T24’ten Murat Sabuncu Yazdı;
Altılı masanın adayı pek muhtemel CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu.
CHP; milletvekilleri, parti yönetimi, örgütü istiyor.
Masadaki oy oranına göre diğer 'büyük parti', İYİ Parti'nin Genel Başkanı Meral Akşener "Kılıçdaroğlu başta olmak üzere, adı geçen hiçbir adayla ilgili ön yargılı değiliz" diyor (Kaynak: FOX TV) . İYİ Parti'de de 'kamuoyu önünde' itiraz yok gözüküyor.
DEVA'dan Gelecek'e Saadet Partisi'ne oyları çok yüksek olmasa da, masada bulunmaları temsiliyet açısından son derece önemli 'muhafazakâr kanat' içinde de büyük bir itiraz yok…
Soldan sağa: Kemal Kılıçdaroğlu, Ali Babacan, Gültekin Uysal, Ahmet Davuoğlu, Meral Akşener, Temel Karamollaoğlu
Altılı masada yer almayan, masadakilerce almayacağı sık sık tekrarlanan ve kendilerinin de böyle bir talebi olmadığını açıklayan HDP ve bu partiye yoğun oy veren Kürt seçmene gelince… Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kemik hale gelmiş yüzde 10-12 bandındaki oyuyla, belirleyici olacağı tartışma götürmez bir parti. HDP'nin simge ismi; hapisteki, eski Eş Genel Başkan Selahattin Demirtaş'ın Medyascope'ta Ruşen Çakır'a yolladığı yanıtlar da bir fotoğraf ortaya koyuyor. Diyor ki Demirtaş:
"Sayın Kılıçdaroğlu, ülkenin neredeyse tüm temel ve tartışmalı sorunlarına ilişkin görüşlerini açıklamış durumda ve farklı toplumsal kesimlerde önemli bir desteğe sahip olduğu görünüyor. Böylesine kamplaşmış toplumlarda, her konuya ilişkin çözüm önerisi sunmak ve bunlar etrafında toplumu birleştirmek hiç de kolay bir iş değildir."
Kılıçdaroğlu'nun adaylığıyla ilgili adı konmamış bir konsensüs var gibi duruyor. Bunları yazarken bir yandan kimi partilerin üst yönetiminde 'son dakikada başka bir isim olabilir mi' arayışının-zihin egzersizlerinin de sürdüğünü not edeyim. Vatandaşla en fazla buluşan liderlerden Akşener'e, "Aman Mansur Yavaş'ı aday gösterin" diyenlerin videolarını da sıklıkla görüyoruz. Ya da partinin kurmaylarının "Alanda halk Mansur Yavaş diyor" çıkışlarını.
İsteğini açıkça ortaya koyan Kılıçdaroğlu'nun bu dakikadan sonra vazgeçmesi ihtimali zor gözüküyor. Bir kurmayının deyimiyle 'o zaman parti moral-motivasyonu kaybeder, üçüncü parti haline gelir.'
Sadece Kılıçdaroğlu açısından değil adı geçen diğer iki aday Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu için de kolay bir süreç değil bu. Süreç herkesin yıprandığı bir duruma evrilmek üzere. Aslında bu parti şunu düşünüyor, diğeri diyor ki kulisleri herkes açısından sevimsiz, güven kırıcı.
Üstelik baskın seçim ihtimalini dışarıda tutarsak artık 2023'teki hiçbir tarih erken olmayacak. Ve altılı masa aday polemiklerinden çıkıp, en az iki sene bu yönetim tarzıyla gidecek ülkedeki insanlara temel konularda bir yol haritası vermek zorunda. Partilerin ekonomiden dış politikaya ayrı ayrı hazırlıkları, kamuoyuyla paylaştıkları planları var. Ancak artık temel konularda ortak bir dilin-metnin şekillenmesi gerekiyor.
Bu arada Tayyip Erdoğan'ın iki yıl içinde düşük gelirlilere 500 bin konut vaadi, 'bu ekonomik krizde destek bulmaz' diye bir kalemde silinip görmezden gelinecek bir proje değil. Bu evleri alanların yıllık taksit artışların memur zammına göre ayarlanacak olması (enflasyona) ya da şehrin henüz metro gitmemiş uzak alanlarında yapılıyor olması bile çok caydırıcı olmayabilir. Erdoğan'ın ocak ayından itibaren asgari ücretten memur maaşlarına yapacağı zamlarla 'geçici bir cennet yaratması' işten bile değil. Başta Kur Korumalı Mevduat Hazine'nin üstüne binen-daha da binecek ve ülkeyi seçim sonrası daha da büyük bir ekonomik bunalımın içine itecek genişlemenin kaç kişi farkındaki?
O yüzden muhalefetin bir an önce aday polemiklerinden kurtulup ülkenin-vatandaşların önüne projelerini koyması gerekiyor. Öbür türlü Erdoğan'ın 'geleceğin uzun süre karanlık olacağını bile bile' başta ekonomide olmak üzere yapacağı hamlelerle seçimleri almayacağının garantisi yok…