Beşşar Esed’in ülkeyi terk ettikten sonra, Suriye’de yapılan ilk işlerden biri hapishanelerin boşaltılması oldu. Haklı haksız onbinlerce mahkum veya tutuklu serbest bırakıldı. Adaletin sağlanmadığı baskıcı yönetimler, muhaliflerini susturmak, işledikleri suçları örtbas etmek için insanları hapishanelere tıkar, işkencelere maruz bırakır, yurtlarını terk etmelerine yol açar ve öldürtürler.
Suriye’de serbest kalan mahkumlardan biri ilgimi çekti. Raghid el Tatari.
Tatari, 1982 yılında Suriye’nin Hama kentinde halkı bombalamayı reddettiği için hapse atılan ve 42 yıl boyunca hapis yatan pilot, o da serbest bırakıldı.
Hafız Esed’in katliam talimatını yerine getirmeye hazır başka pilotlar vardı, nitekim onlar aldıkları talimatı eksiksiz yerine getirdiler. Karadan ve havadan Hama üzerine yağan cehennem ateşi sonucunda 30 bin civarında masum insan hayatını kaybetti.
Bu ve benzeri olaylarda üzerinde durmamızı gerektiren husus katliam emrini veren otorite ile emri yerine getiren özne arasındaki ilişkidir. Tanıştığım emekli bir pilot, bana övünerek düzenledikleri bir hava bombardımanında amirleri kendisine 27 kişiyi etkisiz hale getirdiğini söylemişti. Amirleri onu “27 leşin var” diye tebrik etmişlerdi. Bunu gururla anlatıyordu.
Pilot, kime bomba attığını bilmediğini, kendisine verilen hedefleri vurduğunu söylüyordu, o sadece görevini yerine getirmişti. Karada öldürülenlere askeri tabirle “leş” deniyormuş. Eğer doğrudan sivil insanların bolca yaşadığı yerleşim birimleri dışındaki yerleri dışında bomba atıyorsa, en azından sivillerin hedef alınmadığını bilir.
Peki insan bile bile emir almış olsa dahi, masum insanların üzerine bomba atar, onlarca, yüzlerce insanın ölümüne yol açar mı? 15 Temmuz 2016 darbe teşebbüsünde garibime giden olaylardan biri, kalkan uçakların Ankara ve İstanbul’da, sokaklara dökülen halkın üzerine bomba yağdırıp 250 küsur insanın ölümüne yol açmaları oldu. Belli ki sokaklara dökülen insanlara sıkça tekrarlanan askeri darbelerden gına gelmiş.
Şahit olduğumuz son olay Gazze’de yaşanandı. 7 Ekim 2023’ten başlamak üzere 15 ay kesintisiz Gazze üzerine bomba yağdıran İsrail’li pilotlar, acaba hiç kimi öldürdüklerini düşündüler mi? Sahiden kimlerin üzerine bomba attıklarını bilmiyorlar mıydı?
Bilemedikleri düşünülemez zira her Allah’ın günü medya öldürülen Gazzelilerin üçte ikisinin kadın ve çocuklardan oluştuğunu duyuruyordu. Ama hiçbir İsrailli pilotun kadın ve çocuk öldürmekten rahatsızlık duyduğuna ilişkin bir haber duymadık. Aksine, karada evlere girip bir aileyi toptan kurşuna dizen İsrailli askerlerin sevinç gösterilerine şahit olduk.
Katliam olaylarının belki de en korkunç olanlarından biri Hiroşima ve Nagazaki şehirleri üzerine Amerikalı pilotların attığı atom bombaları sonucunda bir anda yüzbinlerce masum Japon’un hayatını kaybetmiş olmasıdır. Hiroşima’da ölenlerin sayısı 140.000, Nagazaki’de 74.000.
6 Ağustos 1945 Pazartesi saat 08.15’te Amerika Birleşik Devletleri’nin Uranyum-235 tipi atom bombası “Little Boy” (Küçük Oğlan) ile Hiroşima’ya, üç gün sonra 9 Ağustos 1945, Plütonyum-239 tipi atom bombası “Fat Man” (Şişman Adam) atıldı, Emri veren ABD Başkanı Truman’dı.
Bu iki şehirde sadece insanlar ölmekle kalmadı, yerleşim birimlerinin ekolojik dengesi kökten tahribata uğradı, sonra gelen nesiller bu katliamdan ciddi olarak etkilendi. Uzmanların söylediğine göre ve deneysel olarak da ortaya çıktığı gibi atom bombasının etkileri onlar, yüzyıllar sürer.
Sonraları deşifre olan belgelerden anlaşıldı ki, Japonlar onurlu bir barışı sağlayacak ateşkes istiyorlardı, tavizler vermeye hazırdılar ama Amerikalılar, bunu bildikleri halde Japonya üzerine atom bombası attılar.
Amerikalılar bunu hep yapar. Başta CIA olmak üzere belli başlı istihbarat örgütler Saddam Hüseyin’in nükleer silahlara sahip olduğunu rapor edip durdular, öyle bir şey yoktu, ATOM Enerjisi elemanları bir türlü nükleer verilere uluşamadılar. Hepsi yalandı. Sonraları Dışişleri Bakanı Colin Paul, istihbarat örgütlerinin kendilerini yanılttıklarını itiraf etti. Sonuç 1 milyona yakın Iraklı’nın hayatını kaybetmesi oldu.
Amrika’nın atom bombası atmasının iki sebebi vardı: Biri artık Amerika’nın mutlak güce ve üstünlüğe sahip olduğunu dünyaya göstermek, diğeri çok merak edilen atom bombasının ne türden tahribata yol açtığını test etmek.
Hiroşima üzerine atom bombasını atan pilot Paul Tibbets, Ngazaki üzerine atom bombası atan pilot ise Fat Man idi.
Evet, acaba 92 yaşında felçli olarak bir bakım evinde ölen Paul Tibbets, hiç katliam emrini yerine getirdiği için vicdan azabı çekti mi?
İsrail’in Ağustos 2024’e kadar Gazze üzerine attığı bombalar 81 bin ton ağırlığında idi, kaç ton atom bombası hükmünde. Hiroşima’ya atılan bombanın ağırlığı 4.400 kg olduğuna göre varın Gazze üzerine 20 Ocak 2025’e kadar atılan bombaların ağırlığını varın siz hesaplayın.
Tekrar kendisine 42 sene hapis maliyetine mal olan Suriyeli Raghid el Tatari’ye dönersek.
Tatari, Hafız Esad ve Genelkurmay Başkanı’nın katliam emrini yerine getirmezken, tabii ki temiz fıtratına yani vicdanının sesine kulak vermiş.
Hz. Peygamber (s.a.) “Ma’syette itaat yoktur” (Ahmed ibn Hanbel, I, 129) buyurmuş. Tatari, hem insanlığa elçi olarak gönderilen Hz. Peygamber’e hem, içindeki peygambere (selim akla ve vicdana) kulak vermiş.
Tatar, iyi bir mü’min. Ona derin saygı duyuyorum.
Kaynak: farrklibakis.net