Bu kapsamda, 2019-2020 eğitim öğretim yılının farklı yenilikler ile anılacağı düşünülürken veya oluşturulan beklenti böyle iken, bakanlığın sadece Kemalizm ile anılması tekrarın tezahüründen ibaret bir durum olarak karşımızda duruyor.
Bakandan ve bakanlıktan vizyoner bir çıkış beklenirken, geçtiğimiz kısa sürede 29 Ekim ve 10 Kasım gibi Kemalizm'in kaleleri olan kutlama ve anmalarda ortaya çıkan görüntüler hala 20. yüzyılın başlarındaki perspektiften kurtulunamadığını gösteriyor.
En son 10 Kasım ayinlerinde ortaya çıkan görüntülere gösterilen tepkiler karşısında soruşturma açılmış ve görüntüleri ifşa olan okulların müdürleri görevden uzaklaştırılmıştı. Peki, bu göstermelik görevden alma ile ilgili Milli Eğitim Bakanı’nın tavrı hakkında bilgi sahibi olan var mı? Bunun göstermelik ve mecburi bir tepki olup olmadığını ilgili bakanın tavrından anlayabiliriz. Kemalizm'in dayatmaları hakkında toplum çalkalanırken bakanın hiçbir açıklama yapmaması, olayı görmezden gelmesi ve olayı okul müdürlerine yıkması bunun göstermelik bir tepki olduğunu gözler önüne sermektedir. Bu sorunların Kemalizm dayatmasının müfredatlarda olduğu sürece devam edeceği aşikardır.
Başkanlık ile Bakan'ın Tutumu Birbirine Zıt
Bir tarafta 10 Kasım konuşmasında Kemalizm’i yerden yere vuran Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan gerçekliği, diğer tarafta ise bu konulardan rahatsız olmayan icracı Bakan... Bir tarafta “resepsiyon” kelimesinden rahatsız olup cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile "Cumhuriyet/Zafer Bayramı resepsiyonu Cumhurbaşkanı tarafından verilir" ifadesini, "Cumhuriyet/Zafer Bayramı kabul töreni Cumhurbaşkanı tarafından düzenlenir." şeklinde değiştirilirken, diğer taraftan Sosyal Etkinlikler Yönetmeliğinde değişiklikler yapılarak 90'ların kutlama programına dönüşü isteyen bir bakanlık söz konusu. Bu tutarsızlıktan kan kaybedenin açık bir şekilde AK Parti olduğu aşikar iken buna göz yumulması anlaşılır bir durum değildir.
Kaynak: https://www.haksozhaber.net/
