Sait Alioğlu yazdı;
Esad çırpındı ve düştü…
Epey zamandır İdlib’e sığınmış olan Suriye muhalefeti birkaç isim ve anlayış değişikliği sonrasında HTŞ ile SMO’nun (eski Özgür Suriye Ordusu) ortaklaşa eylemleri sonrasında Kuzeyden güneye olacak şekilde Suriye’nin, büyüğünden, küçüğüne; şehrinden kasabasına ve köyüne kadar tüm yerleşim yerlerini rejimden kurtarılıp birer birer özgürlüklerine kavuşturulmuş oldu. Bunların bir kısmı da “birçok sebepten dolayı” rejimin “sözde” kaleleri olarak görünüyordu.
Yaşanan bu süreçte, birçok devlet ve blok tarafından ismi terör listesinde bulunan HTŞ’nin, bundan sonraki durumuna gelince; dünyada adı terör listesinde geçen ve bir şekilde üzerine mücadele ettiği ülkenin yönetimini ele aldıktan sonra, adı terör listesinden çıkarılan yapılar gibi, eğer, ondan beklenen konularda makul bir tavır sergiler ve uygun bir duruma evrilirse; onu hem Türkiye ve hem de bölge ülkeleri ile küresel güçler kabul edebilir ve onun, uluslar arası konumunun pekişmesinde on yardımcı olmaya çalışır.
HTŞ'den zaferin ardından ilk açıklama: Şam, Esad’ın zulmünden kurtuldu
Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ), Suriye'de 61 yıllık Esad rejiminin sona erdiğini ilan ederek, yeni bir dönemin başladığını duyurdu. HTŞ’nin Askeri Operasyonlar Yönetimi tarafından yapılan açıklamada, "Şam, Beşşar Esad’ın zulmünden kurtuldu. Bugün, 8 Aralık 2024, Suriye için özgürlüğün ve umudun başlangıç günüdür" ifadelerine yer verildi.(https;//www.karar.com/dunya-haberleri/son-dakika-HTŞden-zaferin ardından-ilk-açklama-sam-esadin-zulmunden-1915342)
“Mülteciler ve esirler için kurtuluş anı”
HTŞ’nin açıklamasında, Esad rejiminin devrilmesinin sadece bir askeri zafer değil, aynı zamanda uzun süredir zulüm, göç ve baskı altında yaşayan Suriyeliler için bir kurtuluş anı olduğu vurgulandı. "Dünyanın dört bir yanındaki mültecilere sesleniyoruz: Özgür Suriye sizi bekliyor. Onlarca yıllık baskı, göç ve katliamın ardından, bu karanlık dönem sona erdi. Artık memleketinize dönebilirsiniz" ifadeleriyle mültecilere çağrıda bulunuldu.(https://www.karar.com/dunya-haberleri/son-dakika-htsden-zaferin-ardindan-ilk-aciklama-sam-esadin-zulmunden-1915342)
HTŞ adına yapılmış olan açıklamada; “adaletin ve barışın hakim olduğu bir gelecek” vurgusu ile Esad rejiminin sona ermesi ile yeni bir dönemin başladığı vurguları öne çıkmaktaydı.
HTŞ’nin, 27 Kasım 2024 günü İdlib’ten hareket edip Halep’ten başlamak üzere daha güneydeki Der’a ve Suveyda’yı da alıp başken Şam’a girip şehri teslim alıp Esad rejimine son verdiği 8 Aralık devrimi öncesinde, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, İranlı mevkidaşı Abbas Arakçi ile Katar’ın başkenti Doha’da düzenlenen 22. Doha Forumu öncesinde bir görüşme gerçekleştirmişti.
Esas amaç, savaşa değil de barışa niyetlenen bölgesel devletlerin, -işin başında Esad’ın kalacağı düşünülerek- var olan soruna kalıcı bir çözüm bulma arayışları söz konusu idi.,.
Bundan dolayı Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile İran mevkidaşı Abbas Arakçi, ile Katar’ın başkenti Doha’da düzenlenen 22. Doha Formu öncesinde bir görüşme gerçekleştirmişti.
Fidan, Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdulrahman bin Jassim Al-Thani’nin daveti üzerine 22. Doha Forumu’na katılmıştı.
Aynı zamanda Forum kapsamında Rusya ve İran Dışişleri Bakanları’nın katılımıyla Astana formatında Dışişleri Bakanları Toplantısı yapıldı.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, İranlı mevkidaşı Abbas Arakçi ile Katar’ın başkenti Doha’da düzenlenen 22. Doha Forumu öncesinde bir görüşme yaptı.
Arakçi, düzenlenen formun ardından şöyle konuştu:
“İran, Rusya ve Türkiye dışişleri bakanları olarak Astana formatında çok güzel bir toplantı yaptık. Toplantıya BM Suriye özel temsilcisi Sayın Pederson da katıldı.
Suriye’nin son derece ciddi güncel sorunlarının ele alındığı toplantıda tüm katılımcılar, çatışmaların bir an önce sona ermesi, Suriye’nin toprak bütünlüğüne ve egemenliğine saygı gösterilmesi ve mutlaka BM’ye başvurulması gerektiği konusunda hemfikir oldu.
En önemlisi Suriye hükümeti ile meşru muhalif gruplar arasında siyasi görüşmelerin başlatılmasıdır. Toplantının talepleri bunlardı ve bu konuda Suriye hükümetiyle istişarede bulunulması konusunda mutabakata varıldı.” (https://www.haberdurus.com/haber/suriye_8_aralik_devrimi_-70456.html)
Bu arada, Suriye’nin Esad cuntasından kurtuluşu, başta Suriye’de ve oradan ülke dışına mülteci sıfatıyla çıkmış bulunan “gurbetteki Suriyeliler” bulundukları ülkelerde bu günü büyük bir coşku ile kutladılar
Türkiye’nin birçok şehrinde olduğu üzere İstanbul’da da kutlamalar yapıldı.
İstanbul’daki kutlamaların merkezi Fatih ilçesinde bulunan Fatih Camii idi.
Son süreçte Suriye’de şehirlerin bir bir el değiştirmesi gerçekleşmeye başladığında, “sonun başlangıcı” kabilinden ülkeni serapa halkın olacağı öngörüsüne bağlı olarak birçok yerde kutlamalar başlamıştı.
İstanbul ve Fatih Camii binlerce yerli Müslüman için önemli olduğu kadar, Suriyeli Müslümanlar içinde o kadar önemliydi..
Zira Fatih Camii bir cami olmaktan ziyade bir ruhu temsil ediyordu. Bu ruh, bizim kadar Suriyeli, hem de on küsur yıl İstanbul’da yaşayıp bu mabet ile duygu ağırlıklı bir inanç bağı oluşturmuş bulunan “mülteci” Suriyeli Müslümanlar içinde o kadar önemliydi.
Onlarda öyle yaptılar ve orayı bir kutlama alanına fetih yurduna çevirmiş oldular.
Esad rejiminin çökmesi ile Suriye ile birlikte Şam’da özgürlüğüne kavuşmuş oldu.
Bu arada Suriye Başbakanı Muhammed Gazi El-Celali bir açıklamada bulunmuştu. Celali’nin “Evimdeyim, hükümeti devretmeye hazırım. Devlet kurumlarının korunması için tüm taraflara iş birliği çağrısında bulunuyorum.” Dediği belirtildi.
Yine bu arada, Muhalifler, Suriyelilere yönelik işkencelerle bilinen Sednaya Hapishanesi’nde bulunan mahkûmları serbest bıraktığı, bu adımın, rejim mağdurları için önemli bir sembolik zafer olarak değerlendirildi
“Son haftalarda muhalifler, rejim güçlerine karşı önemli kazanımlar elde etmişti. 30 Kasım’da Halep’in büyük bölümünü kontrol altına alan muhalifler, aynı gün İdlib genelinde tam hakimiyet sağlamıştı. 5 Aralık’ta Hama kent merkezini ele geçiren gruplar, Şam’a açılan stratejik öneme sahip Humus ilinde de ilerleme kaydetmişti.
6 Aralık’ta Ürdün sınırındaki Dera ilini kontrol altına alan muhalifler, 7 Aralık’ta Suveyda ve Kuneytra illerinde rejim güçlerini geri çekilmeye zorladı. Son olarak, Şam’ın güney banliyölerine kadar ilerleyen gruplar, başkentte tam kontrol sağladı
Suriye’deki bu tarihi dönüm noktası, ülkenin geleceği için yeni umutlar doğurdu. Muhaliflerin devlet kurumlarını koruma çağrıları ve barışçıl bir geçiş sürecine vurgu yapmaları, uluslararası toplumun dikkatini çekiyor. Ancak yeni yönetimin şekillenmesi ve Suriye’nin yeniden inşa süreci, önümüzdeki dönemin en kritik konularından biri olacak” (https://www.karar.com/dunya-haberleri/son-dakika-suriyede-yeni-donem-esad-rejimi-dustu-1915341)
Trump: Esad kaçtı… Putin korumakla ilgilenmiyordu
ABD’nin 47. Başkanı seçilen Donald Trump, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın Rusya’nın desteğini kaybetmesinin ardından “ülkesinden kaçtığını” söyledi.
Kendi sosyal medya platformu Truth Social’da yazdığı bir mesajda Trump, “Koruyucusu, Vladimir Putin liderliğindeki Rusya, artık onu (Esad’ı) korumakla ilgilenmedi” dedi.
“Rusya’nın orada olmasının ilk etapta hiçbir nedeni yoktu. Ukrayna yüzünden Suriye’ye olan tüm ilgilerini kaybettiler, orada 600.000’e yakın Rus askeri, asla başlamaması gereken ve sonsuza kadar sürebilecek bir savaşta yaralı veya ölü yatıyor.”(https://serbestiyet.com/featured/dunya-liderlerinden-suriye-aciklamalari-barbar-devlet-coktu-on-yillardir-suren-korku-ve-baskidan-sonra-umut-var-190136/)
Bu Batılı devletlerin liderlerinin ifadeleri “Esad’a ve onun mülevves rejimine yönelik haklı tepkileri içerirken, Çin adın yapılan açıklamada ortalama bir ifadeye yer verilmiş; Ülkenin en kısa zamanda istikrara dönmesini umuyoruz”
Bunların dışında baştan beri Esad’ın hamiliği yapan İran’ın ve Rusya’nın ifadeleri ise, “Suriye halkı, dış müdahale olmadan geleceğine karar vermeli” (İran), “Suriye’deki dramatik gelişmeleri büyük bir endişeyle izliyoruz” (Rusya)
Dikkat edilirse, Rusya tarafından yapılan açıklamada Suriye’deki gelişmeler “dramatik” olarak tanımlanmış. Halbuki, dramatik olan durumun, ülkenin Esad zulmü altında yaşadığı dönemlere ait olması gerekir.
Esad, rejiminin çökeceğini anladığında, dünyaya sesini duyurmaya çalışmıştı. Onun bu durumu, rejimin elden gitmemesi, yani yıkılmamasını arzulama anlamına geliyordu.
“Suriye rejimi, muhalif güçlerin Hama’ya yaklaştığı ve Şam’a ilerleme ihtimalinin arttığı son günlerinde zorlu süreçler yaşadı. Bu kritik dönemde uluslararası aktörlerle yoğun temaslarda bulunarak sonunu engellemeye çalıştı.” (https://www.karar.com/dunya-haberleri/basvurdugu-butun-kapilar-yuzune-kapandi-esad-yikilmamak-icin-son-1915488)
Bu arada Esad, diplomatik kaynakların aktardığına göre, muhalif güçlerin saldırısının ilk günlerinden itibaren Türkiye’nin müdahalesini sağlamak adına Ankara ile görüşmeler yapmaya çalışmış; Erdoğan ile iyi ilişkilere sahip olduğu bilinen Irak Başbakanı Es-Sudani’ye başvurmuş; Aralık ayı başlarında –yani 27 Kasımdan sonra- onunla bir telefon görüşmesi yaparak Türkiye ile müzakerelere yeniden “kaldığı yerden” bağlama niyetinde olduğu belirtilmektedir.
Bunlarla birlikte; “Esad, Sudani’ye Türkiye'ye ilk başta güvenmediğini ve Türkiye’nin kuzey Suriye’de muhalif güçlerle iş birliği içinde kendisine karşı askeri bir saldırı hazırlığında olduğunu düşündüğünü söyledi.
Sudani, Türkiye ile yaptığı görüşmelerde Ankara’nın müdahale niyetinde olmadığını gördü. Uluslararası atmosfer de Esad’a desteğin sona ermek üzere olduğunu gösteriyordu. Bu gelişmeler üzerine İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, Türkiye’yi kuzey Suriye’de gerilimi azaltmaya ikna etmek için Ankara’ya gitti. Ancak İran’ın girişimleri sonuçsuz kaldı ve Türkiye, Suriye rejimini siyasi süreçlere katılmayı reddetmekle suçladı.” (https://www.karar.com/dunya-haberleri/basvurdugu-butun-kapilar-yuzune-kapandi-esad-yikilmamak-icin-son-1915488)
…ve Esad ülkeden kaçıyor!
Esad, dünyada gidecek bir ülke bulamadığı için, ta soğuk savaş döneminden buyana, kendi rejimi adına işbirliği içerisinde olan Rusya’dan sığınma talebinde bulunmuştu.
“Suriye'de yıllardır süren iç savaşın ardından rejim lideri Beşar Esad, ailesiyle birlikte Rusya'nın başkenti Moskova’ya gitti. Rus haber ajansı TASS ve uluslararası ajanslardan gelen bilgilere göre, Kremlin Esad ve ailesine sığınma hakkı tanıdı. Bu gelişme, Esad rejiminin çöküşünün ardından dikkatleri yeniden Moskova’ya çevirdi.
Rus TASS haber ajansı, Kremlin kaynaklarına dayandırdığı haberinde Esad ve ailesinin Moskova’ya ulaştığını doğruladı. Aynı kaynak, Rusya Federasyonu'nun insani gerekçelerle Esad ve ailesine sığınma hakkı sağladığını belirtti. Kremlin yetkilileri, Suriye’de yaşanan krizle ilgili çözüm sürecinin yeniden başlatılması gerektiğini savundu.” (https://www.karar.com/dunya-haberleri/besar-esad-ilk-kez-goruntulendi-iddiasinin-hikayesi-ortaya-cikti-1915511)
Esad, Reuters’in bildirdiğine göre Şam’dan uçakla ayrılmıştı. İlk anlarda nereye gittiği bilinmeyen Esad’ın, önce uçağının düştüğü, daha sonra radarın görüntüsünden çıktığı dile getirilmişti; “Reuters’ın haberine göre, Beşşar Esad ve ailesi Şam Uluslararası Havalimanı’ndan bir uçakla ayrıldı. Ardından Moskova’ya iniş yapan Esad ve ailesi, güvenlik önlemleri altında korumaya alındı. Kremlin’den yapılan açıklamalarda, Esad’a sığınma hakkı verilmesinin yanı sıra Suriye'deki barış müzakerelerinin Birleşmiş Milletler (BM) gözetiminde yeniden canlandırılmasının gerekliliği vurgulandı”
Bunun yanında Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’a Esad’ın nerede olduğu soru yöneltilmiş ve o da, onu nere olduğunu bilmediğini ifade etmişti.
Moskova’da Şam Büyükelçiline muhaliflerin kullandığı üç renkli, bayrak asıldı
Rusya resmi haber ajansı TASS’tan yapılan açıklamaya göre, Rusya'nın başkenti Moskova'daki Şam Büyükelçilik binasına Suriyeli muhalif bir grupların üç yıldızlı Suriye bayrağı çektiği öğrenildi. Rus devlet haber ajansı TASS, Moskova'daki Şam Büyükelçiliği'nin Suriyeli muhalif hareketin bayrağını astığını bildirdi.
Aynı zamanda TASS, dün gece Suriye'nin görevi bırakan eski Devlet Başkanı Beşar Esad ve ailesinin sığınma hakkı ile Rusya'ya gittiğini de duyurmuştu.