Ömer Naci YILMAZ

Tarih: 09.07.2024 08:38

HANGİ ŞEY HANGİ ŞEYDEN DAHA ÖNEMLİDİR

Facebook Twitter Linked-in

 

Yeni Anayasa hazırlıkları anlamında Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’un mecliste grubu bulunan ve bulunmayan partileri ziyaretleri devam ediyor. Yıllar önce Meclis Başkanı sıfatıyla Cemil Çiçek de bu türden ziyaretlerde bulunmuştu. Sonuçta Yeni Anayasa hazırlıkları anlamında çalışmalarının hepsi boşa gitti. Yapılanlar toplumun gündemini değiştirmenin, televizyonların boş tartışmalarının ötesine gitmedi. Bundan sonra yapılsa da yine aynısı olacak. 

İktidarın çok önemsediği Anayasa değişikliği yapıldığında milletimizin iyiliğine ne yapılacak? Kötülenen darbe anayasası ile bu memlekette son yirmi yılda yapılanlar, cumhuriyetin ilanından bu yana yapıl(a)mayanlardır. Neredeyse bir devlet hayatında yüz yılda yapılması gereken hizmetler yirmi yıldı yapıldı. Hem de darbe anayasası ile yapıldı. Yapılmak istenen iyi niyetli hiçbir iş darbe anayasasına takılmadı. Yapılmak istenen işlerin neredeyse tamamı öyle ya da böyle yapıldı, bundan sonra da yapılabileceği görüldü. Memleketin ahvali öyle her zaman Ankara’dan bakıldığı gibi görülmüyor. Anadolu’nun kahırlı coğrafyalarından da bakmak lazım. Teknoloji, Milli Sanayi, Savunma Sanayi, İletişim, Uzay çalışmaları Nükleer Enerji Santrali, Milli gururumuz Togg, Donanmadaki gelişmeler, Otoyollar, Tüneller, Köprüler, inanca dair özgürlükler, Üniversitelerdeki başörtüsü meselesi, başörtülülerin kamuda çalışma hakkı vs. Ülkemin dört bir yanı, yüz yılın sosyal ve ekonomik açlığının giderilmesi adına şantiyeye dönmüştü. Bütün bu işler yapılırken hiç kimsenin aklına Anayasa değişikliği gelmedi, ihtiyaç da duyulmadı. Demek ki iyi niyetin aşamayacağı duvar yokmuş. 

Yapılmak istenen yeni bir Anayasa ile toplumda neler değişecek? Bir türlü sorunları halledilmeyen Emekliler rahat bir nefes mi alacak? Kapitalist sistemin asgari ücrete mahkûm ettiği çalışanlar rahat bir nefes mi alacak? Her ne kadar görülmek istenmese de sığınmacılar meselesi halledilecek mi? Birinci Dünya Savaşı sırasında yaşananları unutmayalım. Kalpleri bizimle aynı duygular için atmayanlarla yol yürümemiz mümkün değildir. Kalplerin başkalaşabileceğini de asla unutmayalım. Suriye’de Türkiye’nin kontrol ettiği bölgelerde bayrağımıza ve kamu binalarına yapılan saldırıları unutmayalım. Daha dün denecek kadar yakın bir zamanda “Bi’r-uh bi’d-dem nefdik ya Tayyip/ Kanımızla canımızla seniniz ey Tayyip” diye slogan atanlar bugün bayrağımızı yakıyorsa, kamu binalarımıza saldırma cüretini gösterebiliyorsa şapkayı önümüze alıp düşünmeliyiz. Neler oluyor? Bunu lokal bir olay olarak görüp geçiştiremeyiz. Emeviye camiinde[1] namaz kılmak isteyen adamın (!) Türkiye’mize attığı kazık bertaraf edilecek mi? Yerlerde sürünen milli Eğitim politikaları düzelecek mi? Geçmişte limon satan öğretmenler bugün lüks arabalara biniyor teraneleri atıyorsunuz da limon sattığı günlerde öğretmenler çok daha itibarlı değil miydi? Okul müdürlerini, milli eğitim müdürlerini ali okulu mezunu ilçe başkanlarınızın, il başkanlarınızın marabası olmaktan çıkaracak mısınız? Rektörleri “Sen gidersin ben de bu ihaleleri alırım.” diye tehdit eden siyaset çetelerini tasfiye edecek misiniz?  Caydırıcılığı olmayan cezalar, yeni anayasadan sonra caydırıcı mı olacak? Darbe anayasası, devleti vatandaştan korumak için yapılmıştı, sizin yapacağınız anayasa vatandaşı devletten mi kurtaracak? Cezaevlerinde 28 Şubat mağdurları halen sıkıntılar çekiyor, yeni anayasa o insanlara özgürlük mü getirecek? Yapacağınız anayasa ile PKK’nin vekillerini meclisten, sempatizanlarını devletten menedebilecek misiniz? Biji Portekiz diyen milletvekiline bizim paralarımızla maaş vermeyi sonlandıracak mısınız? 

Rahmetli Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Demirel, 12 Eylül öncesinde Başbakan iken Yüksek Planlama Kurulunu toplantıya çağırır, sabahlara kadar tartışırlardı. Rahmetli Özal, Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarı olarak o toplantıların en dinamik isimlerindendi. Bürokratlar yorulur, acıkır, Demirel ve Özal gün ağarıncaya kadar daha iyi ne yapılabiliriz, nasıl yapabiliriz müzakerelerine devam ediyorlardı. Daha sonraları siyasi tarihimize Demirel tarafından bir siyasi ve edebi bir tespit armağan ediliyordu. Birileri, siz o toplantılarda sabahlara kadar ne arıyordunuz diye sorduğunda işte Demirelvari bir cevap: “Hangi şey, hangi şeyden daha önemlidir’i arıyoruz.”[2]

Yeni Anayasa’nın gerçekten aziz milletimizin yararına ve her şeyden önemli olduğuna inanıyor musunuz? Ülkenin geleceğine yön vermek için tarihi ve özellikle de yakın siyasi tarihi iyi bilmek lazım. Yapacağınız yeni anayasa bu aziz millet için gerçekten iyi midir? Şu aşamada Anadolu’dan baktığımızda halk nezdinde yapacağınız anayasanın hiçbir önemi yoktur. Vatandaş Mehmet Şimşek’in sofraları alt üst gürültüsünden ve yıldırımlarından korunmanın çarelerini aramaktadır. ‘Ali Ağa’ günlerini kimlerle geçirdiyseniz bu sıkıntılı süreçleri de onlarla geçirin. Milletin yakasını bırakın. Milletin yakasından elinizi çekin. Millet, 31 Mart’ta yakanın nasıl tutulduğunu gösterdi. Görmek istemezseniz siz bilirsiniz.

Yeni anayasa girişimleri, toplumu uyutma operasyonlarıdır. Herkes aklını başına alsın. Milletin uyuttuğu siyasi hareketler bir daha asla uyanmamıştır. 

Yeni Anayasa tartışmalarının sonucunu şimdiden söyleyelim. İran atasözünde de söylendiği gibi: “Nişestand u goftend u ber-hastend/ Oturdular, konuştular, dağıldılar.” Ötesi olmayacaktır.
 

[1] Suriye’nin Başkenti Şam’da bulunan Emevi Camii’dir.

[2] DEMİREL, Tanıl Bora, İletişim Yayınları, s.133


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —