" Yeryüzü kendine has bir sarsıntıya uğratıldığı, içindekileri dışarıya çıkarıp attığı ve insan, "Ona ne oluyor?" dediği zaman,İşte o gün, yer, kendi haberlerini anlatır."
Zilzal Süresi/ 1-4 Ayet.
İçimde birikmiş sessiz çığlıklar var. Bu kez başkalarının çığlıkları ve iç sızısı yankılanıyor yüreğimde...
Duygularımı yitirdiğimi düşünüyorum. Hala yemek yiyor ve uyuyabiliyorsam ruhumu bir yerlerde unuttuğumu düşünüyorum...
Adıyaman, Hatay,K.Maraş.GaziAntep,Malatya, Diyarbakır...
On şehirde hala göçük altında canlı insanlar var. Bugün 16 Şubat on gün oldu deprem olalı...
On gündür ekran önündeyim herkes gibi... On günde on kez acıkmış yirmikez susamış olmaktan nasıl utanıyorum sizde bilirsiniz çoğunuzun benim gibi hissettiğini biliyorum. Uykumun gelmesi, yumuşak yastiğa baş koyup bir iki dua ettikten sonra uykuya dalmak...
insan hiç yiyip su içtiği ve uyuduğu için kendinden utanır mı? Utanıyor muş meğer. 6 şubat 2023 7.4 şiddetinde ki Güneydoğu depreminden sonra bu duyguyu da tatmış olmak benim için ayrı bir sızı ve yürek yangını. "Ben defalarca yemek yedim onlar ne yedi ne içti ben sıcak evde uyudum onlar donmamak için uyuyamadılar!"
Günlerdir içimde bir savaş var "Ben ve Onlar"
Suçluluk psikolojisi hissediyor ve evde bulduğum herşeyi istifliyorum bütün gruplardan gelen mesajları okumaya çalışıyorum.Herkes gibi yardım etme çabasındayım ama her seferinde çaresizlik duvarı çıkıyor karşıma...
Vehn'e (Dünya sevgisi, ölüm korkusu) kapılmışlığımızın utancı ile irkiliyorum...
Hatay'da Rönesans rezidans "Cennetten bir köşe" diye çok yüksek fiyatlarla satmış dairelerini...
Cenneti dünyada arzuladığımız için bir çoğumuz Vehn'e kapılıp önüne ardına bakmadan bu tip mekanlara tevessül edebiliyoruz ne yazıkki...
Hemde deprem ülkesinde yaşadığımızı unutarak kapılıp gidiyoruz. Yeryüzünde yer kalmamış gibi gökyüzünü de işgal ediyoruz... Gökdelenler göğümüzden yıldızlarımızı çaldı farkında değiliz. Yıldızsız kalmak ne demek hala farkında değiliz...
İyi de köyde ki tek katlı evler de yıkıldı diyeceksiniz. Evet yıkıldı belki! Ama kesinlikle çoğu enkazdan hemen ve sağ çıkarılmıştır.
Evet yakin bir şekilde biliyoruz ki Allah dilemezse yaprak bile kıpırdamaz.
Fakat Sloganlaşan sözü de hatırlatmak ihtiyacı hissediyorum "Deprem öldürmez çürük bina öldürür" diyor; alanında uzman olanlar...
Herşey tabiatına göre hareket ediyor. Toprak altında biriken enerjiyi sarsılarak kusuyor. Öldürmek katil olmak için sarsmıyor tarhını çok yiyenin kustuğu gibi. Bedbinliğini, rehavetini atmak için sarsılıyor. Daha verimli hale gelmek, ölen toprağı altına almak için sarsılıyor yani tabiatına uygun hareket ediyor...
Yeryüzünü tehlikeli hale biz getiriyoruz...
Tabiatta olağanüstü haller yaşanıyor ve yaşanmaya devam edecek. önemli olan bizim ibret alabilmemizdir.
Depremi yaşayan insanlar küçük bir kıyamet yaşadık diyorlar. Zaten her insanın kıyameti kendi ölümüdür derler...
Depremler kıyametin zerreye bölünmüş kıyametleridir kanımca...
Depremi defalarca yaşamış biri olarak her defasında "bu bir kiyametti" yorumunu yapmıştım.
Zerre kıyametler koparken göçük altında binlerce hayat hikayesine tanık olduk. Ölmüş evladınin cesedinin başında günlerce kurtarılmayı beklemek ne kadar da sarsıcı bir durum iliklerime kadar buz kesildim "Allah'ım kimseyi böyle bir imtihan ile imtihan etme ne olur!"
Aynı kadın kurtulamayacağını düşünerek cep telefonuna vasiyetini kaydediyor. "yetimlerin hakkını bende bırakmayın " diyor...
Bu davranış bana hala ümit var olmamızı nasihat etti. Elhamdülillah binlerce kez Elhamdülillah...
Kefen yok diye nida edenler!
"Yer gök kefen dolu" diye nida edenler...
Çok ağır bir imtihan...
Yarabbi sen bizi VEHN den uzaklaştır. Şu kapıldığımız dünya sevgisinden arındır bizleri.
"Resulullah’a sordular: Vehn nedir ey Allah’ın Rasûlü? O, cevap verdi: “O dünya sevgisi ve ölüm korkusudur!” Ölümü hatırlamak canınızı sıkıyor mu? Korkmayın, o saat geldiğinde gideceğiz. Ne önce ve ne sonra. Korkunun da ecele faydası yok. Resulullah: “Ağzınızın tadı (Keyfinizi) nı kaçıran ölümü sıkça anınız” der. Gerçekte ölüm, “asude bir bahar ülkesidir”. Şeb-i arustur! Dünya sürgününün sona ermesi, kavuşma günüdür. Korkanların korktukları bir gerçek, cehennem gerçeği de var elbette. Onu da korkanlar düşünsün. Cenneti umut edenler için ise o ölümlü dünyanın acılarından kurtulma günüdür.
Kaçtığını sandığı şeye doğru koşan kalabalıklar ve onlara “yeryüzünde bir cennet ve ebedi bir hayat vadeden”, ölümü ve ahiret gününü unutturmak için oyun ve eğlenmeye çalışan din ve dünya pazarlayan yaşam koçları, mutluluk tacirler. Ağuyu altın tas içre sunan melek maskeli şeytanlar." (Abdurrahman Dilipak/ Vehn)
Dünya soğuk yürekli insanların zulmünden dolayı çok acı çekiyor... Böylesi bir depremden bile ders almayıp yağmalamak için çıkıyor.
Çoğu zaman bende zayıf hissayatima bürünüp ölümü hak eden yüzlerce kötü,kalpsiz, vicdansız varken neden masum yavrular ölüyor! diye içimde bağırarak haykıyorum bir yanım derya deniz bir yanım soğuk kavruk karanlık bir çöl...
Allah'ım güç kuvvet ver! Sana siğındık! sana dayandık! Bizim senden başka gidecek kapımız yok!
Bize sabır ver dağıt üzerimizden şu toz bulutlarını.