Devam…
Bundan önceki yazımızda, konu ile ilgili birçok şeye temas ettikten sonra “nev’i şahsına münhasır bir şekilde berber ve terzi dükkânlarını da dâhil edebiliriz. Zira birçok örneği var da ondan.” Diye bir not düşmüştük.
Berber dükkânlarının, içerisinin metrekaresine bakmadan işlevsel olduğu bilinen bir gerçektir.
Orada, mahalle, semt, kasaba ve şehirde olup biten ve aynı zamanda güncele dair hemen her şey konuşulur ve konuşulmaya da devam edilecektir.
Orası işlevsel olmasına işlevsel, ama malumatfuruşluk (bilinen şeyleri satmak) anlamında bir değere haiz olduğundan maada, bir terzi dükkânı kadar bir değere haiz olması pek de kabili mümkün olmaz, olmazdı!
Sadece bilgiler havada uçuşurdu, o kadar.
Yani, onlar, bir gerçeğe işaret ederdi, ama hemen herkes tarafından malumatfuruşluk anlamında elde edilen bilgilerin hakikat içermesi ve düşünceye ve tefekküre dönüşmesi pek de mümkün olmazdı.
Yine de o mekânların hakkını yememek gerekir. Zira o tür yerlerin de kendine göre bir ağırlığı ve albenisi vardı.
Terzi dükkânlarına gelince, orada durup düşünmek gerekir.
Konu ile ilgili ciddi bir araştırma, saha çalışması yapmamış olmakla birlikte, gerek kendi görüp tecrübe ettiklerimiz ve gerekse de bu ülkede soldan, sağa, muhafazakârlara ve oradan da İslamcı cenaha kadar epey bilginin bu mekânlarda oluştuğunu, teati edildiğinden haberimizin olduğunu da söyleyebiliriz.
Konu ile ilgili olarak ilk aklıma gelen mekân’ın altmışlı yıllarda Diyarbakır Silvan’da, o dönemde orada terzi çırağı olarak çalışan Mehdi Zana’nın, çalıştığı terzi dükkânında, dönemin mollaları ile yerel siyasetle uğraşanların o mekânda çeşitli konulara dair yapmış oldukları siyasi, düşünsel faaliyetlerin aktarımı ile ilgili. (1)
![](https://www.haberdurus.com/resimler/2025-2/11/55849204497866.webp)
Mehdi Zana
Yine altmışlı ve yetmişli yıllarda, Malatyalı dostların anlatımıyla bizlere kadar ulaşan “önemli ve değerli” bir örnek ise, hiç kuşkusuz, o mekânda bulunmuş ve kendine ait düşüncelerini serdetmiş bulunan yazar Metin Önal Menguşoğlu’nun “Bilge Terzi” olarak vasfettiği Mehmed Said Çekmegil’in kendine ait terzi dükkânında faaliyet içerisinde olan Malatya Fikir Kulübü bünyesinde yapılan fikir teatilerini içeren çalışmalar, çabalar olarak bilinmektedir.(2)
![](https://www.haberdurus.com/resimler/2025-2/11/343621088215669.webp)
Bilge Terzi Mehmed Said Çekmegil
12 Eylül öncesinde Ordu Fatsa’da sol çizgi içerisinde, kendine ait terzi dükkânında faaliyet gösteren ve icra ettiği mesleği kendine de ad olan ‘terzi fikri’nin kendi bütünlüğü içerisinde yapmış olduğu çalışmalar da zikredilebilir.
Yukarıda, çeşitli ideolojik kesimlerde hem terzi olarak bilinen ve hem de belli bir düşünce geleneğine bağlı olup o yolu devam ettiren şahsiyetlerle ilgi bir makale okumak için Tanıl Bora’nın “Üç Terzi adlı makalesi ufuk açabilir. (3)
Bu tür yerlerin ve orada dile gelen düşüncelerin ve o düşüncelerden oluştuğu tahmin edilen hareketlerin dünyada da birçok örneği vardır kuşkusuz.
Bizde, sağcı, solcu ve “İslamcı” örnekler dışında, yine kendine özgü şartlar muvacehesinde “muhafazakâr” cenahta anılacak olan Nurcu kesime ait bazı terzi dükkânlarından ve oradaki ‘abi’lerden sadır olan düşüncelerin varlığı da söz konusu…
Said-i Nursi’nin vefatının akabinde ‘ev’ misali yerlerde oluşturulan ve adına da “Nur medreseleri” deniler yerlerden farklı, ama içerik olarak aynı minvalde bir işleve sahip bulunan terzi dükkânlarını da bir çırpıda saymak gerekir.
Bu tür yerlere yönelik kendi çocukluğumda şahit olmuşluğumu zikredebilirim.
Bu mekânlarda oluşan çalışmalar uzun bir müddet devam etti ve halende yer yer devam etmektedir.
Aynı zamanda, içerisinde sol düşünceler ile sağcı, milliyetçi düşüncelerin çarpışıp vuruştuğu solun ve sağın hakim olduğu mekânlardaki tartışmalı ortamlara da yaşım gereği tanık olmuştum.
Tabii ki, biz, o mekânlarda dile gelen düşüncelerin sol’una meyil gösterdiğimiz için, zamanla oralar bizim yuvamız olup çıkmıştı.
Buralarda fikirler havada uçuşurdu uçuşmasına, ama bu mekânlar bunca etkisine rağmen, hemen herkes için herhangi bir kitabevi kadar geniş boyutlu olmamıştı.
Buna rağmen, oralarda elde edilen bilgilerin bir kıymete değer olduğunu, o değerini “ilgilisi için” sürdürdüğünü belirtmiş olalım.
Sol cenahtan ziyade total anlamda muhafazakârların, dönemsel olarak büyük bölümünün “sistem içi” bir aracı ve yolu kullanmadaki tutukluğu, çoğunlukla da İslami gibi değerlendirilerek asl’a irca edilen birtakım düşüncelerin de etkisiyle sanki sol’a aitmiş gibi bir mantıkla uzak durdukları dernek misali mekânlar oluşturmadaki eksik anlayışlarının da etkisiyle bu tür yerlerin tercih edildiği söylenebilir.
Şimdi, derneklerimiz, vakıflarımız, araştırma merkezlerimiz vb. var olmasına var, ama yine de bu mekânların kendine özgü yapısı, sıcaklığı az da olsa düşünce dünyamıza etki etmekte ve hlen katkı sağlamaktadır.
Terzi dükkânları gibi bazı saatçi dükkânlarında da fikir skalasına dair yapılan dost muhabbetlerini de unutmamak gerekir.
Onlardan birisi hiç kuşkusuz bir zamanda önemli inalların, aydınların, bürokratların ve dahi siyasetçilerin uğrak yeri olan Saati Musa’nın, yani Musa Çağıl’ın Ankara’da faaliyet gösteren 16 metrekarelik saatçi dükkânı… (4)
“Şeref’ül mekân, bi’l mekîn”
![](https://www.haberdurus.com/resimler/2025-2/11/79363583535270.webp)
Musa Çağl, nam-ı diğer Saatçi Musa
Dipnotlar:
1)Bekle Diyarbakır, Mehdi Zana, Avesta Yayınları, İstanbul
Medi Zana’nın tanıklığıyla bazı mollaların, dönemin Silvan Müftüsü olan Mehmet Emin Bozarslan’a, onun var olan düşüncelerini alt edemedikleri için olsa gerek, ona hakaret kastıyla “ula müfto!” diye seslenmelerini adı geçen kitaptan öğreniyoruz.
2)Bilge Terzi, Metin Önal Menguşoğlu, Beyan Yayınları
3)https://birikimdergisi.com/haftalik/10623/uc-terzi
4)https://www.yenisafak.com/hayat/ankarada-bir-saatci-dukkani-saatci-musa-3744934
Devam edecek…