Trump´ın Suriye´den Çekilme kararı; malumun ilamı mı yoksa yeni oyunların başlangıcı mı? Sorusunun cevabını arama imkanını vermiştir.
Suriye 8 yıldır savaşın sürdüğü bir ülke. İstibdadın doruğa çıktığı Tunus, Mısır, Libya, Yemen, Bahreyn gibi ülkelerden ?Arap Baharı?yla; başta bu ülkelerin Başkentlerinde ve devamında tüm ülke şehirlerinde yükselen ?Ekmek?, ?Onur? ve ?Özgürlük? sloganıyla sokakları dolduran kitlelerin her geçen gün daha da kalabalıklaşması bu ülke halklarına bir özgüven gelmişti.
Olayların başlamasının akabinde bazı görece kazanımların olması, uzun yıllardır Arap diktatörleri tarafından yönetilen halklardan özgürlüğe kavuşacakları inançları daha da kuvvetlenmeye Başlamıştı.
30 yıllık Hüsnü Mübarek iktidarının devrilmesi sadece Mısır´ı değil bölge halklarını da derinden etkilemiş ve bir ?devrim!?le sonuçlanmıştı. Bu tarihi devrim domino etkisiyle Bahreyn´i, Libya´yı, Fas´ı etkilemiş ve hatta Kaddafi´nin iğrenç bir şekilde ölümüne neden olmuştu.
Halk hareketlerinin görece iktidar değişikliğine yol açtığı bu dönemde; Suriye´nin Dera´ şehrinde iki bayan doktor telefonla konuşurken; ?Hüsnü Mübarek düşmüş, darısı bizim başımıza?? şeklinde niyetlerini dile getirmişler.
Telefonları muhaberat tarafından dinlenilen bu iki bayan doktor tutuklanıyor ve ceza olarak saçları sıfıra vuruluyor. Bunun üzerine, bayan doktorlardan birisinin akrabaları olan 12-13 tane çocuk, duvarlara ?Halk, düzenin yıkılmasını istiyor?, ?Sıra sende Doktor?, ?Sıra sende Esad?, sloganını yazıyor. (Sözü edilen slogan Arap dünyasında, Arap sokaklarında en çok atılan slogan oluyor.)
Çok haklı nedenlerle başlayan Suriye´deki değişim istekleri ve halkın sivil tepkisi çok geçmeden gerek rejim içerisindeki hain unsurların gayri insani işkence seansları gerek yargısız infazlar gerekse de muhalefetin gafilliği ve provokatör unsurların çabasıyla haklı nedenlerle başlayan büyük halk tepkisi, silahlı unsurların işe karışmasıyla rejime zalimce müdahale etme fırsatı vermiş oluyordu.
Olaylar büyüyerek bugünlere gelinmiş ve bugün itibarıyla Suriye toprakları hain, işgalci büyük güçlerin ve bölge ülkelerinin vekalet savaşının laboratuvarına dönüşmüştür.
-14 Aralık´taki telefon görüşmesinde Erdoğan, bütün denklemi bozan, bütün hazırlıkları çöp kutusuna gönderen bir soru soruyor: ?Sayın Başkan! Suriye´de bulunmanızın tek gerekçesi DEAŞ idi. DEAŞ yüzde 99 oranında yenildiği halde neden hâlâ oradasınız?
-Kırılma anı burası. Trump soruyu aldıktan sonra Erdoğan´a cevap vermek yerine önce Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton´a, sonra da Pompeo, Mattis, John MacGurk, James Jeffrey gibi Suriye için mesai harcayan isimlere ?Erdoğan´ın dediklerini teyit ediyor musunuz?? diye soruyor.
-Reel durumun zorunlu teyidi gelince, Trump tarihe geçecek kararını ilân ediyor: ?Suriye´den çekiliyoruz!? Trump, sadece Suriye´den çekilmekle de kalmadı. ABD´nin Afganistan´daki 14 bin askerinin yarısının da çekileceğini ifade etti. Şoke edici bir hamle de buydu. Zira ABD, 2001´den beri Afganistan´daydı. Afganistan´daki gücünün yarıya indirilmesi, ABD´nin bu en uzun süren savaşında şimdiye kadar atılan en radikal adımdı.
Görünen o ki; Trump´ın ABD´yi ?Ortadoğu´nun polisi? olmaktan çıkarmada kararlı olduğuydu. Pentagon ise bu siyasete yönelik sert bir muhalefet sergiliyordu. Fakat Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ve CIA Başkanı Gina Haspel´i arkasına alan Trump bu muhalefeti aştı. Kısa bir sürede bütün devlet aygıtları Başkan ile aynı hizaya geldi. ABD´nin Suriye´den çıkmasını öngören kararname imzalandı. Takvim hazırdı. ABD askerlerinin 60 ile 100 gün içinde ülkelerine dönmeleri planlandı.
Peki, Ortadoğu´da tüm hesapları altüst eden bu kararları Trump nasıl ve neden aldı? İşin doğrusu, kimsenin bu sorunun cevabını kesin olarak bildiği sanılmıyor. Siyaset bilimci Vahap Coşkun´un şu tespiti konumuza ışık tutabilir;
?Trump´ın genel siyaset tarzına ve önceliklerine bakarak tahminlerde bulunulabileceğini düşünüyorum. Bu çerçevede Trump´ı bu yöne sevk eden birkaç sebepten bahsedilebilir:
Eğer çekilme sözkonusu olursa ki çekilme sonrası yine cevaplanması gereken bazı sorular var, bunlar;
?ABD askerleri Suriye´den dönerken bıraktığı belirsizlikler, bunlardan birincisi, Suriye´deki askeri tesislerinin akıbetidir. Fırat´ın doğusunda ABD´nin iki tane hava üssü ve ondan fazla askeri irtibat noktası bulunuyor. Çekilme sonrası bu askeri varlığın akıbeti ne olacaktır. İkincisi, PYD/YPG´ye verilen silahların geleceğidir. Pentagon sözcüsü, yaptığı basın toplantısında ?silahların sınırlı ve görevlere özel olarak verildiğini? söylemekle yetindi. Üçüncüsü de SDG´nin geleceği. SDG, ABD´nin PYD/YPG´ye bazı Arap unsurların eklenmesiyle oluşturduğu bir yapıdır. ABD´nin çekilmesi halinde SDG içindeki Araplar´ın alacağı tavır ve SDG varlığını sürdürüp sürdüremeyeceği bir muamma olarak duruyor.?
ABD Başkanı Trump´ın çekilme kararı sürpriz bir şekilde gelişince, baş oyuncu Trump´ın kişiliği üzerinde durmakta fayda var. Fehmi Koru iki gün önce köşesinde ele aldığı yazısında bu konuyu irdeliyor: ?Trump 20 Aralık tarihine kadar, başkanlıkta geçirdiği 700 gün içerisinde, tamı tamına 7 bin 546 doğru olmayan veya yanlışa sürükleyen iddiada bulunmuş.
Washington Post gazetesi (WP) Donald Trump´ın Beyaz Saray´a taşındığı ilk günden başlayarak orada kaldığı her gün yaptığı konuşmaları, attığı Twitleri takip edip doğru olmayan iddiaları belirlemek üzere bir editörünü görevlendirdi. Editörün tespitlerine göre, Trump, gün başına 11 yalan düşüyor.? Koru´nun verdiği diğer bir bilgi; ?New York Times (NYT) yazarı Thomas Friedman´ın ABD başkanının ?idam fermanı´ sayabileceğiniz son yazısını okurken bu bilgi karşıma çıktı. Friedman; Yazısının girişinde ?Şu ana kadar Trump´ın görevden alınmasından yana değildim; ülke için en doğru olanın, onun geldiği gibi -sandık yoluyla- gitmesi olduğuna güçlü bir biçimde inanıyordum? diyor. Şimdi kanaati değişmiş, bir an evvel gitmesi gerekir görüşünde.
Friedman´ın son yazısının başlığı şu: ?Cumhuriyetçi Parti için Trump´ı kovma tehdidinde bulunma zamanı geldi.? Partinin önde gelenlerinin duruma müdahale etmesini ve Trump´ı istifaya zorlamasını savunuyor. Friedman´ın Trump´a itirazı ise; ne ABD-Çin ticari ilişkilerini yeniden ele alması, ne de Suriye ve Afganistan´da asker bulundurma konusu üzerinde farklı durması değil. NYT yazarının itirazları; bir kere Trump´ın davranış tarzını sakıncalı buluyor. Sürekli yalan söylemesinden mutlu değil. Kararlarını almadan önce kendisine sunulan brifing notlarını okumadığı, devlet kurumlarının uzmanlarına danışmadığı, ikinci sınıf insanları göreve getirdiği, Rusya´ya olumlu yaklaşıp ülkenin müttefiklerini aşağıladığı ve her şeyi kendi merkezli gören bir egoya sahip olduğu için iki yıl daha ülkeyi yönetmesini tehlikeli görüyor. Uzun yazının orasında burasında ?çılgın´ veya ?deli´ gibi sıfatlar da kullanıyor.?
Friedman ABD başkanı için iddialarını sürdürüyor; ?Trump´lı ABD politikalarını 1930´ların ABD politikalarına benzettikten sonra şu soruyu kendisine sorup cevaplıyor, yazar: ?O politikalardan sonra ne olduğunu biliyoruz değil mi? İkinci Dünya Savaşı?? çıktı demek istiyor. O kadar tehlikeli bir adam yani...?
Trump´ın Suriye´den ani çekilme kararına koalisyon ortakları Fransa ve Almanya dahi bir anlam veremezken, Türkiye Cumhurbaşkanı sayın Erdoğan; ?biz sayın Trump´ı takip ediyoruz.? Demektedir.
Bu gelişmelere rağmen gerek Cumhurbaşkanı ve gerekse de Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, ihtiyatı elden bırakmayarak; ?Rusya sahada bir aktör. Önümüzdeki günlerde bir Rusya ziyareti yapıp, görüş alışverişinde bulunacağız. İstişare edeceğiz. Boşluk oluşmaması için diğer aktörlerle de istişare etmemiz gerekiyor? demiştir.
Elbette şu olumlu gelişmeyi de görmek gerekiyor: Trump´la görüşmenin hemen akabinde, İran Cumhurbaşkanı sayın Ruhani´nin Türkiye´e gelmesi iki ülke yöneticilerinin bu konuyu müzakere etmesi; Türkiye hükümeti açısından olumlu bir gelişme ve isabetli bir girişimdir.
Sonuç olarak ABD askerlerinin Suriye topraklarından çekilmesi zahiri şartlara göre olumlu bir gelişmedir. Özellikle de bölge ülkelerinin kendi aralarından bir inisiyatif oluşturmaları ise; küresel güçleri bölgeden uzaklaştırmalarını kaçınılmaz olarak da beraberinde getirecektir.
Yaşanan son olaylar üzerine, Erdoğan´ın; ?Kürtleri PKK/PYD´nin inisiyatifine, Arapları da DEAŞ´ın insafına bırakmayacağız.? Derken bölge halklarına çözüm olarak ne öneriyor?
Erdoğan ve gerekse bölge ülkeleri sorunları çözecek somut önerilerle gelmezlerse; statükoyu devam ettirmekte bir çözüm olmadığı kısa zaman aralığında görülecektir.
Araçsal örgütleri olarak vasıflandırılan bu yapılar bölgede taraftar bulabiliyorsa bu coğrafyada bir şeylerin doğru işlemediğini işaret ediyor.
Suriye hükmeden Baas Partisi uzun iktidar sürecinde, kendi Kürtler´ ine ikinci vatandaş muamelesi yapan bir anlayıştır. Bu anlayış halkına çektirdiği bunca acıyı unutturacak onlarla barışacak bir güven ortamı suna bilecek mi, muhalif kesimlerin de iradesini yansıtacak yeni bir anayasa yapabilecek mi?
Gerek Türkiye hükümeti ve gerekse bölge hükümetleri Trump´ın Suriye´den asker çekme kararını bir imkana dönüştürebilmeleri köklü bir muhasebeye ve hesapsız bir dayanışmaya vesile olacaksa bundan bölge halkları hayır sonuç bekleyebilir.
Savaştan yorgun düşmüş bu coğrafyaya bu mazlum halka bir nefes aldıracak girişime her günden daha fazla ihtiyaç var. Bunu görmek için illa bölge uzmanı olmayı gerektirmiyor. Biraz vicdan biraz basiret sahibi olmak bunun için yeterli.
Bu vesileyle 2019 yılı ülkemize, Müslüman coğrafyaya ve insanlığa hayır getirmesine vesile olacak basiretli ve vicdanlı yöneticilerin işbaşına geçeceği bir yıl olsun. İktidardan olanlara da basiret ve istikamet üzere olma aklı selimi Allah nasip etsin. Selam ve dua ile