Fakat değil, hikaye olamaz. Kabullenmesi çok zor, yürek burkan gerçekler bunlar. Harabat ehli meczup gibi alemleri dolaşırken zihin dünyamız, dilsiz dudaksız çakılıp kalıyor halk içinde nutkumuz, efkârımız. Ete kemiğe bürünmüş heykeller gibi her seferinde yutkunup susuyoruz.
Alırdık kiraya verdiğimiz akıllarımızı koltuğumuzun altına, huzura çıkardık: Tık tık tık... Biz geldik ya Rabbi!.. Tövbekarlar olarak geldik... Kapıdan önce sen, tertemiz yeni bir sayfa aç bize!.. Yeniden başlamamıza fırsat tanı!..
Buyur, emrine amadeyiz!.. Lebbeyk, Allahümme lebbeyk!.. Atamız İbrahim´in kırdığı gibi biz de kırıyoruz yolumuzu kesen tüm putları... Adı, sanı ve ünvanı ne olursa olsun, reddediyoruz bütün tağutları...
Bit pazarında ayak altına düşmüş Mukaddes Emanet´i bir kez daha yükselt omuzlarımıza, şenlendir gönlümüzü!.. Kavim ve şahıslara değil, İbrahim Milleti´ne döndür yüzümüzü!..