ALTAN TAN

Tarih: 10.01.2025 15:33

"Suriye Arap Cumhuriyeti" olmaz!

Facebook Twitter Linked-in

Yeni Suriye adım adım şekillenmeye başlıyor.

Öncelikle birinci hedef, güvenliğin tesisi.

Güvenliğin olmadığı; mal ve can emniyetinin sağlanamadığı bir yerde başka şeylerden bahsetmeye zaten gerek yok.

İkinci adım olarak, bakanlar, genel müdürler ve valiler tayin ediliyor. Devletin tamamen çökmüş kurumları bir şekilde işler hale getirilmeye çalışılıyor.

Tabii, günler ilerledikçe başka konular ve sorunlar da gündeme geliyor.

Bu süreç, en az 1-2 sene daha bu şekilde devam edecek gibi görünüyor.

Geçen hafta en çok tartışma yaratan konuların başında, yeni Suriye'nin anayasası, bayrağı, milli marşı ve bunların hepsinden belki daha önemlisi, yeni Suriye'nin adı geldi.

Biliyorsunuz, bayrak değiştirildi; eskiden 2 yıldız bulunuyordu,  şimdi 3 yıldızlı bayrak kullanılıyor.

İstiklal Marşı'yla ilgili öneriler de var.

Anayasanın hazırlanması ise biraz daha zaman alacak gibi görünüyor.

Ancak devletin adıyla ilgili polemiklerin başlamasına, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın bir röportajı sebep oldu.

Hakan Fidan, kendisine sorulan bir soruya, "Suriye Arap Cumhuriyeti" adının değiştirilmeden yeni dönemde de devam edeceğini söyledi.

İnşallah bu bir dil sürçmesidir veya bugün için verilmiş bir cevaptır.

Çünkü "Suriye Arap Cumhuriyeti" adı, iki yönden büyük bir yanlışa işaret eder.
 

Devletin adı etnik ya da mezhepsel bir isim olamaz

Birincisi, eğer demokratik bir ülke inşa etmeyi hedefliyorsanız, bu ülkenin demokrasinin en temel gereği olarak etnik, dini, mezhepsel ya da sınıfsal farklılıkları gözetmeden kurulması gerektiğini savunuyorsanız, devletin adı "Suriye Arap Cumhuriyeti" gibi etnik ya da "Suriye Sünni Cumhuriyeti" gibi mezhepsel bir isim olamaz.

Herkesi kuşatan, tüm dinleri, dilleri, etnik yapıları, mezhepleri ve sınıfsal farklılıkları kapsayan genel bir isim seçmek gerekir.

Bu nedenle "Suriye Arap Cumhuriyeti" diyemezsiniz.


Gerçekten Müslümansanız, kendinizi bir etnik kimlikle tanımlayamazsınız

İkincisi, yeni yönetimin en önemli özelliklerinden biri, İslami düşüncedeki geniş kadrolardan oluşmasıdır.

Eğer gerçekten Müslümansanız ve Müslümanlığın hangi mezhebine veya ekolüne inanıyorsanız inanın, kendinizi bir etnik kimlikle tanımlayamazsınız.

Mesela, İran bile bunu yapmadı.

İran, "İran İslam Cumhuriyeti" dedi.

Şiiliği ulus-devlet formatında kurguladı ve politikalarını bu çerçevede sürdürdü, ancak isim olarak "İran Şii İslam Devleti" demedi.

Suriye'de de ümmetçi olduğunu iddia eden, İslamcı bir topluluğun devletin adını bir etnik kimlik üzerinden "Suriye Arap Cumhuriyeti" olarak belirlemesi asla kabul edilemez.


Baas Partisi'nin Arap Cumhuriyeti'ni devam ettiremezsiniz

Suriye, 1946'da bağımsızlığını kazandığı zaman, Fransa mandasından, işgalinden kurtulduktan sonra kurulan ilk devletin adı da "Suriye Cumhuriyeti"ydi.

Siz bugün Baas Partisi'nin 2 yıldızlı bayrağını değiştirip, 3 yıldızlı ilk Suriye bayrağını alırken, Baas Partisi'nin bütün devlet kurumlarındaki yerlerini, kadrolarını yerle bir edip yeniden inşa ederken, Baas Partisi'nin Arap Cumhuriyeti'ni devam ettiremezsiniz.

Suriye Cumhuriyeti'ni Baas Partisi, Arap ırkçılığıyla, sosyalist, milliyetçi bir söylemle "Suriye Cumhuriyeti"nden "Suriye Arap Cumhuriyeti"ne çevirdi.

Baas'ın her şeyi değişirken, değiştirilirken bu isimde kalamaz.

Aman yanlış yapmayın, ilk düğmeyi yanlış iliklemeyin.


Suriye'nin adı "Suriye Cumhuriyeti" olarak belirlenmeli

Özetlersek;

Demokratik bir yönetim kuracaksanız, etnik bir isim kullanamazsınız.

İslami hassasiyetlerle yeni bir Suriye inşa etmeyi planlıyorsanız da "Suriye Arap Cumhuriyeti" diyemezsiniz.

Çünkü Suriye'de Araplar, Türkler, Kürtler var.

İnanç olarak Musayliler, Aleviler, Dürziler, Ezidiler, Hristiyanlar gibi farklı gruplar bulunuyor.

Bu nedenle, inşallah bu bir dil sürçmesidir ve bu yanlışa girilmez.

Hatta, hiç girilmemeli ve Suriye'nin adı "Suriye Cumhuriyeti" olarak belirlenmelidir.

Bu kadar sade, basit ve net.


Aksi takdirde, Baas rejimi gider, yerine başka bir diktatörlük gelir

"Suriye Cumhuriyeti" ismi, herkesi kucaklayan, demokratik ve İslami açıdan sorun yaratmayacak bir çözüm olacaktır.

Zaten Rojava'da Suriye Kürtlerinin yaşadığı bölgenin PKK'nin eline geçmesinin bir sebebi de buydu.

Çünkü Suriye'deki PKK dışındaki Kürt muhalefeti, Suriye'deki muhalefetle birlikte hareket etmek istemişti.

Ancak Antalya ve İstanbul'da yapılan birçok toplantıda, ümmetçi olduğunu iddia eden İhvani Müslümin üyeleri "Suriye Arap Cumhuriyeti" isminde ısrarcı oldular.

Bu yaklaşım, Türkiye'deki Musavat Dervişoğlu'ndan, Mustafa Destici'den veya Ümit Özdağ'dan ne farkınız olduğunu sorgulatır.

O zaman bu isimleri neden eleştiriyorsunuz?

Bu nedenle lafı uzatmadan, eğip bükmeden, polemiklere boğmadan buradan sesleniyoruz:

Böyle bir yanlışlığa düşmeyin.

Bu, ne İslami ne de demokratiktir.

Herkesi kucaklayacak bir isim olan "Suriye Cumhuriyeti" tercih edilmeli ve yeni anayasa bu mantık ve felsefeyle hazırlanmalıdır.

Aksi takdirde, Baas rejimi gider, yerine başka bir diktatörlük gelir.

Bu da kimseye hayır getirmez.


Kaynak: İndependent Türkçe


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —