Programın Tele1’deki Sedef Kabaş’ın, Ekrem İmamoğlu’nu ağırlar gibi olmayacağı açıktı. Yeni Akit yazarı ve yazı işleri müdürü Ali İhsan Karahasanoğlu’nun aynı sualleri sesini yükselterek sorması, her insanoğlunun kimyasını bozardı. Davutoğlu’nu çileden çıkaran bu fanatiklik; şöyle mukabele buldu: -Ali İhsan bey sizin dilinizle beyniniz arasında bir ilişki yok mu? -Yok hastayım ben. Tam tebessümlük... İktidarın kindar nesline güzel bir örnek oldu. Eve çağrılan misafire reva görülmeyen ses tonu, eski Başbakan’a yapıldı. Davutoğlu’nu seversiniz sevmezsiniz ayrı konu hakkını vermek lazım. Eskilerin rical-i devletlulardan merhum Erbakan, Ecevit, Demirel, İnönü gibi devlet adamı kimliğini iyi taşıyan, adabını bilen, ilim irfan sahibi bir kişilik. Konuşma üslubunu beğeniyor ve seviyorum. Hatırlayacaksınız İstanbul seçimi öncesinde Turgay Güler kendince, ‘Ekrem İmamoğlu’nu tufa’ya düşürürüm, apolet takarım’ diye düşünürken, kurduğu tuzağa kendi düşmüştü. İmamoğlu o programdan sonra anket şirketlerine göre oy oranını yüzde 3 artırmıştı. Dünkü programında Davutoğlu’nun reyini artıran bir getirisi olduğu kesin. Hep söylerim; iktidarın yandaş medyaya değil muhalif medyaya ihtiyacı var. Zira merkez medya, yandaş medya, trol medya adına ne derseniz deyin, iktidarı zayıf düşürenler bunlardır. Karahasanoğlu’nun yazardan çok, teşbihte hata olmaz bir papağan gibi soruyu mükerrer defa sorması, Davutoğlu adına iyi bir pr olarak geri dönecek kanaatimce. Taksiri İlahi; eskiden tv programlarına çağırılan muhafazakar konuklar için ne reva görüldüyse, şimdi de yandaş medya partili olmayan herkese ayni muameleyi yapıyor. Dün ezilenler, bugün ezen hükmündeler. Davutoğlu'nun Akit yazarıyla aynı hacim içinde bulunması, bir teveccüh olduğu kadar hataydı da. Bir de başörtüsü konusu; Allah Muhammed aşkına temcit pilavını geçti. Isıtıp ısıtıp önümüze koymayın. Kıkırdak bir tat veriyor artık. Davutoğlu’nu başörtüsü ve 28 Şubat üzerinden eleştirmek komikti. Türbanı başörtüsünü ranta çevirip oy devşirenleri Allah’a havale etmek lazım. Bu konuda kültürel yozlaşma yaşıyoruz, sorun ahlaksızlık... Milletin pantolonu, yiyecek ekmeği, işi yok, sizin din sömürünüz her daim var... İslamiyetten soğuma nedenleri sayın demek, İslam’a haksızlık olur. Siyasal İslam’da, İslam’a hakaret olur. Şöyle demek daha doğru olacak. “Siyasal dincilik”ten soğumak için nedenler sayın desek ülke insanlarına, Akit Tv ve Akit gazetesi de sayılır muhakkak. Yanına Cübbeli Ahmet’i, Ali Erbaş’ı, Sevda Noyan’ı, Fatih Tezcan’ı, bugün dini siyasi emellerine kurban edenlerin tümü diyebiliriz. Algı yönetiminde çok başarılıdır iktidarın simsarları mühendisleri. Dezenformasyon, yolsuzluk, rant, İftira, yalan, fitne, fücur, fesat üreten bu zevatlarda empati de sempati de merhamet de, saygı da sevgi de yoktur. Varsa yoksa haklı olan grup hep kendileridir. Arayışım dinim adına şudur. Din-ci, İslam-cı değil. İslami, dini literatürdür. Ci-li cü-lü tamlamalar pazarlamacı havası veriyor. Ali İhsan Karahasanoğlu, İslamcı çarpıtmanın bir tezahürüdür. Merakımı celb eden şeydir bu. Acaba Sn. Erdoğan iktidardan düştüğünde yandaş duran tüm bu kalemler, kendisini de bu derece sorularla terletecekler mi? Mesela; “Emeviye Camiinde namaz kılarız.” cümlesinin Davutoğlu’na ait olmadığının ilk söyleyen gazeteciyim. Benzeri sualler Erdoğan’a ne zaman sorulacak acaba? Davutoğlu’nun Gelecek ve Babacan'ın Deva partilerinin yanına CHP-HDP-İYİ Parti-SAADET ile beraber hareket etmesi, şimdiden AKP-MHP ittifakının kimyasını bozdu. İktidardakiler bu saltanat ve şatafatı bırakmaya tenezzül etmezler. Yeri gelmişken şunu da dile getirmek lazım. Bir parti lideri 2 dönemden sonra başta kalmamalı. Kaldıkça eleştirilemez oluyor. Hatalarını dile getirecek cesarette insan partide tutulmuyor. Cumhur İttifakının serçe parmağı Vatan Partisine bakın. Perinçek neredeyse yarım asırdır başta. İttifakın ortağı MHP lideri Bahçeli neredeyse çeyrek asırdır başta. Ve tabi ki; Sn. Erdoğan o da belediye başkanlığını da eklersek çeyrek asırdır en başta. Yıllarca iltifat gören bu isimlerin, bu lüksten vazgeçmelerini beklemek, insan egosuna aykırı... Davutoğlu partiyi kurarak AKP’ye rakip olmuştur. Çıktığı ekranlarda, fırsat bulduğu her mikrofona ses olmuştur, ses vermiştir. Bugün Sn. Erdoğan’a ellerine verilen soruların haricinde soru sorabilen medya mensubuna hiç denk geldiniz mi? Ya da AKP liderinin herhangi bir muhalif medya grubuna konuk olduğuna şahit oldunuz mu son yıllarda? Kaldı ki en sert muhaliflerinin karşısına çıkan Sn. Davutoğlu’nun medeni cesaretini tebrik ederim. Hem kendisinin hem de eski partisinin özeleştirisini yapmaktadır. Devamını bekliyoruz. Makalenin son sözleri de şu olsun: Erdoğan partiyi kurarken iyi isimlerle yola çıktı. Fakat adam eksilte eksilte etrafında güven veren adam kalmadı. Sendelemeye başladığında, Erdoğan’ı ilk terk edecek olanlar bu yandaş tayfadır, göreceksiniz. 23.5.2020 Veysi Dündar |