Ümmet Bilincinden İttihatçı Irkçılığa Evriliş-I

Ali Haydar HAKSAL - 30. 07. 2018 Pazartesi

Ümmet Bilincinden İttihatçı Irkçılığa Evriliş-I

30. 07. 2018 Pazartesi

Bir düşünce hareketini etkisiz kılmanın tek yolu, o hareketin içinde yer alanlarla başarılı olunur. Bu, sadece hareketlerle sınırlı değil, kurum ve kuruluşlarla da ilgilidir. İçten çökertme, değiştirme ve ele geçirme ile olur. Bu, Cumhuriyet kurulalı beri kendisine ters gelen veya karşıt diye düşündüklerini bu yolla bertaraf ediyor. Öyle ki kendi elleriyle kurdukları Serbest Cumhuriyeti Fırkası´nı bile kendileri kapatarak devre dışı bıraktı.

Üstat Necip Fazıl´ın çaba ve emeklerini boşa çıkarmak için kendilerine dadananları fark ediyor ama bir yere kadar korunabiliyor. Bu dadananlardan biri görünce Üstat: ?Bay karga geldi? diye arkadaşlarını uyarıyor.

Mehmed Zahid Efendi´nin cemaatine musallat olan Perşembe pazarında arabası olan bir elektrikçi, dergâhın kapısından ayrılmıyor. Mehmed Efendi bir yere gidecekse öne çıkıyor sağa sola götürüyor. Onun oradan uzaklaştırılmasını istiyor ama başarılamıyor. Bunun tanığı olan Yahya Oğuz Bey bize anlatmıştı. O zaman da: ?Yahya bırak peşini, en azından onun kim olduğunu biliyoruz? demek olmuş.

 

Bu örnekleri verişimin nedeni Müslümanların ana doğrultularından çıkarılışları, başka düşüncelere götürülüşleri İttihat ve Terakki ile somut bir hamledir. Bu hamle ile ırkçılık ile başlayan oluş milletimiz geneli için büyük bir yıkım oldu. Osmanlı Devleti´nin dağılışı bundan sonradır. Sadece ırk gruplarının parçalanışı değil daha ilkel olan kabile ayrışmalarına kadar vardırıldı.

İslâmî düşünce hareketleri veya oluşları önce küçük gruplar halinde başladı. Toplu hareketler cesaret gerektirirdi. Böyle bir durumda toplu kıyımlar ve sindirmeler göze alınamıyordu. Kendi içinde toplumsal bir denge kurulmaya çalışılıyordu. Seçimlerde köylerde bile bilinçli bir biçimde oy dağılımı özellikle gözetiliyordu. Gerek CHP ve gerekse DP´den herhangi biri iktidara gelecek ise zarar görmek istemiyorlardı.

İçten içe bir bilinç akışı vardı. Müslümanların oluşlarında bunu görüyoruz. Bediüzzaman´ın siyasetten uzak durması ?euzu billahi minessiyase? deyişinin nedeni gönün koşullarında insanın imanını kurtarma çabasından başka bir şey değil. Mevcut siyasal yapılar Müslümanların aleyhine işleyeceğinden insanı kurtarma seçeneğinden başka bir şey değildi bu davranış.

 

Üstat Sezai Karakoç etrafında oluşan entelektüel oluşun dağıtılışı da bir rastlantı değildir.

MNP ve MSP´nin ilk dönemlerinde cemaat gruplarının büyük bir çoğunluğu destek verdiği hâlde birden bunların hemen çoğu bu hareketten koparılıyor ve dağıtılıyor. Başka alanlara eklemleniyor. O eklemlenişin etkileri o gün bugündür sürüyor.

Üzerinde durulması gereken sahih oluşların ve kurumların tamamının içten ele geçirilişi ve etkisiz kılınışıdır.

Müslümanların İslâmî çabaları yetmiş yılı aşıyor. Fakat bu çaba ve oluşlar ancak kendi içinde çökertilebilir. Hem İslâmî görünümlü ve güçlü hem de sistemin, yapının koruyucusu ve hatta daha muhkem hale getirilişi. Müslüman görünümlü, kapitalist, liberal, modern ve Batıcı.

Daha ilginç olanı bu yetmiş yıllık mücadelede İttihatçı geleneğin siyasal yapı ve kurumları çökerken onun yerini alacak olanın nasıl bir yapı içinde olacağıydı. Çünkü masonik zihniyetin birçok partisi tarihe gömülmüş iken ve hatta bir ara CHP bile baraj altı olmuş iken onu yerine gelecek bu milleti temsil edebilecek bu durum söz konusu iken, nasıl oluyorsa CHP yeniden diriltiliyor, kemikleştiriliyor.

Bu, asla bir rastlantı olamaz. Bir tarafta görünümüyle Müslüman ama Süleyman Demirel sistemi, ya da Kemal Derviş uygulamalı yapı olduğu gibi korunuyor. Bunlara çok sayıda örnek verilebilir. Asıl amacımız İslâmî düşünüşlü bir oluşun ve hareketin bir başka şeye dönüşmesi ve evrilmesi. (Devam edeceğiz.)

Kaynak: milligazete.com.tr