ABD’nin yeni yönetiminin Türkiye’ye yönelik tavrının kabul edilebilir bir yanı olmadığını söylemek yanlış olmaz. Ancak, bunu söylerken ABD yönetiminden yapılan,”S-400’leri elinizde tutmayın” küstahlığına da şaşırmış değilim. Çünkü ABD seçimleri devam ederken bu köşede çıkan “Ha Trump, ha Biden” başlığı altındaki yazımda ABD’nin Türkiye’ye karşı uygulamalarında bir değişiklik olmayacağına dikkat çekmiştim. Bu tahminimizde yanılmadığımızı da Biden yönetimi her fırsatta ispatlıyor. Bu durum, ABD dış politikasının seçilen kişilerden çok bir devlet politikası olduğunu gösteriyor. Bu tespiti bir kez daha hatırlattıktan sonra ABD’nin Türkiye başta olmak üzere dış politikasında ciddi bir değişiklik olmayacağını, şartlara göre söylem değişikliği olabileceğini görmek gerekiyor.
Bu arada son günlerde ABD’nin Yunanistan ile ortak askeri tatbikat yapması farklı değerlendirmelere tabi tutuluyor. Söz gelimi bu ortak hareket, “Yunanistan 12 mil uğruna ABD’ye teslim oldu” ya da “Yunanistan ABD ile yeni tezgâh peşinde” başlığı altında değerlendiriliyor. Hâlbuki ABD’nin Yunanistan ile ilişkileri genellikle Yunanistan’a destek şeklinde olmuştur. Ne zaman Türkiye’nin Yunanistan ile ilişkileri gerilmiş ise ABD Yunanistan’ın yanında yer almıştır. Söz gelimi Kıbrıs, Akdeniz, Ege’de zaman zaman Yunanistan’ın tahrikleri ortamı germiş ise ABD Yunanistan yanını seçmiştir.
Hatta bu taraftarlığı çoğu açıktan sergilenmiştir. Bunun son örneği Türkiye’nin Rusya’dan S-400 füze savunma sistemi almasından ciddi olarak rahatsız olmuş, hatta bu rahatsızlığı Türkiye’ye baskıya kadar getirmiştir. Çünkü Türkiye, Rus yapısı S-400 füze savunma sistemini parasını ödediğimiz Patriotları ABD vermediği için satın almıştır. Ancak, bu zorunlu alış bile ABD’yi çıldırtmaya yetmiş, sürekli olarak Türkiye’ye baskı yaparak bu füze savunma sistemlerini elden çıkarmasını istemektedir. Hâlbuki aynı füze sistemi Yunanistan’da uzun yıllardan beri vardır. Bundan rahatsız olmayan ABD’nin bizdeki S-400’lerdan rahatsız olmasının sebebi elimizdeki bu sistemin kendilerini rahatsız etmesi değildir. Sadece, Türkiye’nin sonuna kadar kendilerine muhtaç ve bağımlı kalmasını istemektedirler. Kısacası, Yunanistan istediği savunma sistemini alabilir, kullanabilir ama sıra Türkiye’ye gelince ABD’nin istemediği füze sistemlerini alamaz. Elbette alabilirde. Aldığı takdirde ABD bundan rahatsızlığını gizlemeye bile gerek duymadan, “S-400 füze sistemlerini elinizde tutmayın” talimatı gönderiyor. Bereket ne yapmamız hangi ülkeye vermemiz gerektiğini söylemeyerek eğer elden çıkaracaksak nasıl yapacağımızın kararını bize bırakıyor. Bu tavrın en hafif nitelendirmesi küstahlık olabilir ama eşkıyalık demek daha uygun görünüyor. Diyebiliriz ki, ABD ile ilişkilerimizin iyi yürümesi için atacağımız her adımın onayını onlardan almamız gerekir gibi bir görüntü veriyorlar. Böyle olunca Türkiye olarak özellikle ABD ve AB ile ilişkilerde yeni bir tavır belirlememiz gerekiyor. Bu ise özellikle içeride ortak bir dış politika belirlenmesi gerekiyor. Bunun yolu da iktidar ve muhalefet olarak gereksiz kavga ve tartışmalarla uğraşmak değil, belirlenecek ortak dış politikadan geçiyor. İçeride zaman zaman anlaşmazlıklar olabilir. Bunları bahane ederek birbirimizin yüzüne bakamayacak itham ve suçlamalardan kurtularak var olan bir takım dış tehdit ve düşmanlara karşı aynı cephede buluşmak ülkemiz çıkarlarının korunması bakımından önem kazanıyor.
