Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Krizden Kemalizm ile çıkamayız

Salih Cenap Baydar Yazdı;

Krizden Kemalizm ile çıkamayız

Türkiye, ekonomik, siyasal ve toplumsal alanlarda iç içe geçmiş derin krizler yaşıyor.

Bu karmaşık tablonun içinden çıkmak için yeni fikirler üretmekte zorlandıkça, çareyi geçmişte arıyoruz.

Toplumlar, belirsizlik ve kriz dönemlerinde, tarihsel referanslara tutunma eğilimi gösterirler. Bu durum, kolektif hafızada romantize edilmiş bir geçmiş tasavvurunun oluşmasına zemin hazırlar.

Ülkemizde Kemalizm, böyle nostaljik bir sığınak olarak öne çıkıyor.

Fakat 1920'ler ve 1930'ların şartlarında şekillenmiş bir ideolojinin, -takip eden yıllarda yeniden formüle edilmiş haliyle bile- 2020'lerin Türkiye'sinin çok katmanlı sorunlarını çözmek için yeterli entelektüel ve siyasi araçları sunması mümkün değil.

Klasik Kemalist paradigma, 15 milyon nüfuslu, büyük ölçüde eğitimsiz ve içine kapalı bir tarım toplumunu devletçi ve merkezi planlamayla kalkındırmayı hedefliyordu.

Bu yaklaşımın bugün inovasyon, girişimcilik ve dijital dönüşüm ekseninde şekillenen küresel bilgi ekonomisinin dinamiklerine yanıt vermesi beklenemez.

Günümüzün son derece çetrefilli ekonomik şartlarında, sürdürülebilir kalkınma için çok daha sofistike modellere ihtiyaç var.

Bugün yaşadığımız en temel, en can yakıcı sorunlar, demokratik mekanizmaların işleyişindeki aksaklıklar ve temel hak ve özgürlüklerin teminatı konusundaki eksiklikler.

Maalesef bazı temel reformlara rağmen erken Cumhuriyet döneminin bu konulardaki karnesi pek parlak sayılmaz.

Hiçbir muhalif siyasi görüşün örgütlenmesine izin vermeyen tek parti yönetimi, ciddi şekilde sınırlanmış basın özgürlüğü, kapatılan sivil toplum örgütleri, bağımsızlığı ve tarafsızlığı çok tartışmalı yargı gibi uygulamalar bugünün standartlarında asla kabul edilebilir değil.

Takrir-i Sükûn Kanunu gibi düzenlemelerle muhalif seslerin susturulması, usulleri, kararları, tarafsızlıkları ve bağımsızlıkları tartışmalı İstiklal Mahkemeleri, o dönemde hak ve hürriyetler konusunda pek de övünülecek adımlar atılamadığını işaret eder.

Kemalist ideolojinin adalet ve eşitlik söylemi teoride etkileyiciydi. Ama Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde yaşanan isyanların bastırılması sürecinde ortaya çıkan insan hakkı ihlalleri, farklı dini ve etnik grupların hakları konusundaki kısıtlamalar, Kemalist ideolojinin adalet ve eşitlik söyleminin uygulamada sınırlı kaldığını gösterir.

Bugün Türkiye'nin en temel sorunlarından biri toplumsal kutuplaşmadır.

Bu kutuplaşmanın tarihsel arka planında, devletin geçmişte izlediği tek tipleştirici politikaların, ideolojik dayatmaların da etkisi olduğu, pek çok akademik çalışmayla ortaya konmuştur.

Yapmamız gereken geçmişin hatalarını tekrarlamak değil, o hatalardan ders çıkartmaktır.

Günümüzün çoğulcu ve çok kültürlü toplumsal yapısının ihtiyaçlarına, baskıcı, dini ve etnik kimlikleri yok sayan herhangi bir siyaset anlayışının cevap veremeyeceği aşikârdır.

Aradığımız çözümü, mazinin idealize edilmiş, eleştiriden arındırılmış, muhayyel versiyonlarında bulamayız.

Günümüzün gerçeklikleri ve ihtiyaçları farklı.

Türkiye'nin demokratik gelişimi, ekonomik kalkınması ve toplumsal uyumu için gerekli olan, 20. asır başlarından kalma pozitivist, aydınlanmacı, dayatmacı ideolojik pozisyonlar değil.

Geçmişe ait anahtarlar, içinde yaşadığımız post modern bilgi toplumundaki hiçbir kapıyı açmaz, açamaz!

Atatürk dönemindeki reformların tarihsel katkı ve başarılarını yok saymak elbette haksızlık olur; ancak bugünün ve yarının Türkiye'sinin inşası için, nostaljik bir perspektifin ötesine geçen, çağdaş demokratik değerler ve ekonomik gerçekliklerle uyumlu yeni bir toplumsal mutabakata ihtiyaç var.

Siyasetçilerden beklentimiz, semboller üzerinden yürütüp durdukları neticesiz ve anlamsız kayıkçı kavgalarını bırakıp Türkiye'nin karmaşık sorunlarına çözüm üretebilecek kapsamlı ve tutarlı bir vizyon ortaya koymaları, somut, gerçekçi, işe yarar alternatifler üretmeleri.

Bu vizyon, geçmişin başarılarından ilham alabilir; ancak bugünün gerçekliklerini göz ardı eden nostaljik bir yaklaşımla sınırlı kaldığı sürece, gerçek bir değişim potansiyeli taşımayacak, bizi içinde bulunduğumuz derin krizden çıkarmayacaktır.



Anahtar Kelimeler: Krizden Kemalizm çıkamayız

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER