Ramazan ayı hepimize mübarek olsun ve Rabbim bir sonrakine ulaştırmayı nasib etsin.
Bilindiği gibi 2023 Haziran seçimlerine bir yıldan daha fazla bir zaman var. Hükümet kanadı ısrarla seçimin zamanında yapılacağını söylemesine rağmen muhalefet erken seçim olacakmış gibi işi şimdiden sıkı tutmaya başladı. Muhalefet, baskın bir erken seçim ihtimalini de hesaba katıyor ki işi şimdiden sıkı tutuyor. Millet ittifakı adı altında altı parti birleşerek yaptığı toplantılarda aldığı kararlarla AK Parti'yi şimdiden telaşlandırmaya başladı. Kamuoyuna yansıyan son anketlerde Cumhur İttifakı oylarının Millet İttifakı'nın gerisine düştüğünü görmekteyiz. Ama bu durum millet İttifakı'nın zaferi anlamına gelmez.
Her iki ittifak da 2023 seçimlerine oylarını artırarak daha rahat girmek için olağanüstü bir çaba göstermektedir. Her iki ittifak da seçimde başarı elde etmek için Kürtlerin oylarına ihtiyaç duymaktadır. Türkiye’de 50+1 sistemi, Kürtlerin oylarının daha önemli hale gelmesine ve daha değerli olmasına yol açmıştır. Şunu herkes gördü ki Kürtleri dikkate almayan ve hesaba katmayan hiçbir parti artık iktidar olamaz. Bunu en son yerel seçimlerde de gördük. Kürtlerin tavrının siyasal sonuçlarının nelere mal olduğunu hem iktidar hem de muhalefet gördü. İktidar bunun tecrübesini acı bir şekilde yaşadı.
Bu seçimde Kürtlerin oylarına talip olmak isteyen partiler Kürt sorununu çözme noktasında birtakım vaatlerde bulunmak zorundadır. Can yakıcı bir hâl alan bu sorun çözülmeden Türkiye halkları rahat yüzü göremez.
Çözüme aday olan parti ve ittifakları inceleyelim. MHP'ye teslim olmuş bir Ak Parti'nin Kürt sorununu çözme konusunda kendisini adres göstermesi boş bir söylemden öteye geçmeyeceği ve Kürt oylarını da kazanamayacağı aşikârdır. Bu şekilde seçime giren bir Ak Parti kaybetmeye mahkûmdur. Kürtlerin varlığına dahi tahammülü olmayan MHP'nin bileşeni olduğu bir ittifaka Kürtlerin oy vermesi de beklenmemelidir. Aynı şeylerin Millet ittifakı için de geçerli olduğunu söyleyebiliriz. Millet ittifakı bileşeni olan İyi Parti'nin Kürtler konusundaki tavrı MHP'ninkinden pek farklı değildir. Kürdistan kelimesini ağzına almaktan imtina eden Kılıçdaroğlu, kayyım konusunda Türkiye'de farklı, Avrupa'da farklı konuşan bir CHP ve en son altı partinin uzlaştığı ortak metinde Kürt sorununun esasına dair bir şeyin olmaması karşısında ister istemez Kürtlerin bu ittifaka da mesafeli duracağını söyleyebiliriz.
Kürtlerin en çok oyunu ve desteğini alan HDP, Kürt Sorununu çözmeye aday en büyük Kürt partisidir. Nitekim Kılıçdaroğlu, Kürt sorununun Meclis’te çözülmesi gerektiği ve meşru muhatabın da HDP olduğunu söylemişti. Peki HDP buna hazır mı?
Parti içi demokrasiyi geliştiremeyen, parti içi eleştirileri ciddiye almayan, parti içinde oligarşik bir yapıya müsaade eden, silahlı gücün vesayetinden kendini kurtaramayan HDP'nin, bir asırdan fazladır devam eden bir sorunu çözme noktasında yetersiz kalacağı yaygın bir kanaattır. Bu eleştiriler, parti safında yıllarca mücadele eden ve partinin yetkili organlarında görev alanların partiye yönelttiği eleştirilerdir. Yani ciddiye alınması gereken eleştirilerdir. Yıllardır parti içinden yöneltilen bu eleştirileri dikkate almayan ve bu eleştirilere kulak tıkayan bir siyasi partinin geleceğe yön vermesi muhaldir. Kürt sorununu çözme noktasında bir takım adımlar atsa da böyle bir HDP’nin bu sorunu çözebileceği yeterlilikte olmadığı aşikardır.
Peki nasıl çözülecek bu sorun? Ve kimler çözecek?
Sonraki yazıda devam edeceğiz inşallah.