‘’Ve sana ey peygamber! Gerçekleri ortaya koyan bu kitabı; geçmiş vahiylerden geriye kalan doğruları tasdik edici ve önceki kitaplarda hangi doğruların bulunduğunu kontrol edip, gözetleyici olarak indirdik. Öyleyse ey peygamber! Geçmiş vahyin izleyicileri arasında, Allah’ın indirdiklerine uygun olarak hüküm ver ve sana gelmiş olan hakikati terk ederek onların arzu ve heveslerine uyma. Biz, her bir toplum için farklı bir sistem ve farklı bir hayat tarzı belirledik. Eğer Allah dileseydi, hepinizi bir tek topluluk yapardı. Ama size verdikleri konusunda, sizi denemek için ayrı ayrı toplumlar olarak yaratmıştır. O halde, hayır işlerinde yarışın hepinizin dönüşü Allah’adır. Artık Allah, hakkında ayrılığa düştüğünüz şeyleri size o kıyamette haber verecektir. ’ (maide 5/ 48)
İnsanlar farklı yapı ve yeteneklere sahip olarak dünyaya gelirler ancak bu farklılık, karşıt görüşlülüğe, düşmanlığa değil, bir arada yaşamaya, kendilerini daha da geliştirmeye, hayat kitabımız kuranın ifadesiyleSalih amelde bulunarak hayırda yarışmaya hizmet etmek üzere olmalıdır. ‘’Ey insanlar! Bakın biz sizi, bir erkekten ve bir kadından yarattık. Sizi birbirinizi tanıyasınız diye, milletlere ve kabilelere ayırdık. Şüphesiz Allah katında şerefli ve itibarlı olanınız, yaşantısını, yolunu, yordamını Allah’ın kitabıyla bulmaya çalışanlarınızdır. Çünkü Allah, her şeyi bilendir, her şeyden haberdar olandır.’’ (Hucurat 49/13.)
Farklılıkları düşmanlık veya üstünlük için bir sebep değil, zenginlik bilmek ve ötekine karşı hoşgörülü ve merhametli olmak gerekir. Etnik milliyetçilik ve renk ayrımcılığı, insan hakları açısından bir zulümdür. Yaşadığımız modern dünyada hâlâ etnik çatışmalar yaşanıyorsa bunun arkasında cahiliye zihniyetinin ürünü olan ırkçı söylemin yeniden ihya edilerek gündemde tutuluyor olmasıdır.Modern dünyada hak ve özgürlükler alanında en büyük ihlaller etnik, dini, mezhepsel alanda ortaya çıkmaktadır. Renklerin ve dillerin ayrı olması doğaldır. İslam, renklerin ve dillerin ayrı oluşunu Allah’ın varlığının belgeleri olarak göstermiştir. ‘’Göklerin ve yerin yaratılması ile dillerinizin ve renklerinizin ayrı olması, O'nun ayetlerindendir. Şüphesiz bunda, bilenler için gerçekten ayetler vardır.’’ (Rum, 30/22.)
İnsan, rengini ve dilini kendisi seçerek dünyaya gelmez.‘’Ey iman edenler! Allah için adaletle şahitlik edenler olun. Bir topluluğa karşı duyduğunuz kin, sizi adaletten saptırmasın, adil davranın, bu Allah’a karşı sorumluluk bilinci duymaya en yakın olan davranıştır. Ve yolunuzu Allah’ın kitabıyla bulmaya çalışın. Şüphesiz Allah yapmakta olduklarınızdan haberi olandır. ‘’ (Maide 5/8)
Bizim gibi düşünmüyor, diye insanlara kızamayız. Usulü ve üslubu korumak kaydıyla itiraz edebilir, eleştiri getirebiliriz. Âmâ Onları rencide edecek bir yola giremeyiz.
‘’Şüphe yok ki, Allah adaleti ve iyilik yapmayı, yakınlara karşı cömert olmayı emredip, çirkin olan kötü görünen şeylerle, haksızlığı ve taşkınlığı yasaklıyor ve size böylece düşünesiniz diye öğüt veriyor.’’ (Nahl 16/90)
Tüm inanç sistemleri insanın bu değişken özelliğini kontrol altına alarak disipline etmeyi hedefler. Tüm gelenekler kendi inançları doğrultusunda insanı eğitmeye ve yönlendirmeye çalışırlar, din ise insanın sahip olduğu üstün meziyetleri ön plana çıkarırken, insanda potansiyel olarak var olan irade ve seçimin kötü ve yanlış yönde kullanılmasını önlemeyi gaye edinir.Din, insanı, kendisini aşarak özünü aramaya ve o öze ulaşmak için çabalamaya zorlar.
Dine iman ise, insanın kendi sınırlarının ötesine varmasıdır. İnsan ancak bunu başarabildiğinde yetkinleşebilir ve kâmil insan olabilir. İslam dini, insanın temel değerlerini korumayı hedef edinmektedir. Dinin, görünür iddiaları dikkate alındığında, insanın yapısında var olan kötü hasletleri engelleme, insanın kötülüğe, isyana ve inançsızlığa meyletmesini önleme çabasında olduğu da görülür. Bundan dolayı İslam dini muhataplarına, inanç, düşünce, tavır ve davranışlarında kendisini mutluluğa ve kurtuluşa ulaştıracak yolu takip etmesini önerir. Tüm bunlara rağmen tarih, ırka ve dine dayalı şiddet eylemlerine çok fazla şahit olmuştur ve günümüzde de ırka dayalı ve dinkaynaklı düşmanlıklar, katliamlar hala devam etmektedir.“Sözü dinleyip de en güzeline uyanları müjdele. İşte Allah’ın doğru yola eriştirdikleri onlardır ve onlar akıl sahipleridir.” (Zümer, 39/18)
Her düşünce serbestçe ifade edilebilmelidir. Ancak bu düşüncelerin içinde en doğrusu ve en faydalı olanı tercih edilmelidir.
Toplumsal hayatta birlikte yaşamanın ve huzur içinde hayat sürmenin anahtarı farklılıkları inkâr etmek değil insanların kendilerini hak ve adalet çerçevesinde ortaya koymalarının temin edilmesidir.