Selahattin Demirtaş, danışmanları ve avukatları vasıtasıyla cezaevinden attığı tweetlerle siyasetle ilgili görüşlerini kamuoyuyla sık sık paylaşıyor.
Son attığı tweette de şunu söylüyor:
“Seçimlerden sonra PKK’nin Türkiye’de kalıcı olarak silah bırakması için elimizden geleni yapacağız.”
Ve ayrıca şunu da ekliyor:
“AKP’nin şiddetten beslenen siyasetinin de önünü keseceğiz.”
Yani PKK‘nin silah ve şiddeti devam ettirme siyasetinin zımnen AKP’ye, mevcut politikalarını sürdürmede bir gerekçe olduğunu da belirtiyor.
Tabii bunlar doğru tespitler.
Ve Demirtaş, bir başka cümle daha ekliyor:
“Bunu daha önce de yapabilirdik. ”
Evet, işte can alıcı ve benim bugün üzerinde durmak istediğim nokta da bu.
Biz bunu çok daha önceden de yapabilirdik.
“Biz” derken kendimi de katıyorum işin içine.
Özellikle 2011 seçimlerinden sonra -Allah rahmet etsin- Şerafettin Elçi’nin, Leyla Zana Hanımefendi’nin ve daha birçok arkadaşın parlamentoda olduğu;
Kürt siyaseti açısından seviyeli bir temsilin parlamentoya yansıdığı o dönemde;
Hele hele 2015’te 80 milletvekiline ulaşan güçle biz bunları çok daha önce de yapabilirdik, yapmalıydık.
Elbette bunun maliyeti çok yüksek oldu; maliyet derken sadece maddi ve zaman kaybından bahsetmiyorum.
Binlerce insanın hayatına mâl olan; yakılan, yıkılan yerlerden, büyük acılardan, bu süreçte cezaevine giren on binlerden bahsediyorum.
Tabii vakit ne kadar geçmiş olursa olsun, maliyet ne kadar yüksek olursa olsun ne kadar bedel ödenmiş olursa olsun, sonuçta yanlıştan dönmek ve doğru siyasete gelmek desteklenmeli.
Evet, Türkiye’de silahların kalıcı olarak susması lazım.
Ve bunu yapması gereken de öncelikle PKK’dir.
Çünkü Kürt siyasetinde ağzınızı her açtığınızda, hemen PKK’li olun ya da olmayın, onun siyasetlerini tasvip edin ya da etmeyin, Hemen Kürt meselesi HDP’ye, HDP de PKK’ye endeksleniyor;
Ve yapılması gerek bir sürü demokratik gelişme hemen orada kesiliyor ve duruyor.
Tabii, şunu da diyebilirsiniz;
“Efendim, bunlar bahane!”
Evet, bahane!
AK Parti hükümeti doğru düzgün bir adım atsa; atabilir.
Bunu HDP’ye, PKK’ye endekslemesine gerek yok!
Kesinlikle bunlar bahane.
Ama siz o bahaneyi onun eline veriyorsanız, en az onun kadar sizin de vebaliniz var!
Vermeyin bu bahaneyi.
İşte Selahattin Demirtaş’ın bugün bunları daha yüksek sesle söylemesi ve seçimler sonrasına bir siyasal çizgi koyması doğru.
E peki bunu 10 sene evvel söyleyen Altan Tan’ın, Leyla Zana’nın hatta hatta Osman Baydemir’in günahı ne?
Bunları niye günah keçisi haline getirdiniz?
Niye edepsizce, terbiyesizce, seviyesizce karaladınız?
Yahu “Silahlar sussun!” diyoruz;
“Altan Tan ihale alıyor” diyorsunuz…
Yalan, külliyen yalan.
“Hendekler yanlış” diyoruz;
“Altan Tan bilmem ne…” diyorsunuz…
Leyla Zana bir adım atmak istedi, o gün bir üzerine gidildi ve o gün bu gündür Leyla Hanım bazı en yakın arkadaşlarının bile telefonlarına çıkmıyor.
Siyaseten “yaşıyor mu, yaşamıyor mu, belli değil”.
Aynı şekilde Osman Baydemir yıllar önce “Silahların devri bitti” dedi, bir üzerine gidildi, o da bir daha bunu ağzına alamadı.
Onun için arkadaşlar, hadi bir özür dilemiyorsanız bile, en azından bu önümüzdeki sürece destek verin:
Türkiye’de silahlar kalıcı olarak susmalı;
Siyaset demokratikleşmeli;
Hem Kürt siyasetinin hem Türkiye siyasetinin demokratikleşmesinin önündeki bütün engeller kaldırılmalı.
Kaynak: Farklı Bakış