“Öyleyse sizi açken doyuran ve korku içindeyken güven veren bu Ev'in(Kâbe’nin) Rabbine kulluk ediniz.” Kureyş, 106/3-4.İnancımıza göre her şahıs birtakım haklarla dünyaya gelir. Bunlar; yaşama, mal, nesil, akıl ve din özgürlüğüdür. Annelerinden özgür olarak dünyaya gelen kimseleri bu haklardan mahrum etmeye ve bu insanları köleleştirmeye kimsenin hakkı yoktur.
Kur’an-ı Kerim’de İman (güven) ve açlık kavramları arasında çok yakın bir ilişki ağı vardır. Açlık ve güven birbirinin zıttı iki kavramdır. Maddi ve manevi açıdan yoksulluğun arttığı toplumlarda güven ortamı ciddi sorunlar yaşamaya başlar. Maddi durumu iyi olan Müslümanlar, toplum içerisinde maddi durumu zayıf olan kimselerin haklarını gözetmekle yükümlüdürler. Zengin ile yoksul arasındaki kardeşlik ancak bu sorumluluklar yerine getirildiği zaman geliştirilebilir.
Küresel kapitalist sistem kadim medeniyetimizin günümüze kadar gelen ortak doğrularını, değerlerini esas alan usulü bilen ahlaklı insan tipi yerine modern kural insanı tipini öne çıkarmıştır. Modern insan öncelikle menfaatini düşündüğü için kural insanı olarak yaşamayı esas alır çünkü bu şekilde kazanılan değerler dayandıkları kurallara göre önem kazanmaya başlarlar.
Kazanılan bu değerler yükezzibü biddîn (maun 107/1) ahiret (din günü) yokmuş gibi yaşama anlayışıyla birleşince dünyaya yönelik, mutluluğu sadece dünyada arayan, yeryüzü cenneti inşa etmek isteyen seküler menfaatçi insan tipini ortaya çıkarır.Allah’ın fazlından kendilerine verdiğinde cimrilik edenler, onu kendileri için hayır sanmasınlar. Hayır! O, kendileri için şerdir. Cimrilik ettikleri şey, kıyamet gününde onların boyunlarına dolanacaktır. (Aliİmran/180)
İhtiyaç sahipleri, kendilerinden daha iyi durumda olanların elde ettikleri kazançtan adil miktarda pay almalıdırlar. Cimrilik ve açgözlülük etmek suretiyle bu hakkın gözetilmemesi insanı her iki dünyada da helake sürükleyen toplumsal bir suçtur. Kur’an, cimri davrananları uyarır.Demek ki, zorlukla beraber bir kolaylık vardır.Evet, zorlukla beraber bir kolaylık vardır. (İnşirah 94/5-6)
Hayatta zorluk ile kolaylık birlikte ve iç içedir. İnsanın denenme ortamının zorluk ile kolaylıkla birlikte karşıt unsurları da vardır onlar ise haz, mutluluk, zenginlik, refah ve rızık gibi nimetlerdir. O, hanginizin daha güzel iş yapacağınızı denemek için ölümü ve hayatı yarattı. O, üstündür, bağışlayandır. (Mülk 67/2)
Allah, ölümü ve hayatı dünyayı ve ahireti insanların hangilerinin özgür iradeleri ile doğru, iyi (ahlaki) davranışlar ortaya koyacaklarını görmek ve ortaya çıkarmak için yaratmıştır.
İmtihanın bilincinde olmak Meydanda olmaktır ben varım demektir. İnsan olmaktır misyon (görev) yüklenmektir. Aksi halde yer, içer, uyur anılmaya değer bir iş bırakmadan toprağa karışır gider insan.İmtihan yani denenme ortamının zorluğu Kur’an’da şöyle anlatılır: “Biz, insanı ciğerine saplanan meşakkat, sıkıntı, zorluk, darlık ve mihnet içinde (kebed) yarattık. (Beled 90/4)
Denenme hayatta karşılaştığımız başımıza gelen musibet ve refah durumlarında ahlaken iyilik yapmayı mı yoksa kötülük yapmayı mı özgür irademiz ile tercihlerimizin ortaya çıkarılmasıdır.
Denenme kelimesinin Türkçe karşılığı iyi ve kötü niteliklerin birbirinin içinde olduğu karışık durumdan, iyi niteliğin, bir zorluktan, gerilimden geçerek ortaya çıkmasıdır. Kur’an’da “Fitne, Bela ve İmtihan” kavramları ile ifade edilmektedir. “Sizi hayır ve şer (kötülük) ile deneriz. Herkes ölümü tadacak ve sonra bize döndürüleceksiniz.” (Enbiya21/3)5
Has altının ateşte eritilerek cürufundan, taş ve toprağından ayrıştırılmasında olduğu gibi. İnsanda hayır ve şerle denenip ayrışarak rabbine dönecektir. And olsun ki sizi biraz korku ve açlıkla, bir de mallar, canlar ve ürünlerden eksilterek deneriz. Sabredenleri müjdele. Onlara bir musibet (şer, kötülük) gelip dokunduğunda, onlar: Biz Allah’a aitiz ve ona döndürüleceğiz.” derler. (Bakara/155-56)
Allah’ın arzında kendisine mülk edinen hemen her insan, ele geçirdiği imkânlar doğrultusunda sürekli bir koyup üç almanın hesaplarını yapıyor; üstelik bunu din gününü hesaba katmaksızın ve tüm ahlaki ilkeleri çiğneyerek yapıyor.