Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Ömer Naci YILMAZ


İNSANLIK EBEDÎ ZULÜM SÜRELİDİR

Ömer Naci Yılmaz'ın "yeni" yazısı...


İnsanlık tarihi, yalnızca uygarlıkların yükselip alçaldığı bir zaman dilimi değil, aynı zamanda zulümlerin de biricik kaydına dönüşmüştür. İnsan, yaradılışının ilk anından itibaren zulme uğramış, zalimlerin elinden çekmiştir. İlk zulüm, Habil’in Kabil tarafından öldürülmesiyle başlamış, insanlık tarihinin ilk kanı bu şekilde dökülmüştür. O günden bugüne kadar her bir insanın ruhunda o ilk yaranın izi kalmış, zulmün adı bir daha unutulmamıştır.

Zulüm, sadece bir tarihsel olgu değil, her dönemde varlığını devam ettiren bir sarmaldır. İslam'dan önceki dönemde “Ashab-ı Uhdûd” olarak bilinen müminlerin başına gelenler de bu zulmün acı bir hatırlatmasıdır. Allah’a iman edenler, gaddar ve katı kalpli zalimlerin karşısında direnirken, onlardan tek bir talep almışlardır: İnançlarından vazgeçmek… Ama bu müminler, şehit olma pahasına dahi olsa, inançlarından asla taviz vermezler. Bunun üzerine, zalimler onlara zulmün en vahşi şeklini uygulamaktan geri durmazlar; ateşle doldurulmuş hendeklerde yakmak için bu müminleri gözleri önünde ateşe atarlar. İnsanlık, bu dehşet verici sahneyi sadece seyretmekle kalmaz, adeta bir eğlence olarak izler. Oysa yakılanlar, tıpkı onlar gibi birer insandır; tek farkları, inançları uğruna canlarını vermeye kararlı olmalarıdır. Kur'an, bu acı olayı şu şekilde tasvir eder:

“Hazırladıkları hendekleri tutuşturulmuş ateşle doldurarak, onun çevresinde oturup, iman edenlere, dinlerinden dönmeleri için yapılan işkenceyi seyredenlerin canı çıksın.” (85/ Buruc, 4-7)

Zulüm, kimden ve nereden gelirse gelsin, esasında insanlık için en büyük düşmandır. Zulüm; dini, dili, rengi ve coğrafyası olmayan bir kötülüktür. Her çağda zulme karşı direniş, tarihin akışını değiştiren en önemli güç olmuştur.

 

Esad’ın Zulmü ve Ahmet Şara’nın Direnişi

Suriye’deki zulüm, sadece Esad ailesinin egemenliğinde var olan bir vahşet değildir. Esad’ın zalim yönetimi, yıllarca Suriye halkını boyunduruk altında tutmuş, masum insanları katletmiş ve tüm halkı özgürlüklerinden mahrum bırakmıştır. Ancak zulüm, tarih boyunca bir yerde kök salsa da, bir yerde direnişin tohumu atılır. Ahmet Şara, işte o direnişi simgeleyen, zulmün karşısına dikilen bir liderdir.

Şara, Suriye’nin karanlık döneminde bir ışık gibi doğmuş ve halkına özgürlüğün, adaletin ve hakların yeniden inşası için cesurca adım atmıştır. Şara’nın mücadelesi, bir halkın yeniden ayağa kalkışı, bir halkın canını ve onurunu geri kazanması için verilen bir savaştır. Türkiye’nin ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Esad zulmüne karşı duruşu, sadece bir diplomatik hareket değil, aynı zamanda zulme karşı insani bir tavırdır. Suriye halkının yanında olmak, sadece bir devletin değil, tüm insanlığın vicdanının gereğidir. Esad’ın zulmü karşısında dimdik durmak, bir halkın haklarını savunmanın en onurlu yoludur.

 

Gazze Direnişi ve Siyonizmin Çöküşü

Tarihin en acımasız zulümlerinden biri de, Siyonizm’in Filistin halkı üzerindeki baskısı ve işgaliyle şekillenmiştir. İnsanlık, yıllardır Filistin’in topraklarında süren bu zalimliği seyretmekte ve Gazze halkının verdiği onurlu mücadeleyi izlemektedir. Siyonist işgalin en can alıcı simgelerinden biri olan Gazze, bu zalim güçlere karşı yıllarca direnişini sürdürmüş ve asla boyun eğmemiştir. Gazze’deki her bir direnişçi, sadece kendi halkının değil, tüm mazlumların direnişinin simgesi haline gelmiştir.

Siyonizm, her geçen gün bu direnişi görmezden gelmeye çalışsa da, Gazze halkının cesur duruşu, Siyonizm’in sonunun yakın olduğunu ilan etmektedir. İsrail’in başındaki Netenyahu, zulmün simgesi haline gelirken, Gazze halkı her geçen gün daha güçlü bir şekilde ayağa kalkmaktadır. Siyonizm, tarihin karanlık sayfalarında kaybolacak, zalimliklerinin bedelini ödeyeceklerdir. Nitekim, Kur'an-ı Kerim’de bu gerçeğe şöyle işaret edilir:

“…Zulmedenler, yakında nasıl bir devrime uğrayıp devrileceklerini bileceklerdir.” (26/ Şu’ara, 227)

 

Sonuç: Zulmün Sonu Yakındır

Zulüm, her dönemde varlık göstermiş ve insanlık tarihinin karanlık köşelerinde yerini almıştır. Ancak zulmün karşısında her zaman bir direniş, bir mücadele ve bir ışık da vardır. Esad’ın Suriye halkı üzerindeki zulmü ve Netenyahu’nun Filistin halkına yaptığı baskılar, sadece birer örnektir. Ancak bu zulümlerin sonunda insanlık, hak ve adaletin galip geleceğine olan inancını asla kaybetmemelidir.

Zulüm, ne kadar güçlü olursa olsun, bir gün son bulacak, zayıflayacak ve bir halkın direnişi sonunda zafer kazanacaktır. Zulüm, tarih sahnesinde bir karanlık gibi kalacak, o karanlıktan doğan ışık ise özgürlüğün, barışın ve adaletin simgesi olacaktır. İnsanlık, zulme karşı dik durmaya devam ettiği sürece, zafer mutlaka ona ait olacaktır.

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR