Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu'na bu hafta kamu görevlilerinin atanmasına ilişkin düzenlenen güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması kanun teklifi dün Meclis'e geldi. Muhalefetin ve kamuoyunun tepkisini çeken kanun teklifi AK Parti ve Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) milletvekillerinin Meclis'te sayılarının az olması nedeniyle yeterli sayıya ulaşamayınca reddedildi.
1 YIL SÜREYLE GÖRÜŞÜLEMEYECEK
Teklifin maddelerine geçilmesi için başlatılan oylamada muhalefet partilerinin sayısı fazla olunca AK Parti ve MHP'li vekiller beklemedikleri bir durumla karşılaşmış oldu. Meclis iç tüzüğüne göre, Meclis'e gelen ve reddedilen kanun teklifleri bir yıl süreyle yeniden görüşülemiyor.
İÇİŞLERİ KOMİSYONU ÜYESİ CHP'Lİ AYTEKİN: İKİ OLASILIK VAR
İçişleri Komisyonu'nda yer alan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Balıkesir Milletvekili Ensar Aytekin, kararı Karar'a değerlendirdi. Aytekin, şunları söyledi: "Teklif reddedildi. AKP’lilere karşı muhalefetin birlikte hareket etmesi sonucu, teklifin maddelerine geçilemeden teklif reddedildi. Önümüzdeki 1 yıl boyunca bu teklif tekrar gelemez. Bu ret olayında iki olasılık var. İktidarın içerisinde de tekliften rahatsız olanlar vardı ve teklif oylamasına gelmediler. Ya da gerçekten Meclisteki yasama faaliyetini aksattılar ve görev ihmali yaptılar.
"İÇİŞLERİ BAKANLIĞININ ÖZEL İSTEĞİ OLDUĞUNU BİLİYORUZ"
Şimdi bu teklifle ilgili olarak, İçişleri Bakanlığının özel bir isteği olduğunu biliyoruz. O yüzdendir ki, komisyonda bekleyen teklif birden öne çekildi. Soru şu: AKP’liler teklif yoklamasına neden gelmedi? Neden kendi tekliflerine dahi sahip çıkmadılar? AKP’deki ayrışma ve çatışma daha ne kadar sürecek? Soylu’ya karşı olan vekiller ortak bir tavır mı alıyor? Tüm bunlar; meclisin itibarını zedeleyen ve meclisi iktidarın indir indir, kaldır kaldır tavrına sebep olan durumlar. İktidar içerisindeki çatışma artık ülkeyi ateşe atan bir hale gelmiştir."
KANUN TEKLİFİ MECLİS'E NASIL GELDİ?
AK Parti Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can ve 64 milletvekilinin imzasının yer aldığı kanun teklifi 18 maddeden oluşuyor.
İlk olarak 9 ay önce Meclis'e gelen kanun teklifi hakkında İçişler Komisyonu'nun yaptığı değerlendirmede, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının 15 Temmuz 2016 tarihine gerçekleşen darbe sonrası demokratik toplum düzenini korumak için önemli olduğu belirtildi.
Kanun teklifini düzenleyen kanun maddelerinin bazıları için Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) davalar açıldı. Davalar sonucunda AYM iptal kararı vererek, kanuni düzenlemeye ihtiyacı olduğu sonucuna vardı. AYM'nin iptal kararının temel gerekçesi ise kişisel verilerin korunması ve kişisel verilerin güvenliğini temin edecek güvencelerin yeterli şekilde düzenlenmemesi. AYM'ye göre, araştırma
konusu bilgi ve belgelerin neler olduğu, kim tarafından yapılacağı, ne kadar süreyle saklanacağı, silinip silinmeyeceğine dair usul ve esaslar ile bireyleri keyfiliğe karşı koruyacak önlemlerin mevcut kanuni çerçevede yeterli düzeyde düzenlenmediği iptale gerekçe olarak sunuldu.
TEKLİFİN İÇERİĞİNDE NELER VARDI?
Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının uygulanması esnasında kullanılacak verilerin belirlenmesi,
İlk defa veya yeniden kamu görevine atanacaklar hakkında arşiv araştırması uygulanması,
Gizlilik dereceli birimler, Milli Savunma Bakanlığı, Genelkurmay Başkanlığı, jandarma, emniyet, sahil güvenlik, istihbarat teşkilatlarında görev yapacak kamu personeline, ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde çalışacak personel ile üst düzey kamu yöneticilerine yönelik olarak güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının birlikte uygulanması,
Arşiv araştırması uygulamasında ilgili kişinin adli sicil kaydının aranıp aranmadığının, kişiye yönelik tahditlerin, kesinleşmiş mahkeme kararlarının ve kişi hakkında devam eden veya sonuçlanmış kovuşturma, soruşturma süreçleri ile kişi hakkında kamu görevinden çıkarılma ya da kesinleşmiş memurluktan çıkarma cezası olup olmadığının incelenmesi,
Güvenlik soruşturması uygulamasında; arşiv araştırmasındaki bilgilere ek olarak kolluk kuvvetlerinde ve istihbarat birimlerinde bulunan verilerin incelenmesi, yabancı devlet kurumları ve yabancılarla ilişkilerinin incelenmesi, terör örgütleri ve suç örgütleri ile eylem birliği, irtibat ve iltisakının incelenmesi,
Güvenlik soruşturması uygulamasına görevin önemine göre ilgili kişinin yanı sıra kan ve sıhri
hısımlarının da dahil edilmesi,
Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasını uygulayacak birimlerin Milli İstihbarat Teşkilatı,
Emniyet Genel Müdürlüğü ve mülki idare amirlikleri olarak belirlenmesi,
Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması sırasında elde edilen kişisel bilgilerin basın ve yayın kuruluşları veya diğer iletişim kanalları ile paylaşılmamasına yönelik tedbirlerin alınması,
Elde edilen bilgilerin değerlendirilmesi amacıyla üç kişiden az olmamak şartıyla değerlendirme komisyonu kurulması,
Mahkemeler tarafından istem olduğunda elde edilen bilgilerin Değerlendirme Komisyonundan
alınması,
Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasını yapan birimlerin kişisel verilerin korunmasına
yönelik tedbirleri alması,
Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması sonucu elde edilen bilgi ve verilerin her durumda 2 yılın sonunda silinmesi,
Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasını uygulayan ya da değerlendirenler tarafından kişisel verilerle ilgili suç işlenmesi halinde uygulanacak cezai yaptırımların belirlenmesi.
İÇİŞLERİ KOMİSYONU'NUN KANUN TEKLİFİNE İLİŞKİN GÖRÜŞLERİ
İçişleri Komisyonu, kanun teklifine ilişkin sunduğu raporunda, mevcut teklifin Anayasa'nın 70'inci maddesine aykırılık teşkil ettiğini belirtildi.
Anayasa'nın 70. maddesi: Her Türk, kamu hizmetlerine girme hakkına sahiptir. Hizmete alınmada, görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayırım gözetilemez.
Raporda, AYM'nin Anayasa'nın özel hayatın gizliliğini düzenleyen 20’nci madde ve kamu hizmetiyle
ilgili hükümler kısmının genel ilkelerini düzenleyen 128’inci maddesine aykırı olduğunu tespit ettiği
ve iptaline karar verdiği hatırlatıldı.
Kanun teklifi ile kamuya ataması gerçekleşecek kişiye uygulanacak güvenlik soruşturmasına kişinin eşi ile birinci derece kan ve sıhri hısımları da dahil edilmesinin "suç ve cezanın şahsiliği" ilkesine aykırı olduğunun ifade edildiği raporda, araştırma ile kişisel verilerin erişimine imkan verdiği belirtildi.
İçişleri Komisyonu'nun ve muhalefet şerhlerinde kanun teklifine ilişkin altı çizilen en önemli konu ise teklifte yer alan ibarelerin muğlaklığı ve bu muğlaklığın sonrasında yol açabileceği keyfi uygulamalar.
İÇİŞLERİ KOMİSYONU'NDA MEVCUT TEKLİFİ KİMLER DEĞERLENDİRDİ?
AK PARTİ: Celalettin Güvenç (Başkan), Sermet Atay (Başkanvekili), Alev Dedegil (Sözcü), Selim Yağcı, Oğuzhan Kaya, Ümit Yılmaz, Sermin Balık, Kadir Aydın, Fatih Süleyman Denizolgun, Mustafa Hilmi Dülger, Cemil Yaman, Ahmet Çakır, Tamer Akkal, Mustafa Yel
CHP: Nihat Yeşil, Ensar Aytekin, Yaşar Tüzün, Ali Öztunç, Faruk Sarıaslan
HDP: Zeynel Özen, Hasan Özgüneş
İYİ PARTİ: Mehmet Metanet Çulhaoğlu, Ahmet Çelik
MUHALEFETTEN TEKLİFE ŞERH
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve İYİ Parti, AK Partili milletvekilleri tarafından hazırlanan ve Meclis'e gelecek olan güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması hakkındaki kanun teklifine şerhlerini koydu.
CHP muhalefet şerhinde, AYM'nin soyut norm denetimine ilişkin 3 ve bireysel başvurulara ilişkin 2 kararı olduğunun altını çizdi. İçtüzüğün 38'inci maddesinin gerekleri yerine getirilmeden İçişleri Komisyonu tarafından kabul edilen kanun teklifi metninin yasa yapım usulüne aykırı olduğu ifade edildi.
İçtüzük Madde 38: Komisyonlar, kendilerine havale edilen tekliflerin ilk önce Anayasa'nın metin ve ruhuna aykırı olup olmadığını tetkik etmekle yükümlüdürler. Bir komisyon, bir teklifin Anayasa'ya aykırı olduğunu gördüğü takdirde gerekçesini belirterek maddelerin müzakeresine geçmeden reddeder.
"BENİM POLİSİM, BENİM MEMURUM" ENDİŞESİ
Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının özel kanunlarla düzenlenerek genel uygulama haline gelmesi riski de bulunuyor. Şerhde, mevcut teklifin kanunlaşması halinde "benim polisim, benim askerim, benim memurum" şeklinde, idarenin tarafsızlığı ilkesiyle taban tabana zıt bir anlayış ve uygulamanın önünün açılacağına dikkat çekildi. Soruşturmaya takılan vatandaşlar açısından değerlendirildiğinde ise "ömür boyu sürecek bir yaptırım" riskinin bulunduğu ifade edildi.
CHP: SORUŞTURMA VARDI AMA LİYAKAT GÖZETİLMEDİ
AK Parti tarafından hazırlanan kanun teklifinin ana gerekçesi olarak FETÖ gösteriliyor fakat CHP, AK Parti iktidarında FETÖ kadrolarının hakim, savcı, polis ve asker yapıldığını ve o dönemlerde söz konusu meslek grupları için güvenlik soruşturmasının mevcut olduğunun altını çizdi. CHP tarafından hazırlanan şerhde, şu ifadelere yer verildi: "Ancak FETÖ kadroları, güvenlik soruşturmasının varlığına rağmen, Anayasa'nın 70'inci maddesinin açık hükmü ihlal edilerek liyakat esası gözetilmediği için, devlet içinde büyüdükçe büyümüştür. FETÖ'nün HSK'yı kontrol ettiği 2011-2015 yıllarında Kurul'da görev yapan ve o yıllarda gerçekleşen dört bin atamada imzası bulunan kişi, bugün akademisyen olarak görevine devam edebilmektedir. Yine 81 ildeki emniyet müdürlerinin 74'ünün FETÖ mensubu çıkmasının sebebi, güvenlik soruşturması uygulamasının olmaması değil, siyasi sorumluların takdir yetkilerinde liyakat ilkesini gözetmemiş olmalarıdır. Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması, aksine, kamunun bütün kademelerinde siyasi kadrolaşmanın araçlarından birisidir."
CHP, kanun teklifinin bu haliyle aşağıdaki Anayasa maddelerine aykırı olduğunu belirtti:
2.Madde: Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk Milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir.
7.Madde: Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz.
13.Madde: Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.
20.Madde: Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz.
36.Madde: Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir. Hiçbir mahkeme, görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz.
38.Madde: Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz; kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez. Ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur.
42.Madde: Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz.Bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamaz. Eğitim ve öğretim hürriyeti, Anayasaya sadakat borcunu ortadan kaldırmaz.
49.Madde: Çalışma, herkesin hakkı ve ödevidir. Devlet, çalışanların hayat seviyesini yükseltmek, çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları ve işsizleri korumak, çalışmayı desteklemek, işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak ve çalışma barışını sağlamak için gerekli tedbirleri alır.
70.Madde: Her Türk, kamu hizmetlerine girme hakkına sahiptir. Hizmete alınmada, görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayırım gözetilemez.
90.Madde: Türkiye Cumhuriyeti adına Yabancı Devletlerle ve Milletlerarası Kuruluşlarla yapılacak andlaşmaların onaylanması, Türkiye Büyük Millet Meclisinin onaylamayı bir kanunla uygun bulmasına bağlıdır. Usulüne göre yürürlüğe konulmuş Milletlerarası Andlaşmalar kanun hükmündedir.
129.Madde: Memurlar ve diğer kamu görevlileri Anayasa ve kanunlara sadık kalarak faaliyette bulunmakla yükümlüdürler. Memurlar ve diğer kamu görevlileri ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve bunların üst kuruluşları mensuplarına savunma hakkı tanınmadıkça disiplin cezası verilemez.
AYM: ANAYASA'YA AYKIRILIKLAR VAR
AYM içtihadında yer alan değerlendirmeye göre, gerek kişisel verilerin korunması gerekse de masumiyet karinesi gibi anayasal düzenlemeler açısından, teklif metninde muhtelif Anayasa'ya aykırılıklar bulunuyor.
Anayasa'nın 70'inci maddesine aykırı olduğu belirtilen teklifte çifte aykırılık olduğu AYM tarafından belirtiliyor. Ayrıca Anayasa'nın 2'nci maddesindeki hukuk devleti ilkesi de AYM'nin içtihadında yer verdiği bir başka gerekçe. Buna göre, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının belirsiz, keyfiliğe açık ve hukuki güvenlik ilkesini ihlal ettiği vurgusuna yer verildi.
SADAKAT NASIL ÖLÇÜLECEK?
Anayasa'ya sadakatin ölçülmek istendiği kanun teklifinin boşluklarından biri de henüz göreve başlamamış bir adayın sadakat ölçüsünün nasıl ölçüleceği konusu. Burada karşımıza çıkan bir diğer ve önemli husus ise güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasına karşı savunma hakkından yoksun bulunan adayın hakkında bir karar olmadığı için yargısal başvuru yapamıyor oluşu.
AİHS'E DE AYKIRI
Anayasa'nın maddelerine aykırılığının yanı sıra Türkiye'nin taraf devletler arasında yer aldığı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne (AİHS) de aykırılık bulunuyor. Mevcut teklifin AİHS'in adil yargılanma hakkını düzenleyen ve masumiyet karinesini öngören 6.maddesine; özel yaşama saygı hakkını öngören 8.maddesine; düşünce, vicdan ve din özgürlüğünü öngören 9.maddesine; ifade özgürlüğünü düzenleyen 10.maddesine ve ayrımcılık yasağını öngören 14.maddesine aykırı olduğu CHP'nin muhalefet şerhinde de yer alıyor.
AYM'NİN İLK KARARI
AYM'nin güvenlik soruşturmasına ilişkin ilk kararını bireysel başvuru hakkında vermişti. 27 Şubat 2019 tarihli Fatih Saraman başvurusuna ilişkin verdiği kararda, Anayasa'nın 20'nci maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine karar vermişti.
Saraman, Ceza Tetkik İnfaz Kurumu'na alınacak sözleşmeli personel için başvuru yapmış ve güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması sonucunda yazılı-sözlü sınavalrda başarılı olmasına rağmen ataması yapılmamıştı. Saraman'ın 18 yaşından küçükken işlediği bir suça ilişkin bilgilerin güvenlik soruşturması komisyonu ile paylaşılması sonrası Saraman'ın işe alınmadığı görüldü.
Saraman hakkında verilen bu karar 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu'nun 10/3 maddesi hükmünde 18 yaşından küçükken işlenen suçlara dair kayıtların kamu görevlerine yapılacak atamalar dolayısıyla güvenlik soruşturması kapsamında ilgili kamu kurumuna gönderilemeyeceği düzenleniyor. Bu kanuna göre Saraman'ın atamasının yapılmamasını hukuka ve yasalara aykırı olduğu açıkça görülüyor.
AYM'NİN İKİNCİ İHLAL KARARI
AYM'ye yapılan bir diğer başvuruda ise Turgut Duman'ın Anayasa'nın 20'nci maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine karar verildi. AYM'nin Duman hakkında da Saraman ile aynı hak ihlali kararını verdiği görülüyor.
Duman hakkında DHKP-C örgütüne yardım ve yataklık suçundan verilen mahkumiyet kararı ertelenmiş ve ertelenme süresi içerisinde bir suç işlemediği için daha sonra başvuru üzerine Ağır Ceza Mahkemesi kamu davasının ortadan kaldırılmasına karar vermişti. Duman'ın başvurusu üzerine İçişleri Bakanlığı ise GBT kayıtlarını iptal etmişti.
AYM'DEN KHK İPTALİ KARARI
Bir başka AYM kararı ise 15 Temmuz 2016'dan sonra getirilen Olağanüstü Hal (OHAL) ile birlikte başlayan ve birçok kamu görevlisinin mağduriyetine yol açan Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile ilgili. Devlet Memurları Kanunu'nun 48'inci maddesine 676 sayılı KHK ve 7070 sayılı kanun ile güvenlik soruşturması ve/veya arşiv araştırması koşulu AYM kararı ile iptal edildi.
Mahkeme, kararın iptaline gerekçe olarak devlet memurluğuna atanmada esas alınacak kişisel veri niteliğindeki bilgilerin alınmasına, kullanılmasına ve işlenmesine yönelik güvenceler ve temel ilkeler kanunla belirlenmeksizin bunların alınmasına ve kullanılmasına izin verilmesinin Anayasa ile bağdaşmadığının tespit edilmesi gösterildi.
EKLEMELER DE AYKRILIĞI AŞAMADI
AK Partili milletvekilleri tarafından hazırlanıp sunulan kanun teklifine yapılan eklemeler ile AYM'nin iptal gerekçelerinde saydığı hususlar giderilmek istense de aykırılığın devam ettiği görülüyor. CHP'nin muhalefet şerhinde altını çizdiği belirsizlik durumu yapılan eklemelerde de giderilmemişo olup, teklif genel nitelikte olma özelliğini koruyor.
CHP: ANAYASAL DÜZENE AYKIRIDIR
CHP, muhalefet şerhinde şu ifadelere yer verdi: "Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması sadece Anayasa'nın belli maddelerine aykırı değil, demokratik hukuk devletinin temellerini oluşturan ekssen niteliğindeki maddelerine, hatta Anayasa bütününe olduğu kadar, Türkiye Cumhuriyeti'nin anayasal düzenine de aykırıdır."
HDP: FİŞLEMELERE YÖNELEN BİR UYGULAMA
Halkların Demokratik Partisi (HDP) de muhalefet şerhinde şunlara dikkat çekti:
"Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması, kamu yönetimi ve devlet aklı açısından her daim 'derin dehlizlerde' kaydı tutulan ve fişlemelere yönelen bir uygulama olmuştur.
Bu açıdan yıllardır tartışılan ve 20 Temmuz OHAL darbesi ile yürütme erkinin eline geçirdiği güç kapsamında düzenlemesi yeniden yapılan güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması sadece kamuya değil, tüm toplumsal kesimleri ve yurttaşları ilgilendiren bir meseledir.
Kanun sürecinin yapım süreci AKP'nin kamu alanı yeniden düzenlenmesini kendi başına ve kendi lehine yapmak istenmesine işaret etmektedir.
Teklif TBMM'ye sunulduğu gibi komisyona havale edilmiş ve komisyon 'yangından mal kaçırır' bir tutumla yasama sürecini gerçekleştirmeye çalışmıştır.
Şimdi bu kanun teklifi ile 2010 yılında eski ortakla kurulan bağı, iktidar 'yeni ortağı' ile daha geniş bir kamu alanına yaymak istemektedir. Liyakat yerine çıkar ilişkileri, hakkaniyet yerine yandaşlık, anayasal hak yerine iktidar ortaklıkları ile kamu alanı belirlenmek istenmekte; Türkiye siyasetinin demokratik geleceği ve hukuki güvenliğine, ciddi bir darbe yapılmaya çalışılmaktadır.
Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması kanun teklifi usul açısından iktidarı ve ortaklarının otoriter tutumlarını henüz usulden ele vermekte; meşruluk zemini olmayan ve tahakkümünü yasa yapım süreçlerinin sadece şekli esaslarını yerine getirmek üzerinden kurgulayan otoriter rejimin aynasını yansıtmaktadır."
İYİ PARTİ: ALGININ ÜRÜNÜ
İYİ Parti ise muhalefet şerhinde şu ifadeleri kullandı:
"Teklif komisyon görüşmeleri sonucunda muhalefet partilerinin tüm istek ve önerilerine rağmen bir madde üzerinde ekleme yapılarak ve hiçbir maddede değişiklik yapılmadan kabul edilmiştir. Bu şunu göstermektedir ki iktidar partisi grubunun getirdiği bu teklik çoğulcu ve müzakereci yasama faaliyeti anlayışından uzak bir algının ürünüdür."