TV ve radyolarda duyduğumuz haberle şaşırdık.
Alman polisi gençler arasında trend olan bir suçla mücadele ediyor. Genelde Almanya ve özelde Bayern eyaletinde polisin mücadele ettiği bu trendin ne olduğunu duydunuz mu?
Söyleyeyim.
Gençler arasında hızla yayılan pornografi.
Yaşları 14-15 olan bu gençler, çektikleri özçekimleri internette paylaşıyorlar. Ve bu trend de hızla yayılıyor.
Özçekimleri yapan bu gençler fotoları paylaşıyorlar ve başka gençler de izinsiz olarak internette paylaşmaya devam ediyorlar. Bu durumdan rahatsız olan bazı gençler ve ebeveynler polise müracaat ediyorlar. Ve polis şimdi bu trendle mücadele ediyor.
Paylaşımları yapanlar, gençlerin kendileri.
Ve kendi özgür iradeleri ile bunu yapıyorlar. Herhangi bir baskı unsuru yok ve yaşları da daha 14-15.
Polis de önü alınamaz bir akımla uğraşıyor.
Neyi demeye çalışıyorum?
Yaşları daha 14-15 olan bu gençlerin yaptıkları bu paylaşımlar trend oluyor. Trend olunca hızla yayılıyor. Ve aileler bu durumdan çok ama çok sonra haber alıyorlar.
Evlerimizin içinde beraber yaşadığımız gençlerin internet ortamında neler yaptığını bilmiyoruz…
Çünkü çok meşgulüz.
Hayat gailesi.
Hedeflerimiz.
İzlediğimiz TV dizileri.
Olmazsa olmaz politik savaşlarımız.
Dünyayı kurtarma ve nizam verme hırsımız.
Orta Doğu’da etkin güç olup bölgeyi dizayn etme idealini kutsallaştırmışlığımız…
Dönüp bir bakıyoruz ki.
Daha evdeki gençlerimizi dizayn edememişiz.
Ne acı.
Evet, dindar ve Müslüman kesime belki diyeceklerim ama diğer kesimlerin de bundan farklı olduğunu düşünmüyorum.
Gençleri ihmal ediyoruz.
Gençleri dinlemiyor ve onlarla arkadaş olamıyoruz.
Geçen hafta daha 18’inde bir gencimiz kendine kıydı.
En temel sebebi de bana göre, hayatı algılamada çözümler bulamamasıydı.
Ne kadar vahim bir durum.
Ergenlik dönemi başlayınca koro halinde hep aynı türküyü söylüyoruz: ‘Asabileşti, söz dinlemez oldu……’
Ergenlik gibi zorlu bir dönemde kurallamızı dikte ettirme derdinde miyiz?
Yoksa ergenliğe giren gence yardımcı olma derdinde mi?
Bence birincisinde inat ettiğimiz için hep aynı türkü dilimizde…
Deist olma konusu vardı, hatırlarsınız.
Hala daha var.
Hatta isim yapmış hocalarımız kitaplar yazıyorlar.
Deizm’le mücadele etme yollarını anlatıyorlar.
Bana neyi hatırlattı, biliyor musunuz?
Ateizmle mücadele derneklerini…
‘Gençler deizme yönelirse, konforumuz bozulacak. Hemen bir çare bulalım’ derdinde olan bir toplum…
Evlerin içinde odalarına çekilmiş gençlerin neler yaptığını acaba biliyor muyuz?
Gençlerin odalarında neler izlediklerini.
Neler okuduklarını.
Neler düşünüp, neler hissetiklerini.
Gerçekten soruyorum, biliyor muyuz..?
Yoksa yetişkinlerin daha önemli işleri mi var?
Ülkeyi kurtarmak gibi,
Bölgeye dizayn edenleri izlemek gibi,
Dünyaya nizam vermeye çalışmak gibi…
Başka bir gerçeği da bam diye ifade edeyim.
Sakallı-takkeli bir doktorun ya da şovman mi demeliyim, bilmiyorum. Neyse, işte bu şahsın paylaşımları gündem oldu.
Sonrasında görevden alındı.
Ülkemizde kimseyle bu konu hakkında konuşmadım. Özel bir kamuoyu araştırması da yaptırmadım.
Ama sezdiğim durumu aktarayım:
Bir kesim şunu diyor: ‘İşte bunlar böyle. Bu gericiler bu kafayla ülkeyi orta çağ karanlığına götürecekler…’ Vb.
Diğer kesim, gönlü ve çevresi ehl-i tarikata yakın olanlar da şunları diyorlar: ‘Ne var ki adamın dediklerinde? Doğruları söylüyor. Ve hem de doktor, elhamdulillah bugünlere...’
Dindarların/Müslümanların büyük çoğunluğu sessiz.
Ne diyeceklerini bilmiyorlar.
Neden mi sessizler?
Çünkü çözüm bulamıyorlar.
Tıpkı evlerde çözüm bulamadıkları için sessiz olan gençler gibi.
Çözüm bulamayan bu sessiz gençler, kendilerine ‘deizm’ gösterildiği için ‘deistiz’ diyorlar.
Peki ya yetişkinler ne desinler?
Sevgi ve Bilgiyle kalın