Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Hasan POSTACI


Yeni Anayasa Tartışmaları İkliminde Anadil Sorunsalı-1

Hasan Postacı'nın "yeni" yazısı...


Ana dilde eğitim konusu statükonun insan fıtratını bozan, evrensel hak ve özgürlükler ile ilgili en temel hakları hiçe sayan, kangrene dönüşmüş bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Öyle ki bu sorunun bir yansıması olarak yaşamın tüm alanlarına dal budak saran birçok sosyal, siyasal, kültürel boyutlarda alt sorunların oluşmasının beraberinde getirmektedir. Kırk yılı aşkındır süren silahlı çatışma ortamını meşrulaştıran ve dolayısıyla Kürt sorunun müzminleşmesini kaçınılmaz kılan temel konuların başında Kürt dilinin inkâr asimilasyon ve yasaklı bir dil olmasının beraberinde getirdiği sorunlar olduğu görülmelidir.

Yılan hikâyesine dönen yeni anayasa çalışmalarının çatışama alanlarından birinin anadil öğretimi ve anadilde eğitim ile ilgili düzenlemelere zemin oluşturması beklentileri ile ilgili hala çok az mesafeler alına bilindiğini gösterir.

TRT Kürtçe yayınları, anadil öğrenme ve anadilde savunma hakkı gibi bazı yüzeysel düzenlemeler konu ile ilgili psikolojik duvarların yıkılmasına işaret etse de konjonktürel koşullara bağlı olarak sarsıcı ve birbiri ile çelişkili inişler ve çıkışlar göstermekte olduğuna dair birçok güncel olay yaşanmaktadır. Bilinmeyen bir dil yaftalamaları, kürtçe konuşanlara sokağın gösterdiği tepki ve tahammülsüzlükler konu ile ilgili sorunun ana boyutları ile devam ettiği gerçekliğini ortaya koyar.

Toplumsal kökleri bulunan anadil eğitimi ile ilgili konunun temelde bir hükmet politikasına dönüşmesinden önce somut bir proje olarak gündeme alınıp tartışılması gerekir. Konu ile ilgili yapılacak düşünsel açılımların sitemin ana paradigmasına kadar inen temel bir takım ideolojik değerlerin tartışılmasını beraberinde getirmesinin kaçınılmazlığı,  kalıcı düzenlemeleri ve dolayısıyla statükonun değişimine güçlü bir kapı aralanması sonucunu doğal olarak doğuracaktır.

Anayasanın, değiştirilemez olan ilk dört maddesine dönük ve sistemin ana ideolojik kimliğini vurgulayan diğer bazı maddelerine yönelik kırmızıçizgilerin korunması ile ilgili, özellikle politik zeminde ortaya çıkan, siyasi refleksler, daha baştan yapılacak yeni anayasanın sivil, evrensel temel hak ve özgürlükler merkezli kimliğinde niteliksel bir yırtılma meydana getirecek izlenimi veriyor.

Bu durum, yeni anayasa ile hedeflenen, Kemalist ideolojiden rengini alan statükonun değişiminden çok, sistemin yeniden restore edilmesini, reorganizasyonunu gerçekleştirmekten öte bir anlama gelmeyecektir. Böyle bir durumda anadilde eğitim,  vatandaşlık tanımının etnisiteden arındırılması ve tüm etnik kimliklerin saygın ve eşit statülerde tanınması ile ilgili anayasal güvencelerin oluşması bir tarafa gündeme alınması bile imkânsız hale gelebilir.

Öncelikle, yeni anayasanın, gelecek nesillerin yaşamlarını ipotek altına alan ve içinde şovenist, bizantist laiklik vurguları olan, toplumcu,  insan hak ve özgürlükleri merkezli olmaktan çok, devleti tüm toplumsal kesimlere karşı militarist koruma refleksleri ile şekillendirilmiş mevcut anayasayı yok hükmünde sayarak, en küçük bir esinlenmeye bile izin verilmeden hazırlanmasına dönük bir bakış açısı ve anlayışla hareket edilerek oluşturulmasına çalışılmalıdır.

Toplumun birçok kesiminde, natürel bir anayasa beklentisi ve umudu vardır. Özellikle inanç özgürlükleri ve etnik ayrımcılığın yeni anayasa ile ilgili düzenlemelerde, temel hak ve özgürlükler merkezli bir değişimin olmasına dönük çok somut talepler tüm toplumsal kesimler tarafından yüksek sesle gündeme getirilmektedir.

Ana dilde öğretiminin ve anadilde eğitimin temel bir hak olarak verilmesinin mücadelesini toplumsal zeminde sivil toplum kuruluşları üzerinden etkin sürdürülmesi sürecin somut kazanımlara dönüşmesi açısından önemli olduğunu belirtmek gerekir. Özelde anadil öğretimi ve anadilde eğitim konusu Kürt meselesinin diğer alt başlıklarının çalışıldığı, etkin duruş ve söylemlere dönüştüğü projelerin öncülüğünü Müslüman kesimler ve onların mensup olduğu kurum ve kuruluşlar yapmalıydı.

Peki, neden bu konuya uzak duruluyor? Hatta yer yer karşı çıkılıyor. İslami anlayış, açık bir takım delillerle bu konuda olumsuz bir bakış açısı mı öngörüyor? Yoksa konjonktürel şartlar, siyasi maslahatlar adına mı böyle bir duyarsızlık, uzak durmuşluk ortaya konuluyor? Acaba İslami kimliği ile bilinen siyasi organizasyonların açıkça “Ana dilde eğitime hayır!” tavrının genel ve yaygın eğilimin oluşmasında belirleyici bir etkisi var mı? Bu ve benzer soruları çoğaltmak mümkün. Konuyu anadil sorunsalı ile sınırlandırarak, çeşitli boyutlarda değerlendirmeye çalışalım.

 

Düşünsel Boyutta…

Öncelikle konuya İslami bağlamda, düşünsel boyutta bakarsak, Kitab-ı Kerim’de konuyla ilgili çok muhkem vurgular olduğunu görürüz. Konuyu en açık bir şekilde ortaya koyan bir ayetle netleştirmeye çalışalım:

“Diller ve renkler Allah(c.c)’ın ayetlerindendir.”(Rum-22).

Yukarıdaki ayet çok açık bir şekilde insanların konuştuğu dillerin Allah(c.c)’ın ayetlerinden olduğunu söylüyor. Ayet anlam olarak burada Allah(c.c)’ın varlığına, yüceliğine, ulûhiyetine ve rububiyetine işaret eden deliller anlamındadır. Yani insanın iman etmesine vesile olacak ve üzerinde tefekkür edilecek konulardan biri olarak, konuşulan dillerin farklılığı Allah(c.c)’ın varlığına iman etmede bir ayet/güçlü delil olarak sunuluyor, tanımlanıyor.

Diğer taraftan ayetin muhatabı eğer Müslümanlar ise takvayı arttırmak için bu ayet üzerinde tefekkür etme yanında, ayet Müslümanlara artı olarak bazı ilave sorumluluklar da yükler. Bu sorumlulukları şöyle sıralayabiliriz:

1-Yeryüzünde konuşulan, kullanılan tüm diller Allah(c.c.)’ın ayetlerindendir. Dolayısıyla bir dilin başka bir dile üstünlüğü yoktur. Ontolojik olarak insan konuştuğu anadilini seçme şansına sahip değildir. Yani kişinin konuştuğu anadil kesbi değil vehbidir. Yani dil, Allah(c.c)’ın kişiye kendi seçimi olmaksızın verdiği özelliklerden biridir. Dolayısıyla bir anadili konuşmak kişiye veya o dili konuşan topluluğa herhangi bir ayrıcalık kazandırmaz, üstünlük olarak görülemez, gösterilemez.

2-Müslüman kişi, iman etmesinin bir sorumluluğu olarak, Allah(c.c.)’ın ayetlerini kendi bilgi ve yetenekleri çerçevesinde farkına varmak, ortaya çıkarmaya çalışmak, bunlar üzerinde hikmetli bir şekilde düşünmek gibi bir duyarlılık ortaya koymalıdır.

3-Allah(c.c)’ın kendi varlığının delili olarak ortaya koyduğu ayetleri yok edecek eylemlerden, tavır ve söylemlerden uzak durulması zorunluluğu vardır. Dolayısıyla Müslümanlar, sosyal, kültürel, ekolojik, bireysel veya toplumsal hangi boyutta olursa olsun karşılaştıkları olaylarla ilgili alacağı tavırları, duruş ve söylemlerinin sonuçlarını bu bağlamda değerlendirmek ve şekillendirmek sorumluluğundadırlar.

4-Müslüman kişi, kurum, yapı veya cemaatin Allah’(c.c)’ın ayetlerini yok edecek, zarar verecek veya buna yol açacak eylemlerden uzak durması yetmiyor. Bu ayetleri yok etmeye dönük, kimden gelirse gelsin yapılan eylemlerin, söz ve davranışların, proje ve politikaların da karşısında olmak, bunlara karşı mücadele etmek zorunluluğu ve sorumluluğu vardır. Yani Müslümanların, bu durumlarda tarafsız ve sessiz kalma tercihleri bile yoktur. Sessiz ve tarafsız kalamazlar. Taraflarını bu ayetleri yok etmek isteyen her türlü durumun karşısında durmak olarak belirlemeleri gerekir.

5- Davet ve tebliğ boyutunda, İslami yapılanmalar, bireysel veya toplumsal bazdaki çalışmalar kendi söylemlerini geliştirirken, strateji ve taktikleri ile ilgili planlamalar yaparken kendi öznel koşullarında karşılaştıkları “Allah(c.c)’ın Ayetlerinin” karşılıkları olan sosyo-politik dinamikleri, ekolojik duyarlılıkları, temel hak ve özgürlükler bağlamındaki ihlal ve mağduriyetleri ve birey, sistem ve toplum tanımlarındaki çerçeveleri çok net ve derinlikli olarak, bu misyona uygun olarak belirlemek sorumluluğundadırlar.

Genel olarak anadil eğitimi ile ilgili konuya yukarıdaki değerlendirmeler ışığında baktığımızda, bu coğrafyada yaşayan Müslümanlar, böyle bir konuda bırakın uzak durmayı, sesiz ve tarafsız kalmayı, tersine öncülük etmeyi gerektiren bir sorumlulukla karşı karşıyadırlar diyebiliriz.

 

Kaynak: Farklı Bakış

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR