İnsanlar yaşadıkları hayatı aslında tasavvurlarıyla yaşıyorlar.Tasavvurlarımız kavramlara verdiğimiz anlamlar ile doğru orantılıdır.İnsanlar kavramlar ile düşünür bu düşünceleriyle bir tasavvur oluştururlar. Tasavvur, kavram ve düşünce arasında birbirini tamamlayan kopmaz bir bağ vardır. Bu bağ, aynı zamanda inançlada ilişkilidir. Kavramları doğru anlamak doğru düşünmemizi sağlar.Doğru düşünme, tasavvurun doğru oluşmasını sağlar. Oluşturulan doğru tasavvur ise hakkı anlamayı, hakka inanmayı ve hak yolda yürümeyi gerektirir.Hakkı doğrukavramış tasavvurlar dünyasınınsosyolojinde iyilik, doğruluk, güven ve sevgi topluma hâkim iken, batılın sirayet ettiği tasavvurlar dünyasının sosyolojisinin oluşturduğu toplumlarda ise kötülük, yalan, terör, anarşi ve zulüm hüküm sürer.
Allah’ın insanlara gönderdiği bütün Resuller insanlara; yaratan, yöneten ve hüküm koyan Yüce yaratıcının olduğu,Ona olan inançlarının doğru bir tasavvur oluşturmaları noktasında tebliğ ve davet görevlerini yapmışlardır.Allah’a kulluk görevini yerine getirmede insanların doğru bir Allah inancına sahip olmaları, toplum sosyolojisinin hak, adalet ve güven temelinde devamını sağlar.
Allah resullerini bunun için göndermiştir.
Yüce Allah Zümer süresi 67.ayette mealen: ’Allah’ın kadrini gereği gibi bilemediler. Yeryüzü kıyamet gününde bütünüyle O’nun elindedir. Gökler de O’nun kudretiyle dürülmüştür. O, onların ortak koştuklarından uzaktır, yücedir.’’ buyurmaktadır.
Eğer insanlık yüce Allah’ı hakkıyla tanısaydı, hakkıyla bilseydi ve Allah’ın Rab İnsanın kul, Allah’ın sonsuz kudret sahibi,İnsanın aciz ve zayıf, Allah’ın her şeye gücü yeten,insanınbir dakika sonra başına geleceklere hükmedemeyecek kadar aciz, Allah’ın hesap sorucu,insanın her yaptığından hesap verici, Allah’ınhâkim,İnsanınmahkûm…olduğu şuuruyla bir Allah tasavvuru oluşturmuş olsaydı,şurası muhakkakki, hapishanelerinsansız, adliyeler boş olurdu.Boşa giden insan kaynağımız hizmet noktasında değerlendirilirdi
Bugün insanlığın yaşadığı kriz aslında siyasi, ekonomik veya başka şeylerden kaynaklanmıyor.Bugün İnsanlığın yaşadığı kiriz, insanın kendini yaradan Allah’ı tanımama, Ona kul olmama ve kendini müstağni görme durumudur.Yani inandığını söylediği Allah’ı mezkûr ayet mealindede belirttiğimiz gibi gereği gibi takdir edememe ve doğru bir Allah tasavvuru oluşturamama krizidir.
Tasavvurlarımızı düzeltelim görülecektir ki bozulan sosyolojik hayatlar,psikolojik durumlar kendiliğinden düzelecektir. Yerinden oynayan taşlar gediğine oturacak ve merhamet, adalet, hak, hukuk gibi insanı insan eden değerler, tekrardan anlam kazanacaktır.Bozulan ve gerçek anlamındankaydırılmış kavramlar yerli yerine oturacak, doğru tasavvurun hayati önemi anlaşılmış olacaktır.
Tasavvurunu düzelt, dünyan düzelsin…
Tasavvurlarımızıher türlü yabancı kavram, şirk,haksızlık,vefasızlık,merhametsizlik,fitne, fücur, hasetlik,fesatlık,zalimlik,zülüm,hıyanet,dalalet,rezalet,kibir gibi maddi ve manevikirlerden arındırmak, temizlemek zorundayız.
Bunun için toplum olarak öze dönüş,devrimci hamle,derin düşünce,sağduyu ve ortak akıla ihtiyacımız vardır.
Bütün bu süreç ancak Allah tasavvurunu doğrultmaya yönelik eğitim, öğretim, üretim ve çalışma ile sağlanır.
Bu süreç tepeden mi başlamalı, yoksa tabandan mı? sorularına verilecek cevap ise şudur ister tepeden başlansın ister tabandan başlansın, başlanılan ve gidilecek yol, doğru olmak zorundadır. Doğru yol, yolcuyu doğru doğru menzile ulaştırır. Bu yolcu ister devlet olsun ister toplum olsun ister grup veya birey olsun fark etmez.
Doğru yol tasavvurlarımızı oluşturmada hayati öneme sahiptir. Doğru tasavvur gidilecek doğru yol ile sağlanır.
Yüce Allah günde beş kere namazların her rekâtındaFatihasüresinde kırk kere’’Bizi doğru yola, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet, gazaba uğrayanlarınkine ve sapkınlarınkine değil…’ayetini okutuyor.
Allah tasavvuru yamuk olan Devletin hizmet veyönetim anlayışı yanlış olduğu gibi Allah tasavvuru yamuk olan her kişininde hayatı problemli,fiilleri yanlış olur.Aslında bugün toplum sosyolojisinin bozulması, insanlar arasında alabildiğine kötülüklerin yayılmasının asıl sebebi tasavvur problemidir.Tasavvurlarımızda ki problemler inanç dünyamızda ve sosyal hayatımızda onarılmaz yaralar açmaktadır.
Şöyle bir soru aklımıza gele bilir.Tasavvurlarımız hep aynı olursa, herkesin aynı düşünmesi fıtrata aykırı değil midir?Herkes aynı düşünürse insanların birbirinden farkı kalmaz diye…
Yukardaki açıklama dikkatle okunursa, düşünceninayrı, tasavvurun ayrı tanımlar olduğunu belirttik. Çünkü tasavvurların doğru oluşturulması kişilerin aynı düşünecekleri anlamına gelmez.Allah tasavvuru doğru olacak ama düşünme yetilerimiz farklı olacaktır.Dolayısıyla Hz.Ebubekir sadakatte(sıdk), Hz. Ömer adalette, Hz. Osman hayada, Hz. Ali İlimde zirve yaptıkları halde, farklı düşündükleri, olaylara farklı baktıkları görülmektedir. Allah tasavvurları aynı kaynakla Kuran-ı Kerimle ve Resulün örnekliğiyle şekillenmekteydi. Farklı düşünmeleri ve bir özellikte ileri boyutta olmaları onlarındiğer özelliklerden mahrum olması anlamına gelmiyordu. Tavır, bakış açısı ve düşünce yetisi farklı ama Allah tasavvuru Tevhit noktasında aynı olan toplumlar asrı saadet olur, yaşanılır bir toplum olur.
Hz. Muhammet (sav)’in ölüm haberini alan Hz. Ömer üzüntünün etkisiyle ‘’Kim derse Muhammet öldü.Onu bu kılıcımla öldürürüm.’’ derken Hz. Ebubekir çıkıp İnsanlara şu ayeti okumuştur.’’Muhammed yalnızca bir elçidir. Ondan önce de elçiler gelip geçti. Şimdi o ölür veya öldürülürse gerisin geri dönecek misiniz? Kim geri dönerse bilsin ki Allah’a asla bir zarar vermiş olmayacaktır. Allah şükredenleri ödüllendirecektir.’’ (Al-i imran;144)
Bilinçli bir toplum, yaşanıla bilir bir ülke, hak ve adaletin olmazsa olmazı bir hukuk öncelikli olarak bu tasavvurlar dünyasının doğru oluşturulmasına bağlıdır.
Eğer kendimizi Müslüman olarak niteliyor ve İslami hükümlerin örf, adet, gelenek ve göreneğinin yaşandığı bir toplum istiyorsak bu böyledir ve böyle olmalıdır.
Tarih tasavvurumuzun, medeniyet tasavvurumuzun merkezine Allah’a olan inancımızı yerleştirilsek çözülemeyecek hiçbir problem kalmaz.
Yalan söylemeyen tarih bunun şahididir.
Selam ve dua ile…