Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Aziz DARICI


İnsan Niçin Yaşar?

Azizi Darıcı Yazdı;


İnançsal ve felsefi olarak zihnimizden geçirdiğimizde bu soruya birçok anlamlı cevap bulabiliriz. İnsanın yaratılış serüvenine atıfta bulunarak onun ne kadar değerli bir varlık olduğunu ifade edebiliriz. Şayet insan, kim olduğunu, kendi değerini ve hayatın anlamını öğrenmek istiyorsa, hakikatin yeryüzündeki ifadesi olan Kur’an’a kendisini arz etmelidir. Bilgisini, düşüncesini, eylemini ve dolayısıyla hayatını; Kur’an ve onun pratiği olan Hz. Peygamber’in Sünneti çerçevesinde test etmelidir.

Bu sınava tabi olmak, insanın değerinden bir şey kaybettirmez; aksine, insanın gerçek değerini bulması açısından, hem insanlığın geleceği hem de bireyin huzur ve mutluluğu için büyük önem taşır. O halde tüm değerlendirmelerimizin, hayatımıza yön veren değerlerimizin anlamı olacaktır.

İnsanoğluna bahşedilen hayat nizamı olan İslam, insani değerlerin merkezidir. İslam'ın kendisi en büyük değerdir ve tüm değerler manzumesinin kaynağıdır. Bu sebeple, İslam’la muhatap olan insana sürekli değer yükler. Eğer bu muhataplıktan anlam ve değer değil de anlamsızlık ve değersizlik ortaya çıkıyorsa ve insanlar bu şekilde İslam'a bir değer biçiyorsa; sorun İslam’da değil, onu temsil eden insandadır. Bu durumda, kişinin imanı zayıf kalmış ve İslam’ı temsilde hakkını verememiş demektir.

İslam, altın gibidir. İnsan eliyle çamura bulansa da değerinden bir şey kaybetmez. Bu durum ne bu dinin sahibi olan Allah’a zarar verir ne de dinin kendisine. Zarar gören, sadece insanın kendi değeridir. Bu, insanın kendi özüne yaptığı bir suikasttır.

Zamanın gerçekliği de bu suikastı doğrular niteliktedir. Kendi kendine ihanet eden bir geçmişin ardından, şimdi de yeni bir zulüm tarihini kendi elleriyle yazmaktadır. Biraz tarihe bakalım. Öyle bir tarih ki biraz dikkatli okuyalım:

Hasetçi Kabil’in, Habil’i öldürmesiyle başlayan ilk cinayet; Firavun’un kabuslarına konu olan İsrailoğulları’na yaptığı zulümler; geçmişin tüm zalim iktidarlarının zulmüne uğrayan masum insanlar; Amerika'nın keşfi sırasında yok edilen Kızılderililer; Moğol istilalarında kaybolan milletler; Çin iktidar savaşlarında dökülen kanlar; Haçlı seferlerinde katledilen masumlar; Emevi ve Abbasi dönemlerinde yaşanan kardeş kavgaları; asabiyet ve ırkçılık uğruna yitirilen güzellikler; modern çağda kapitalizme kurban edilen emekler; büyüme uğruna tarumar edilen coğrafyalar; çıkarlar uğruna öldürülen öz kardeşler; heba edilen hayatlar; sömürülen topraklar; açgözlülüğe kurban edilen aç insanlar; bitmeyen hırs, kin ve öfkeler; iktidar savaşında kaybolan insan değeri; İsrail zulmü altında ölen Filistinli ve Gazzeli çocuklar ve nihayetinde ölen insanlık vicdanı…

Allah, yeryüzüne nimeti az mı gönderdi de insanlar açlık korkusuyla savaşıyor?

Yoksa insanlık o kadar çoğaldı da dünya mı dar geldi, bu yer kapma kavgası neden?

Vicdanını kapitalist üretim-tüketim çarkına katmış, nefsini modern hayatın albenisine peşkeş çekmiş, makam ve mevki hırsıyla inançlarını yalnızca dile hapseden insanlar yüzünden dünya zulmün pençesine düşmüş durumda. Eğer hala bir isyan-bela-musibet gerçekleşmiyorsa, bu sadece Allah’ın rahmetindendir. Ancak bir isyan olacaksa, Allah’ın izniyle insanlığı tarihten silmesi de mümkündür.

Gelin, güç ve iktidar sahiplerinin taht kavgaları arasında kendimizi, vicdanımızı ve imanımızı heder etmeden; onurumuza, imanımıza ve tüm insani değerlere sahip çıkalım. Zalimlerin yaptıklarının hesabı için, elimizden ne geliyorsa—toplumsal, bireysel ya da devletsel—bir an önce harekete geçelim. Aksi takdirde, alnımızdaki kara lekeyle bu dünyadan göçüp gideriz.

Allah’ın rahmeti elbette büyüktür, ancak azabı da çok çetindir.

Maazallah…

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR