.
Umutlarımızdan, geleceğimizden ve huzurumuzdan ayrılıyoruz.
Resmen yüreklerimiz kundaklanıyor.
Toplumsal bir acı yaşatılıyor.
Daha büyük, daha ağır acılı günlerin provalarıdır bunlar.
Uyanık olmak gerek
İri olmak gerek.
Beraber olmak, birlik olmak gerek.
Hüseyin Kaya - TUNCELİ