Cumhurbaşkanı Erdoğan: Pakistanlı kardeşlerimiz de batı ülkeleri yerine Türkiye'yi tercih etmeli

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Pakistan Başbakanı İmran Han ile Serena Hotel'de gerçekleştirilen Türkiye-Pakistan İş Forumu'na katılarak bir konuşma yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Pakistanlı kardeşlerimiz de batı ülkeleri yerine Türkiye

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Pakistan Başbakanı İmran Han ile Serena Hotel'de gerçekleştirilen Türkiye-Pakistan İş Forumu'na katılarak bir konuşma yaptı.

 

#CANLI Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye-Pakistan İş Formu'nda konuşuyor. https://t.co/xyv4PZ6ibb
— Yeni Şafak (@yenisafak) February" class="redactor-linkify-object">https://twitter.com/yenisafak/... 14, 2020

Konuşmasına tüm katılımcıları selamlayarak başlayan başlayan Erdoğan, ikinci evleri olarak gördükleri Pakistan'da bulunmaktan büyük bir mutluluk duyduğunu ifade ederek, misafirperverlikleri için Pakistan makamlarına ve tüm Pakistan halkına şükranlarını sundu.

Pakistan ziyaretini dolu dolu geçirdiklerini ve dün Cumhurbaşkanı Arif Alvi ile samimi bir sohbet gerçekleştirdiklerini söyleyen Erdoğan, bugün de Pakistan Ulusal Meclisi ve Senatosunun ortak oturumunda milli iradenin temsilcisi olan parlamenterlere hitap etme imkanı bulduklarını hatırlattı.

İş forumunun ardından Başbakan Han ile Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi'nin 6'ncı toplantısına başkanlık edeceklerini dile getiren Erdoğan, "Böylece kardeş Pakistan'la ilişkilerimizdeki ivmeyi bir üst aşamaya çıkarmış olacağız. Gerek iş formumuzun gerekse dün ve bugün yaptığımız görüşmelerin ülkelerimiz açısından hayırlara vesile olmasını Allah'tan diliyorum." ifadelerini kullandı.

İş forumunda emeği geçenlere teşekkür eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"İş forumu münasebeti ile kurduğunuz ve kuracağınız irtibatlar inşallah yeni iş birliklerinin, yeni ortaklıkların kapısını da aralayacaktır. Pakistan'la ticari ve ekonomik bağlarımızı siyasi münasebetlerimizin seviyesine çıkarmak istiyoruz. Son dönemde artış gösteren ticaret ve yatırımlara rağmen maalesef bu alandaki potansiyelimizin bir hayli gerisinde kaldığımızı görüyoruz. Toplam nüfusları 300 milyonu bulan Türkiye ile Pakistan'ın ticaretinin 804 milyon dolarda kalmasını açıkçası ülkelerimize yakıştıramıyorum. İkili ticaretimizi önce süratle 1 milyar doların üzerine çıkarmalı sonrasında ise 5 milyar dolar hedefimize taşımalıyız."

"Korumacılık duvarlarının aramıza girmesine engel olmalıyız"

Sadece temennilerle bu hedeflere ulaşılamayacağının açık olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Ortak hedefimiz doğrultusunda kararlı, net ve güçlü adımlar atmalıyız. İki ülkenin özellikle ihraç kalemlerinde benzerlik olduğunun farkındayız, ancak ekonomilerimizde rekabet içinde görülen sektörler olduğu gibi birbirini tamamlayabilecek çok sayıda alan da bulunuyor. İşte bizim bunlara odaklanarak, ticaretimizi hak ettiği konuma taşımamız gerekiyor. Bunun için tüm dünyada yükselen korumacılık duvarlarının aramıza girmesine engel olmalıyız." diye konuştu.

Yatırım noktasında son dönemde gözle görülür bir ivme yakaladıklarının altını çizen Erdoğan, şöyle devam etti:

"Türkiye'nin Pakistan'daki doğrudan yatırımları 500 milyon doları buluyor. Türk firmalarının enerjiden gıdaya, temizlikten inşaata pek çok alanda Pakistan'da faaliyet göstermelerinden büyük bir memnuniyet duyuyorum. Firmalarımız burada Türkiye-Pakistan dostluğuna yakışır şekilde çalışıyorlar, Pakistan'a hizmet ediyorlar. Şirketlerimiz mevcut yatırımlarını daha da büyütmeyi düşünüyorlar. Anadolu Grubu'nun 200 milyon dolar ve Hayat Kimya'nın 350 milyon dolar değerinde ilave yatırım planları var. Keza Sütaş Türkiye'deki en büyük süt işleme tesisinin bir benzerini Pakistanlı ortağıyla Pencap'ta yakında hayata geçirecek. Bunlar bizim yüzümüzü güldüren haberler."

Türkiye'de de 158 Pakistan sermayesine sahip şirketin faaliyet gösterdiğine işaret eden Erdoğan, bu şirketlerin toplam yatırım miktarının 100 milyon dolara yakın olduğunu söyledi.

Bu sayının ve yatırım miktarının daha da artmasını temenni ettiklerini belirten Erdoğan, şunları kaydetti:

"Gerek yurt içi kabullerimde gerekse yurt dışında yaptığımız görüşmelerde bir hususun altını her fırsatta çiziyorum, biz 'yabancı yatırım' yerine 'uluslararası yatırım' demeyi tercih ediyoruz. Çünkü bizim anlayışımıza göre sermayenin milliyeti yoktur, dolayısıyla sermaye milliyetçiliği yapmak da doğru bir yaklaşım değildir. Türkiye'de yatırım yapan uluslararası şirketlerle kendi şirketlerimiz arasında bir fark görmüyoruz. Uluslararası yatırımları sadece yasal düzenlemelerle değil kurumsal olarak da destekliyoruz. Ülkemizin yatırım potansiyeline inanan herkese kapılarımızı açtık, açmayı da sürdüreceğiz."