Kendi hesabıma ABD´nin başka ülkelerin içişlerine müdahalesiyle ilgili mesleki hayatım boyunca herhalde 100´ün üzerinde yazı yazmışımdır. ?Arka bahçesi? olarak kabul ettiği Latin Amerika´dan askerleri ülkesinde eğiterek sonra onlar eliyle darbeler düzenlettiği bilinir ABD´nin?
Guatemala´da (1954), Paraguay´da (1954), Brezilya´da (1964), Şili´de (1973), Uruguay´da (1973), Arjantin´de (1976), Nikaragua´da (1979-1984) hepsi de ABD destekli darbeler yaşandı.
Ortadoğu´da ise, Suriye´de Cumhurbaşkanı Şükrü Kuvvetli?yi albay Hüsnü Zaim darbesiyle devirtmiş (1949), Mısır´da (1952) Genç Subaylardarbesine destek çıkmış, İran´da (1953) Başbakan Muhammed Musaddık?ı sokak hareketleriyle yerinden etmiş, sonra da Irak´ı (1958) kanlı bir darbeyle karıştırmıştı ABD.
Bu bölgedeki askeri müdahalelerin hepsinde ABD´nin parmağı vardır.
ABD bunu hep yaptı
Vardır da, karanlık olaylardaki rolünün bilgimiz dahiline girmesi, darbeleri perde gerisinde planlayıp hayata geçiren Amerikan devletinin örgütleri tarafından büyük bir gayretle saklanmasına rağmen, gazetecilerin titiz sorgulamalarının sonucu araştırma eserleri sayesinde gerçekleşmiştir.
Arada darbelerin planlandığı CIA´de bu işlerle görevlendirilen kişilerin (Ortadoğu´da Kim Roosevelt, Miles Copeland; Latin Amerika´da Philip Agee) tanıklıkları da söz konusudur.
Türkiye´nin darbeler tarihinde yer alan askeri müdahalelerde de ABD´nin bir biçimde parmağı bulunduğuna inanılır.
12 Eylül 1980 darbesinin zamanın ABD başkanı Jimmy Carter?a ?Bizim çocuklar yaptı?tarzında aktarıldığı kitaplara geçmiştir. 15 Temmuz 2016 gecesi yaşanan son uğursuz darbe girişimi sırasında, İstanbul ve Ankara sokaklarında kan dökülürken, sonradan Donald Trump?a ulusal güvenlik danışmanı olacak Michael Flynn?in konferansını yarıda kesip, ?Biraz önce beni aradılar, Türkiye´de ABD yanlısı askerler gerici iktidarı yerinden ediyor? dediği ise görüntülü bir kanıt olarak arşive geçmiştir.
Washington, eldeki verilere, tanıklıklara, kitaplara geçen belgelere rağmen, ne zaman bu konu gündeme taşınsa, başka ülkelerin içişlerine müdahale ithamlarını hep yalanlama yolunu seçmiştir.
İtiraf gerektiğinde de, konu, ?CIA´nin ayıbı´ olarak tanıtılmıştır.
Şimdiye kadar durum böyleydi.
Artık değişti o durum. ABD başka ülkelere doğrudan ve herkesin -dünyanın- gözü önünde müdahale ediyor, rejim değişikliği için ortamı bulandırdığını yetkili ağızların açıklamalarıyla duyuruyor.
Ülkeleri dize getirmek, istemediği yöneticileri yerlerinden etmek için her türlü yönteme alenen başvuruyor.
Venezuela´da iç-savaşa yol açabilecek bir tahriki başkan düzeyinde başlattı ABD; Beyaz Saray´da ?ulusal güvenlik danışmanı´ sıfatını taşıyan John Bolton saat be saat devrede, medya da kullanılarak güpegündüz bir darbe hayata geçirilmiş bulunuyor.
John Bolton bunu yapıyor ve yaptığı ile ortaya çıkan tabloya ?darbe´ denilemeyeceğini de yine kendisinden işitiyoruz.
ABD yalnız Venezuela´da hükümet darbesi için faaliyete geçmekle kalmıyor, eş-zamanlı olarak ve Venezuela´ya verdiği desteği bahane ederek Küba´yı da kıskaca alma yoluna başvuruyor.
Venezuela´daki Maduro rejiminin dünyadaki neredeyse tek destekçisi olan Küba da ABD için bir yan hedef durumunda. [Sıkı destekçi olarak bir de Türkiye var.] Küba´yı da sıkıştırıyor ve orada da rejim değişikliği için ciddi bir faaliyet gösteriyor ABD.
Bu kadar mı?
İran da namlunun ucunda
Hayır. Farklı bir yöntemle İran´ı da dize getirmek için ciddi gayretler yine ABD´den geliyor.
Nedense bizim gazeteler bu gelişmelerle -özellikle bu boyutuyla- fazla ilgili görünmüyor. İlgisizlik had boyutta. Oysa dünya medyası -bazısı taraf tutsa da- gelişmeleri yakından takibe almış durumda.
Aşağıdaki haber IMF tarafından resmen açıklanan bilgiye dayandığı için pek çok yabancı yayın organında yer aldı.
?IMF´ye göre, Trump yönetiminin uyguladığı yaptırımlar sayesinde İran ekonomisi çökmek üzere. IMF, İran ekonomisinde kesif bir durgunluk yaşandığını ve enflasyonun 1980´den bu yana en yüksek oran olan yüzde 40´a ulaştığını da açıkladı. Cumhurbaşkanı Hassan Rouhani´ yanlıları ve ABD´yle her türlü diplomatik temasa karşı çıkanlar arasındaki uçurumun giderek büyüdüğünü Financial Times gazetesi yazdı.?
Haberlerde, ABD yönetiminin petrol ambargosunda istisna uyguladığı Japonya, Güney Kore, Hindistan, Çin ve Türkiye´nin de artık ambargoya uymak zorunda kalacakları, bunun da İran ekonomisine yeni ve büyük bir darbe teşkil edeceği bilgisi de yer alıyor.
ABD İran´da da bu yolla değişimi zorluyor.
Bunlar bir çırpıda günlük gazetelerden derlenebilen bilgiler. Açık haberlerle ABD uzak-yakın ülkelerde rejim değişikliklerini gerçekleştirmek için faaliyette bulunduğu bilgisini dünyayla paylaşıyor.
Eskiden yapardı ve utandıracağı için yaptığının bilinmesini istemez, parmak izlerini örtmeye çalışırdı; şimdi ise yapıyor, yaptığını duyuruyor ve bundan utanmıyor da.
Dünya artık böyle bir dünya.
Amerika, Rusya ve Türkiye
Bu yazıda ABD´nin yaptıklarını sıraladım, ama benzer bir tarama Ukrayna´dan Kırım´ı koparmış, Gürcistan´dan başlayarak ?arka bahçesi´ saydığı ülkeler üzerinde nüfuz kullanan, bu arada askerleriyle Akdeniz´e ulaşmış Rusya için de rahatlıkla yapılabilir.
Amerika bir yanda, Rusya diğer yanda.
Türkiye´nin en fazla dikkatli olması gereken günlerde biz ise neler ile uğraşıyoruz?
Aman Yarabbim?