Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Mahmut Olgun


Sarı inek, sarı öküz ve hal-i pür melalimiz

Mahmut Olgun'un yeni yazısı;


“Sarı Öküzü Bize Verin Anlaşalım!”

Ormanda yaban öküzlerle canavarlar yaşıyorlardı.

Canavarlar ikide bir öküzlere saldırıyorlar fakat istedikleri sonucu alamıyorlardı. Çünkü, Öküzler hemen birlik olup kendilerini savunuyorlardı.

Bu saldırılar onlarca defa tekrarlanır fakat sonuç hep aynı.

Canavarlar tam açlıktan kırılacak duruma, tam dağılıp yok olma noktasına gelmişlerdi.

İşte tam bu durumda canavarlar bir cinlik tertiplediler.

Öküzlerin yanına vardılar. Öküzler hemen karşı vaziyet aldılar.

Canavarlar: “Biz sizinle savaşmaya gelmedik. Bunca zaman savaştık da ne faydasını gördük. Hem sizi rahatsız ettik hem de bizde rahat, huzur kalmadı. Sizinle anlaşmaya ve de barışmaya geldik. Bundan sonraki hayatımızı barış içinde geçirmek istiyoruz. Onun için geldik” derler.

Öküzler: “İyi, barış iyi. İyi de nasıl olacak? Bundan sonra bize saldırmayacak mısınız?”derler.

Canavarlar: “Hayır size niçin saldıralım. Sizinle bir düşmanlığımız yok ki. Biz bu güne kadar da sizi düşman bilmedik.”derler.

Öküzler: “O halde niçin hep bize saldırırsınız?” derler.

Canavarlar: “Şu sarı öküz var ya!  İşte o, bütün suç onun. İçinizde çok farklı duruyor! Rengi de sizinkinden farklı. 

Bize karşı da sanki üstünlük taslıyor gibi görünüyor. 

Bize öyle geliyor ki; Bu sarı öküz, hepimiz için tehlikeli biri(!) 

Biz onu görünce kızıyoruz. 

Çünkü; Onun bizi küçük gören yapısını ve rengine tahammül edemiyoruz.

Hem zaten o sizden de çok farklı. Sizlerden hiçbiri onun gibi değildir. O hariç hepiniz bize dost olarak sizi görüyoruz.” Derler.

Öküzler: “Ama o bugüne kadar hep bizimle beraber davrandı. İyi günümüzde, kötü günümüzde bizimle oldu. Beraber yaşadık, beraber öldük. Beraber yürüdük, beraber otlandık. Düşmana karşı hep beraber kendimizi savunduk. O, bizim için çok fedakarlıklar yaptı.” dediler.

Canavarlar: “Aslında o sadece kendisini düşünüyor, bu dediklerinizi de sadece kendisi için yapıyor. Sizinle birlikte davranması kendini sizlere lider olarak görmesindendir.” derler.

Öküzler: “Peki ne diyorsunuz? Şimdi ne istiyorsunuz? Ne yapalım?” dediler.

Canavarlar: “Onu bize teslim edin!. Biz de rahat edelim, siz de rahat edin. Kurtulun ve kurtulalım.(!)”derler.

 Büyük öküz, bu öneriye karşı çıkar. Fakat genç öküzler ;

-‘Tamam verelim’ dediler ve sarı öküzü, canavarlara teslim etme kararı alındı ve bu karar canavarlara da iletildi.

 İş sarı öküzü alıp götürme noktasına geldiği zamanda,

Sarı öküz: “Siz niçin beni onlara veriyorsunuz. Beni öldürecekler, yiyecekler.” der.

Öküzler: “Bugüne kadar başımıza gelenler hep senin yüzündenmiş. Nedir senden çektiğimiz?  Bu kadar da yeter artık. Sen hiç bizi düşünmüyorsun!  Sürekli düşmanımızı tahrik ediyorsun. Uyuyan düşmanı davranışlarınla, renginle ve de şeklinle uyandırıyorsun. Bak! Bunlar (canavarlar) gerçekten de bizim zannettiğimiz gibi bizim düşmanlarımız da değillermiş. Bugüne kadar olanların hepsi senin yüzünden olmuş.”derler.

….Ve sarı öküzü canavarlara teslim ettiler.

Canavarlar sarı öküzü götürüp hepsi birden üzerine çullandılar, sarı öküzü oracıkta, diğer öküzlerin gözleri önünde parçalayıp zevklerini tatmin etiler.

Doyup, zevkten kendilerinden geçtiler ve uykuya dalıp, dinlendiler.

Sonra da;

Kimisinin iri boynuzlarını bahane ederek, 

Kimsinin uzun kuyruğunu bahane ederek, 

Kimisinin gençlik ve güzelliğini bahane ederek, öküzleri bir bir sürüden koparıp aldılar. 

Ve her almaya geldiklerinde farklı bir bahane uyduruyorlardı.  

Ama gün geldi ki, artık öküzlerin içlerinden istediklerini hiçbir gerekçe ve mazeret uydurma ihtiyacı hissetmeden alıp götürüyorlar.

Öküzlerin artık karşı koyacak hiçbir güçleri de kalmamıştır.

Zayıflayıp dağılan öküzler, bir gün büyük öküzün başkanlığında toplandılar;

-Biz yok olduk.

-Gücümüzü kaybettik.

-Düşmana karşı koyamaz olduk.

-İyi, renkli, boynuzlu ve güçlü kimsemiz kalmadı.

Ve 

-“Biz savaşı kaybettik!...”dediler.

Yaşlı öküz, öküzlük tarihine geçecek şu tarihi sözünü söyledi: 

-“Biz savaşı sarı öküzü teslim ettiğimiz gün kaybettik.” 

Ve ‘Tek varlığımız olan canlarımızı da birer birer kaybediyoruz ve kaybetmeye de devam edeceyiz.’

Evet öküz efendiler! Savaşı kaybettik.

Evet öküz efendiler!  Barışı da kaybettik.

Şimdi Pentagon’daki Şahinler (veya aslanlar) ile Asya’daki çakallar ve öküzlerin bu ibretli hikayeye benzeyen tutumlarına bakın! 

Tesadüf mü acaba bu kadar benzerlik? 

Yoksa dünyanın her neresinde olursa olsun canavarlar hep aynı şeyi mi yapıyorlar?

Ve dünyanın her neresinde olursa olsun öküzler de hep öküz’lük mü yapıyorlar?

          Allah iyiliğini versin? Baksanıza iyice karıştırmaya başladım.

Aslanlar veya şahinler, dünyada barış, huzur ve demokrasi istiyorlar. 

Bazı kendini bilmez çok bilmişler neden hala kendi içlerindeki tehlikenin farkında değiller(!)? 

Bunlar gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içindedirler(!)

Bizim gördüğümüz tehlikeleri siz de görseniz, bu tehlikelerden sizi kurtarmamız için sizi bize teslim etseniz, Evel-Allah dünya barışını da  sağlarız, demokrasiyi de getiririz, dünyanın bütün nimetlerini de  (biz) yeriz. 

Önce şuradan başlayalım: 

Bakınız!  Afganistan terör örgütü El Kaide’yi destekliyor. 

Onda dolayı hepimiz için çok tehlikeli. Onu yiyip, bitirelim. 

Siz de bizden yana olmalısınız. Eğer bizden yana olmazsanız demek ki onlardan yanasınız. O zaman ben onun işini bitirdikten sonra, sizin de işinize bakarım.

Irak, zaten ondaki terörden beter. Onda kitle imha silahları var. Tanrı korusun! Bir patlattı mı bütün insanlar kitle halinde ölürler.

İnsanların kitleler halinde ölmeleri bir kayıp değil mi? 

Sonra biz, bazı silahlarımızı nerede ve nasıl deneriz? 

Askerlerimize insanları, çocukları, yaşlıları ve kimsesiz kadınları teker teker veya gruplar halinde öldürme eğitimini kimler üzerinde deneyerek öğreteceğiz?  

Hemen bundan kurtulmanız (yani kurtulmamız!) lazım. Rejimi tehlikeli, reisleri diktatör, demokrasi kültürü yerleşmemiş. 

Kısacası oradaki olay büyük.

Hemen bu büyük olayı çözmemiz lazım. 

Birkaç yüz bin masum kişi, çoluk, çocuk falan ölecek. Önemli mi? Bu kadar büyük bir olay karşısında böyle küçük(!) çocuklar gibi şeyleri düşünenler dünya barışının önemini kavramamış zavallılardır! 

Ya İran! Ya Suriye!  Bunlar zaten şer eksenindeki tehlikenin iki ayağı. Bunların tehlikesini anlatmak bile abes. Şer dedik ya! Şer demek tehlike demektir. Hem onlar Filistin, Beyrut ve Yemen’e kadar uzanmışlar. Onların da işlerine bakmak da fayda var!

Evet barış ve demokrasiden yana olan canavarlar(aslanlar) böyle diyorlarsa, bize ne demek düşer ki! 

ABD, yani: Amerika Büyük Devletlerimiz böyle diyorsa, demek ki böyledir(!) 

Oyun için verilen tarih tamam, Aslanlar (canavarlar) iyice acıkmış durumdadırlar. Öküzler ise anlaşma ve barış(!) yoluyla verdikleri sarı, siyah ve gri öküzler de bittiler. Artık tek taraflı isteklerimiz yerine getirilmeli. 

Saldır! 

Hücum!

Vurun, bir baştan girin öbür baştan çıkın.

Haydi barışın aslanları! 

Haydi İçten ve dıştan hayranları!. 

Sonuç:

Ölen canlar, 

Yıkılan hanumanlar, 

Devrilen rejimler, 

Sahipsiz araziler ve daha nice ganimetler!

Herkesin (bütün aslan yavrularının) düşecek leşlere iştahı kabarmış.  

Öyle ki yanlarına yanaşamazsın.   

Bir parça da ben alayım deyip yanlarına yanaşsan, vallahi seni paramparça ederler. 

O kadar masarif edip, o kadar mesafe kat edip, denizler aşırı ülkelere gelip ve bunca ölme ve öldürme olayını boşuna gerçekleştirmemişler! 

Haydi afiyet olsun (pardon gazanız mübarek olsun!)

Aslanlar ve şahinler şöyle der gibiler;

Zahmet edip buralara kadar gelmişken etrafımızı iyi kontrol edelim. 

İleride bizim için tehlike oluşturacak sebepleri bulup, ortadan kaldırmamız lazımdır. 

Ve de aradan günler geçmişken ola ki, bazı inekler(!) sarı öküz yavruları doğurmuş olabilirler. Onları da bulup, temizlememiz lazım. Yoksa sonra başımıza iş çıkarırlar.

-Vay canına! Şurada da neler oluyor! Haydi aslanlar(şahinler) hedef T.C. 

-Niye? Ne olmuş orada? Barışımıza engel bir durum mu peydahlandı yoksa?

-Evet. Türkiye’nin çok iç sorunu var. 

Baksanıza orada kurt (pardon Kürt) sorunu, Kıbrıs sorunu, Ermeni sorunu vesaireler var. 

Demek ki, bu Türkiye de sorunlar yumağı bir ülke imiş. Hemen bu ülke insanını, etnik grupları ve bazı bölgeleri himayemize alıp kurtarmamız lazım.

-Haydi, hücum: Türkiye’ye!

Bizden bazıları hemen müdahale edecek oluyorlar. Lakin yetkililer hemen beyanatlar veriyorlar:

Hoop, hoop! Size de ne oluyor? Çok ileri gidiyorsunuz! 

Sayın ABD (Amerika Büyük Devletlerimiz) teşrif edip gelmişler. Buyursunlar!

Ne oluyor sana? Artık canımıza dokunuyorsun yav!  Biz baştan bu yana anlaşmalı değil miyiz? (Yani müttefikiz) diyecek oluyoruz fakat!

Hemen Amerika büyük devletlerimizin şahin kanat yetkililerinden,

Bir ters bakış, 

Bir sert kükreyiş, 

Bir yırtıcı pençe ve …….

Bir bakmışsın ki inliyoruz ve sindiriliyoruz. ABD’nın hazımsız midesinde.

Biz ki:

 “Ben ezelden beridir, hür yaşadım, hür yaşarım,

             Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım.”

diyen kahraman ecdadın evlat ve torunları imişiz!. 

Bu hürriyet şiirimiz, memleketimizin bütün mekteplerinde ve bil-külliye bütün sınıflarında ta’lik edilmiş durumdadır.

Genç ve zinde bütün vatan evlatlarına bu şiiri beyinlerine kazarcasına ezberlemekteyiz.

O, orada asılı durdukça ve evlatlarımıza da onu ezberlettikçe hiçbir çılgın düşman bize zincir vuramaz. (!)

Böyle düşünebilirsiniz!

Ama gerçek şu ki, bunu düşünmeniz suç sayılabilir!... 

En iyisi böyle bir şey düşünmeyiniz! 

Onu da sizin yerinize büyükleriniz (Amerika Büyük Devletlerimiz) düşünsünler(!)

Bizi maceralara sürükleyecek içimizdeki bazı beyinsizleri(!) o büyüğümüzün(!) inayet ve yardımlarıyla derdest ederiz(!)  

Bir kısmını memleket ıslahhanelerinde, 

Diğer bir kısmını da topraklarımız dışında bir ücra yerde iskana uğurlayarak.

Diğer bir kısmını da büyüğümüz(!) ABD’nin yardımlarıyla şu güzide topraklarımızın altına alarak.

Evet sonuç:

Eyvah! Dıştan vurulduk. İçten de çökertildik. Bize yardım eden yok mu? 

Ey uzak ve yakın bütün dostlarımız! Nerelerdesiniz? Sizleri yardıma çağırıyoruz!

İçte savunma gücünden düşürülmüş varlığımızı korumak ve kurtarmak için bize yardım edin! 

Artık birlik ve beraberlik zamanıdır! 

Artık düşmana karşı tek cephe olma zamanıdır! 

Nerdesiniz dostlar?!

Neredesiniz komşular?!

Neredesiniz Müslümanlar?!

Nerdesiniz?

Yardımımıza gelin! 

Gelin birlikte kendimizi bu canavar düşmana karşı savunalım. 

Bir gün sizin de bize ihtiyacınız olabilir(!)

………….(uzunca bir sessizlik.)!!!!!!!

Hiçbir yerden cevap yok!..

Eyvah galiba bitiyoruz! 

Bize yardım edin!..deyip bağırıp, çağırırken bir de bakmışız ki, durum sona gelinmiştir.

Heyhat! Sen sesini çıkarmadan seyrederken, senin anlaşmalı (müttefikin!) tarafından hepsi bir bir haklandılar. 

Şimdi de sıra sende!..

Artık kurtulmaya çabalamak için çok geç.

Çünkü sarı öküz gittiği gün, sen de gitmişmişsin bay öküz! (öküz oğlu öküz)…..

Sonuç: Onlar kazandılar.

Barış ve demokrasi getirdiler(!) 

Sen ve senin gibi ö…ler kaybettiniz! 

Artık anlaşma sağlanmış olup, demokrasi denen şey(!) gelmiştir.

Bütün insanlığı hayırlı uğurlu olsun(!) 

Çünkü; artık muhalefet eden kalmadığı için bütün bu sorunlar da kendiliğinden ortadan kalkmıştır.

Sonuç:

Kimine göre barış, 

Kimine göre ise sona varış (yok oluş) olmuştur.”

Merhum M. Akif’in dediği gibi;

Sen ben deyip, aradan vahdeti kaldır,

Millet için ölüm varsa işte o zamandır.

 

 

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR