19. 08. 2018 Pazar
Halk arasında "yeşil et sineği" olarak bilinen lucilia sericatanın Selçuk Üniversitesinde (SÜ) laboratuvar ortamında temin edilen larvaları, geç iyileşen yaraların tedavisinde kullanılıyor.
Laboratuvarda üretilen ve yara tedavisinde kullanımına başlanan 1´inci dönem yeşil et sineği larvaları, Türkiye´deki ihtiyaç duyan tüm hastanelere de gönderilecek.
Projeyi hayata geçiren SÜ Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Uğur Uslu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Sağlık Bakanlığının onayıyla, Türkiye´de halk arasında "yeşil et sineği" olarak bilinen lucilia sericatanın steril larvalarını kendi laboratuvarlarında üretmeye başladıklarını söyledi.
Üretilen larvaları ilk olarak üniversitenin Tıp Fakültesine gelen hastalar üzerinde uygulanmaya başlandığını ifade eden Uslu, şunları kaydetti:
"Doktorlar tarafından 1700´lü yıllarda keşfedildiği bilinen lucillia sericatanın larvalarıyla yapılan tedavi yöntemi antibiyotik ilaçların üretilmesiyle uygulamasına son verildi. Daha sonra insan vücudu antibiyotiklere direnç geliştirince tekrardan bu larvalar ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, İsrail, Avusturya başta olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde yara tedavisinde kullanılmaya başlandı. Biz bu larvaları, Veterinerlik Fakültesinde kurduğumuz laboratuvarda, gerekli olan ısı, nem ve hava şartlarının sağlanmasıyla steril bir ortamda üretiyoruz. Bu şekilde yeşil et sineklerinin biyolojik üremesi ve larva alımı gerçekleştiriliyor."
Daha çok diyabet hastalarının yaraları için kullanılıyor
Uslu, projenin uygulanmasına Sağlık Bakanlığı tarafından, geleneksel ve alternatif tamamlayıcı tıp olarak 2014 yılında uygulanmasına onay verildiğini dile getirerek, buradan hareketle üniversite bünyesinde kurulan laboratuvarda ürettikleri larvaları Türkiye´deki diğer hastanelere göndereceklerini anlattı.
Larva tedavisinde önceliğin diyabetli hastalar olduğunu anlatan Uslu, "Bilindiği gibi ülkemizde diyabet hastası çok fazla insan bulunuyor. Bu hastalarımızın yaraları geç iyileştiği için ilk başta bu hastaların tedavisinde, daha sonra birinci ve ikinci derece yanıklarda, yatalak hastaların vücudunda oluşan yaraların tedavisinde ve bası yaralarında kullanımına başladık." diye konuştu.
Uslu, elde edilen larvaların özellikle yara tedavisinde kullanılmasının amacının, ilaç kullanan hastanın vücudunun antibiyotiklere bağışıklık kazanmasından dolayı bu tür ilaçların tedaviye cevap vermemesi ve yaranın iyileşmemesi olduğuna dikkati çekti.
"Yaranın santimetrekaresine 7-8 larva konuluyor"
Üretilen larvaların tedavideki rolünün, canlı dokuya zarar vermeden ölü dokuyu yemesi, ardından da bakterileri ortadan kaldırarak yaranın sterilizasyonunu sağlamak olduğunu vurgulayan Uslu, şöyle devam etti:
"Tedaviye gelen hastanın iyileşmesi için yaranın santimetrekaresine 7-8 larva konuluyor. Daha sonra bu yaranın üzerine pansuman yapılarak tedavi süreci başlatılıyor. Yara iyileşinceye kadar bu işlem devam ediyor. Bu işlem haftada iki defa uygulanıyor. Özellikle 48 saat veya 72 saat süren uygulamalarda 2-3 uygulama sonunda yara iyileşmektedir. Antibiyotiğe gerek kalmıyor. Bu yöntemin, larvaların doğal, kolay, pratik uygulanabilir olması, hastaya hemşirelik hizmetinin gerek kalmaması, hastanın hastanede yatmasına gerek olmayışı ve ucuz olması gibi birçok avantajı var."
Uslu, larva tedavisinden hastaların çekinmemesi gerektiğini ve hiçbir yan etkisinin bulunmadığını, uygulanan hastaların sadece yüzde 3´lük bir kısmının ön yargıdan dolayı psikolojik olarak tercih etmediklerini sözlerine ekledi.