Ramazan KAYAN

Tarih: 21.01.2025 23:01

Kime işimiz düşer?

Facebook Twitter Linked-in

Ferîdüddîn Attâr, İlâhîname isimli kitabında şöyle bir olay anlatıyor;

"Gazneli Mahmud Hintlilere savaş açtı.Onların çok kalabalık olduğunu görünce endişelendi, canı sıkıldı.

Allah’a yalvardı:

— Eğer savaşı kazanırsam, elde edeceğim bütün ganimetleri yoksullara dağıtacağım, dedi. Galip geldi ve sayısız ganimet elde etti. Görevlileri çağırarak ganimetleri fakirlere dağıtmasını istedi. Görevliler;

— Bunca mal, bunca altın, değer bilmez bir avuç yoksula verilir mi? Ya askere ver memnun olsun, savaşa hazırlansın... Yahut da emret, hazineye götürsünler,dediler...

Padişah tereddüde düştü. Vaat ettiğim gibi fakirlere mi dağıtayım, yoksa danışmanlarımın dediğini mi yapayım, diye?

Padişah o esnada ordunun içinden geçen zeki, meczup Ebu'l Husyen’i gördü.

‘Hah...’,dedi.‘Şu meczubu yanıma çağırın. Ona sorayım, ne derse yapayım’ dedi. Çünkü o ne asker tanır, ne de padişah. Söyleyeceği sözü çekinmeden söyler!

Padişah olayı olduğu gibi kendisine anlattı.

Meczup;

— Padişahım, iki işten birini yapman gerekir:

Bir... Eğer bir daha Allah’a işin düşmeyecekse merak etme, danışmanlarının dediğini yap, adağını/vaadini düşünme…

İki... Yok, gelecekte bir gün, O’na işin düşecekse utan, onların dediğini yapma sakın, sözünü yerine getir!”

Evet, müminin yaşam felsefesini özetleyen muhteşem motto; "Allah’a işin düşmeyecekse istediğini yap!"

Yaratıcı ile yapılan sözleşmeye sadakat için yapılan mükemmel uyarı...

İlahi denetim sistemine dikkat çeken hayati çağrı…

Seküler, liberal, rasyonel, popüler dünyaların kuşatmasına maruz kalan İdraklerimiz böylesi bir uyarıya ne kadar muhtaç değil mi?

Pragmatist, oportünist, makyevalist danışmanların dünyasında müteal bakış açısına hasret kaldık adeta...

Evet, bizi de sigaya çekecek bir Molla Kasım gerek...

Gerçekten yalanların yaldızlı dünyasında, yalın bir dille gerekçelere dikkat çekecek Doğrucu Davut’lara ihtiyaç var...

Duyarsızlaştığımız doğruları, değerleri tekrardan bize duyuracak dillere muhtaçız...

Rabbimiz ile olan ahdimizi, aktimizi, andımızı, adağımızı hatırlatacak Salih dostlar edinmemiz gerekiyor...

Hani biz, elestbezminde "Bela" demiştik...

Bumisakı"La”ileikrar,“İlla”iletasdiketmiştik...

"Semi’naveeta’na”/“İşittik ve itaat ettik.”diyerek ispat etmiştik...

"İyyakene’buduveiyyakenestain”/"Sadece sana kulluk ederiz, yalnızca Sen’den yardım isteriz." ayeti ile sözleşmemizi her gün güncellemiştik... Hayatın hengâmesi içinde, sakın bu hakikatler güme gitmesin... Gelin kendimize gelelim,yaratılış amacına yeniden dönelim...

Statümüz, siyasi nüfuzumuz, sınıfımız, sosyal konumumuz, karizmamız, kariyerimiz,sermayegücümüzneolursaolsun;hertürlü,Allah’amuhtacız...

Kendimize yetecek durumda değiliz...

O’na işimiz düşer mi düşer... Düşmez kalkmaz bir Allah...

Mustağnileşmeden, mağrurlaşmadan, ne oldum delisi olmadan O’na dönmeliyiz...

Öyle anlar olur ki, iş bitiriciliğimiz, parlak zekâmız, üstün dehamız, forsumuz,

fiyakamız, performansımız para etmez...

Şöyle bir düşünelim…

Türbülansa giren uçakta... Alabora olan gemide... Ameliyat masasına... Enkaz altında kaldığımız anlarda...

Her şeyin yetersiz kaldığı ve kimsenin bize yetişemediği zaman aralığında kime yönelir veya karırız?

Şimdi bir daha, bir daha düşünelim...

Bir gün Allah’a işimiz düşerse, isteyecek yüzümüz olsun...

Dara düşmeden yolumuz O’na düşsün... Alnımız secde görsün...Ellerimiz duaya dursun...

Halife Ömer bin Abdülaziz’e soruyorlar:

Kısa zamanda haksızlıkları nasıl giderdin? Adaleti nasıl gerçekleştirdin? Ümmetin ve devletin işlerini nasıl düzene koyabildin?

Halifenin verdiği cevap tüm yönetici ve yönetilenlerin serlevha etmesi gereken bir cümle:

— Önce Allahazzevecelle ile aramı düzelttim sonra tüm işler düzene girdi...

Hem halkın hem de devletin...

Nokta...

 

Kaynak: milatgazetesi.com


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —