Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Hamza Er


Trump tarzı siyaset

Hamza Er'in, "yeni" yazısı...


İşgalci İsrail’in soykırım suçlusu Başbakanı Binyamin Netanyahu, 3 Nisan'da gittiği Macaristan'dan sonra ABD Başkanı Donald Trump'la ikinci defa görüşmek üzere ABD'ye geçti. UCM'nin kararını uygulamaya cesaret edecek bir devlete yakalanmak istemeyen Netanyahu, İrlanda, İzlanda ve Hollanda rotası yerine Hırvatistan, İtalya ve Fransa üzerinden ABD'ye ulaştı. Bilindiği gibi ABD, UCM'yi oluşturan Roma Statüsü'ne taraf olmamış, bugüne kadar da İsrail’in Gazze’de işlediği suçlara aktif destek vermeyi tercih etmişti.

Gazze'deki katliamların devam ettiği bir süreçte ABD'ye yapılan ve alelacele görüntüsü veren bu günübirlik ziyaret, ilginç gündem konularıyla dikkatleri çekti.

ABD’nin uyguladığı Gümrük tarifeleri, Gazze'deki ateşkes müzakereleri, İsrailli esirlerin durumu, İran’ın nükleer programı ve Türkiye ile İsrail’in Suriye’de karşı karşıya gelmesi riski toplantının ana konularıydı.

Görüşme sonrasındaki ortak basın toplantısı iptal edilmiş, Oval Ofis'te gazetecilerin sorularının cevaplanacağı bir format tercih edilmişti. Toplantıda yaşananlar, konuşulanlar tuhaf karşılandı. Bir kısım insan görüşmeyi, Netanyahu’nun istediklerini alamayıp hayal kırıklığı yaşadığı şeklinde yorumladı. Trump’ın Beyaz Saray'daki yeni görev döneminde ikinci kez ağırlanan Netanyahu’nun yüzünde Şubatta düzenlenen görüşmedeki mutluluk yoktu.

Trump, gazetecilerin “hükümetinizin İsrail mallarına uyguladığı yüzde 17’lik tarifeyi azaltmayı planlıyor musunuz?” sorusuna olumlu cevap vermediği gibi ABD'nin İsrail'e yaptığı yıllık yardımları da Netanyahu’nun yüzüne vurdu: “Unutmayın, İsrail’e çok yardımcı oluyoruz; yılda 4 milyar dolar veriyoruz, bu çok fazla...”

İran ile nükleer müzakereler konusunda da Netanyahu’nun istediği gibi bir sonucun çıkmadığı görülüyor. Trump, Tahran’la doğrudan görüşmeleri sürdürdüklerini ve Cumartesi günü de çok büyük bir toplantılarının olacağını duyurdu. İran Dışişleri Bakanı Abbas Irakçi de sosyal medya hesabından bu toplantıyı doğrulayarak, İran ve ABD’nin Cumartesi Umman’da üst düzey dolaylı görüşmelerde bir araya geleceğini ve bunun bir fırsat olduğunu açıkladı. İran ile doğrudan müzakereler yapılacağı ve diplomasi yolu başarısız olursa İran'a bir saldırı olmayacağı haberi Netanyahu’yu tatmin etmemişti.

Amerika'daki Müslüman toplumunun kendisine Gazze'de savaşı bitireceği sözü nedeniyle oy verdiğinin anımsatılması üzerine de Trump, savaşın bitmesini istediğini, Filistinlilerin Gazze’den çıkabileceğini, ABD’nin Gazze’nin yeniden inşasını üstlenebileceğini tekrarlayıp durdu. Ama bu sefer, “Gazze halkı tercih ederse, seçerse” gibi ifadeler kullanmış konuyu biraz daha yumuşatmaya çalışmıştı.

Görüşmenin en dikkat çekici açıklaması Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkında yapılanıydı. “Türkiye ile Suriye’de çatışmak ve Türkiye’nin Suriye’yi üs olarak kullanmasını istemiyoruz. Trump’la Türkiye ile bu çatışmayı nasıl önleyebileceğimizi görüştük. ABD başkanından daha iyi bir orta yol bulucu olamayacağını düşünüyorum” diyen Netahyahu’ya Trump’ın verdiği cevap farklı kesimlerce farklı okunmaya çalışıldı: “Erdoğan’ı seviyorum, o da beni seviyor. Geçmişte bazı sorunlar oldu ama çözüldü. Bir rahibimiz vardı ve geri aldık. ‘Bibi eğer Türkiye ile problemin varsa bunu çözebiliriz, ben çözebilirim’. Senin Türkiye ile herhangi bir problemin varsa çözebiliriz. Tabii makul olman lazım.”

İsrail, Esad düşer düşmez ülkenin askeri alt yapısını bombalamıştı. Geçtiğimiz hafta da, Hama Hava Üssü ve Türkiye’nin yakın zamanda konuşlanacağı iddia edilen T4 Hava Üssü de dahil olmak üzere bazı askeri tesisler hedef alınmıştı. İsrail Savunma Bakanı “Türkiye’ye mesaj vermek için Suriye’yi vuruyoruz” diyerek asıl niyetlerini açıkça ortaya koymuştu. Çünkü saldırılar, Ankara’nın T4 üssünü incelemek ve yeniden inşa için ön değerlendirme yapmak üzere teknik ekip göndermeye hazırlandığı sırada meydana gelmişti.

Böyle bir arka planda, Trump’ın açıklamalarının satır aralarını okumak ve abartılı hamasetten kaçınmak daha sağlıklı olacaktır. İsrail’in Gazze’de işlediği suçların açık ortağı olan, Gazze ve halkıyla ilgili küstahça paylaşımlar yapan Trump’ın Erdoğan ile aralarında karşılıklı sevgiye dayanan bir ilişki olduğunu beyan etmesi, açıkçası övünülecek bir durum da değil. Hatta açıklamayı temkinli bir şekilde dinlediğimizde örtülü tehdit ve uyarı barındığını bile söyleyebiliriz.

Özellikle Türkiye ekonomisini felç eden Rahip Brunson olayına değinilmesinin bu açıdan değerlendirilmesi gerekiyor. Trump’ın övgü ifadeleri de aslında klasik Trump tarzı siyasi dile bir örnek…

Bu ifadeler övgü görüntüsüyle uyarı da içeriyor. “Çalışabiliriz, ancak bunun belirli şartları, kuralları var” deniliyor. Türkiye, ABD ve İsrail’in Suriye ve bölge politikalarıyla doğrudan çatışmaktan kaçınırsa, Washington onu bölgedeki önemli bir müttefik olarak görmeye devam edecek. Ancak, Suriye’de İsrail’i tehdit eden girişimler içine girer, Filistin direnişiyle ilişkilerini sürdürüp İsrail’e karşı bir cephe oluşturursa dengeler bozulacak…

Siyonist işgal devletine coğrafi yakınlaşmanın, ona komşu olmanın sancısı şimdiden başladı.

 

Kaynak: Milat Gazetesi 

 

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR