Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi adı altında Başkanlık Sistemi’ne geçeli iki yıla yakın bir zaman oldu. Kurulan bu sistem üzerine hala tartışmalar devam ediyor ve edecek gibi de duruyor.Kurulan bu sistemin başarılı olabilmesi için kanaatimce devleti temsil eden merkezle halkı temsil eden çevre arasında aracı kurumlar olmalıdır. Merkezi otoriteden bağımsız bir hareket alanı olan aynı zamanda mülkiyet haklarına sahip olan sivil toplum kuruluşları olmalıdır. Sivil toplum kavramı üzerinde bu zamana dek birçok tanımlama yapılmış olsa da tam manasıyla birliktelik sağlandığı söylenemez. Ancak yapılan farklı tanımlamalar sivil toplum kavramına zenginlik katmış ve farklı bakış açıları getirilmesine yardımcı olmuştur.
Sivil toplum, en basit tanımıyla devletten ayrı ve bağımsız bir yapısı olan, gönüllülük esasına göre hareket eden.içinde bulunduğu toplumun yararına çalışan, toplumun gelişimine katkı sağlayan, kar amacı gütmeyen, siyasi iradeyi ve yönetimi kamuoyu oluşturarak etkileyen kuruluşlar olarak ifade edilebilir.
Sivil toplum farklılıktır. Sivil toplum örgütü farklı olanların duygusuyla oluşur, dini cemaatler ise çoğunlukla benzer olanların sempatik ilişkisiyle şekil alır. Dini cemaatler gönüllülük, örgütlülük ve denetlenebilir özelliklerinden dolayı Türkiye’deki birçok meslek odasından, baro ve sendikalardan bile daha sivildirler. Sivil toplum örgütü olarak görülen bir dini cemaatin kamuoyu oluşturarak iktidarı etkilemeye çalışması belki demokrasi dışı sayılmaz ama bir dini cemaatin örtülü veya açık milletvekilliği, bürokratik mevkiler, adam kayırma gibi iktidar pazarlığında nüfuzunu koz olarak kullanması onu bir sivil toplum örgütü olmaktan çıkarır.
Siyasi bir örgüte dönüştürür. Fakat şunu yapabilirler siyaset ve iktidar üzerinde kamuoyu oluşturarak baskı kurup. Onların bir politika belirlemesine, bir politikayı revize etmelerine veya bir uygulamayı ortadan kaldırmalarına çaba sağlayabilirler. Bu yapılan baskılar ise kapalı kapılar ardında değil kamuoyu önünde alenen yapılması gerekir. Eğer her hangi bir cemaat parti gibi davranış sergilerse cemaat olmaktan çıkar kardeşlik, paylaşım, özgürlük, adalet, bir arada yaşamak gibi kavramlar yerlerini iktidar çekişmesine, adam alt etme gibi kavramlara bırakır eksen kayması olur. Ayrışma ve çözülme başlar. Sivil toplum örgütleri ortak aklı oluşturmak zorundadırlar. Bizim kültürümüz paylaşma kültürüdür. Paylaşmayanlar paylaşılırlar. Sivil toplum örgütleri hareket halinde olmalıdırlar bizim kültürümüz hareket kültürüdür. Hareket halinde olanlar başarılı olurlar. Hareketin olmadığı yerde bereket olmaz. Sivil toplum örgütleri aleni olmak zorundadırlar. Zira unutulmaması gereken temel ilke şu olmalıdır. Alenilik ve şeffaflık. Bir sivil toplum örgütünün kendi çıkarını toplumun çıkarı içerisinde aramasının denetlenmesi ancak alenilik ve şeffaflık ilkesiyle mümkün olabilir. Yeni kurulan bu sistemde Devlet, merkezle çevre arasında aracı kurum görevi görecek sivil toplumlabirlikte milletle kucaklaşmalıdır.