Bugün çok acayip bir şey yaşadım... Yarın karakola gidip şikâyetçi olmak istiyorum ama çok çekiniyorum... Zira 50 yaşımı aşmış biri olarak şuana kadar karakola gidip kimseyi şikâyet etmedim... Gerçi iki defa gaspa uğrayıp mecburi karakol ziyaretlerim olmuştu hatta yetmemiş mahkemeye çıkmış hâkim beyden bir güzel azar işitmiştim. "niye çantana sahip çıkmıyorsun niye değerli şeylerini yanında taşıyorsun" falan, bir an hırsız yerine beni tutuklayacak diye çok korkmuştum... İlk defa mahkeme salonu görmüş birine de yapılacak iş miydi? Ben hırsızdan vazgeçtim hâkim ve hırsız benden vazgeçmiyordu velhasıl 2008 yılında yaşadığım bu olayı bugün yaşadığım şey bana hatırlatmış oldu. İkinci gasp mağduriyetimi de üç ay önce yaşadım pazar yeri, polis, zabıta geldi de neylesinler giden gitti ben üzüldüğüm ile kaldım... Bugün üzüldüğüm kadar o iki gasp olayına üzülmemiştim... Çünkü yitirilen mala bir noktaya kadar üzülüyor sonra unutuyorsun. Fakat onurun zedelenmesi, toplum değerlerinin yitip gitmesi o kadar çok acı veriyor ki anlatamam yaşamanızı da dilemem. Bulunduğum semtin AVM’sine gidip ihtiyaçlarımı almak için birkaç mağaza dolaştım ardından ikindi namazını kaçırmamak için mescidin yerini sordum tüm AVM’lerin en kuytu yerinde olsa da rahat bir şekilde abdest alıp namaz kılmış olmak beni ziyadesiyle mutlu etti. İçimden kim bu mescidi bu hizmeti yapmışsa "Allah razı olsun" diye dua edip çıktım. İlk mağazada ben yaşlarda bir bayan iki gömlek arasında kararsız kalmış fikrimi sordu ve benim gösterdiğim gömleği aldı teşekkür edip gitti. Kadınlar böyle şeyler yapar hiç tanımadığı birine alışveriş esnasında danışır bunu bilmeyen yeni tezgâhtarlar türemiş maalesef. Neyse ikinci mağazaya geçtim bir pijama takımına baktım bende az önceki bayan gibi kararsızdım.
Arkası dönük iki hanım vardı onlara seslendim fikirlerini sordum genç olan "çok güzel" dedi olgun olan "bu genç işi" dedi. Bende "evet bende öyle düşünüyorum" deyip çorap falan alıp çıktım. Vakit hayli ilerlemişti acele ile inip AVM girişinde taksi butonuna basıp beklemeye koyuldum. Ardından bir güvenlik görevlisi ve sanırım AVM sorumlusu orta yaşlı elinde telsizi olan adam yanımda belirdi. Selam bile vermeden "hakkınızda şikâyet var" dedi.
Nasıl korktum, utandım anlatamam. Herhalde aldığım ürünlerin üzerindeki şu mıknatıslı şey, adını hiç bilmiyorum o kaldı sandım bu yaşımızda bide hırsız muamelesi görmek mi var ne(!) afalladım. "Ne şikâyeti" diyebildim. Telsizli Adam: Müşterilerle sohbet edip rahatsız ediyormuşsunuz... "Allah Allah ben mi? "Evet siz" dedi, adam... hayatımda hiç böyle saçma sebepten şikayet edilen duymamıştım...
Sonra telsizli adam bana kameralardan telefonuna gönderilen fotoğrafı gösterdi "bakın siz değil misiniz" fotoğraftaki kadın bana çok benziyordu ama ben değildim. Polisiye okumuş ve seyretmiş ben fotodaki ayrıntıları göstererek aynı eşarp aynı palto olsa da bakın benim atkım var, çantam siyah. Adam fotoğraftaki kadının ayakkabılarına bakıp dönüp benimkilere bakıyor. "Doğru siz değilsiniz ama size çok benziyor bişeyler geveleyip özür bile dilemedi... " Bizde buraya bir daha gelmeyiz" dedim. Telsizli Adam "hayır hayır her zaman bekleriz gelin" gibi laflar edip gitti. Tabi etraftan geçip gidenler durumu anlamaya çalışıyor. Güvenlik görevlisi çok kırılıp, üzüldüğümü anlamış olacak ki gönlümü almaya çalışıyor "abla kusura bakma kadın size çok benziyor" dedi. "Çok üzücü son uğradığım mağazada diğer müşterinin fikrini sordum oda fikrini beyan etti bu mu kabahat yoksa ürünü beğenmeyip almamış olmamak mı kabahat...
Güvenlik görevlisi mahcubiyetini belli eder bir tavırla içeri girdi.
Benim duygularım karmakarışık üzgünüm, şaşkınım, öfkeliyim en çok da kendime öfkeliyim neden kendimi savunup bu adamların, mağaza elemanlarının hadlerini bildirecek iki kelam etmedim ki.
Taksi geldi içimde biriken karmaşık duygular ile taksiciye bir dakika beklemesini söyledim. İçeri girdim en yakın olan bir başka güvenlik görevlisine dedim ki "git söyle AVM sorumlusuna bende onu şikâyet edecem bana yapılan muameleyi hak etmedim"
İstesem şikâyet eder mağaza elemanlarının işlerini kaybetmesini sağlarım. Belki telsizli adamı da bir güzel gerekli mercilere şikâyet ederim. Gerçekten hiç bu kadar incinmemişti yüreğim... Ben değil başka bir kadın sohbet etti diye şikâyet edilir mi... Ne hale geldik, ne hale getirildik... Bir ramazan mukabelesinde tanıştığım 60 yaşlarında bir kadıncağız yıllar önce eşini kaybetmiş, iki çocuğu da yurt dışında yaşıyor senede bir kere gidip geliyorlarmış. Pandemi süreci ile birlikte kadın daha da yalnızlaştı. Bazen markette pazarda görüyorum kasiyerlerle, pazarcılarla sohbet etmeye çalışıyor Belliki kadın sohbet edecek insan arıyor bunalmış kimsesizlikten insana hasret kalmış. Şimdi gidip bu kadını şikâyet mi edelim Allah aşkına... Ne kadar da zavallı bir durumdayız.
Şimdilerin modası "evinizde oturun her şeyi ayağınıza getirelim" hâsıl olmuş diye mi yapıyorlar bunu anlamadım. Hani müşteri velinimetti diye bir şiarımız vardı... Ervahlar olsun bize ve eyvah olmuş zaten her gün onlarca dükkânın kapısına kilit vurulurken onlarca insan işsiz kalırken yapılacak iş miydi bu...
Ne denli yalnızlaştığımızın kocaman resmidir bu... Birkaç hafta önce yürüyüş yolunda yaşlı bir amcaya rastladım iki elinde kocaman poşetler belliki taşımakta zorlanıyordu. "Amca poşetlerini gideceğin yere kadar taşıyabilirim" dedim. Yaşlı adam çok şaşırdı ve çok mutlu oldu. "Hayır evladım ev çok yakın zahmet etme çok teşekkür ederim. Allah razı olsun" dedi. Yüzünde ki tebessüm uzun süre yüzünde asılı kaldı sadece yardım teklifim hem onu hem beni mutlu etmeye yetmişti...
Ne demek ya sohbet etti diye birini şikâyet etmek. Üstelik böylesi zamanlarda müşteri velinimettir deyip güler yüzle kapıda karşılamak gerekirken. Toplumun ifsadı için uğraşan toplum mühendisleri görevini başarıyla tamamlamış. Ne yapmalı toptan bir vazgeçmiş mi yoksa yeniden sağduyulu, vicdanlı, merhametli, saygılı bir toplumun inşası için yeniden el ele verip "DİRİLİŞ AMENTÜSÜ"nü okuyup bir "DİRİLİŞ ERİ OLARAK" Zavallı durumumuzdan sıyrılma vakti gelmedi mi hala?...
Vesselam...