Bülent ACUN

Tarih: 15.01.2025 14:41

Hamurunu Erenlerin yoğurduğu şehirden notlar

Facebook Twitter Linked-in

AKILLI OL GÜNAHA GİRME:

Mükerrem şehrin fethinin 1394. sene-i devriyesi münasebetiyle düzenlenen programda Orhangazili kardeşlerime hitap etmek üzere otobüsle yola revan olmuş bulunmaktayım. Arka koltukta bir delikanlının arkadaşıyla gerçekleştirdiği hararetli telefon görüşmesine gayri ihtiyari kulak misafiri oluyorum. Delikanlı konuşmasının bir yerinde arkadaşına hitaben bakın ne diyor: ’’Bak kanki sakın ha bugün yılbaşı kutlayayım deme yılbaşı kutlamak Hristiyan adetidir, haramdır ve günahtır. Seni Allah için uyarıyorum akıllı ol günaha girme.’’

DOKUZ YOLUN ÇARŞAMBASI:

İstanbul’dan dört saatlik bir yolculuğun ardından Orhangazi  Otogarında iniyorum. Bendenizi sevgili Serkan Demir beyefendi karşılıyor. Şehir merkezinde  Adem Akdeniz beyefendi ile de buluşup ilçede küçük çaplı bir gezinti yaptıktan sonra güzel bir mekanda akşam yemeği yiyoruz. Bu yemek benim için hem bir tanışma hem de bir çalışma yemeği oluyor. Birazdan kendilerine hitap edeceğim kardeşlerimi ve onların yaşadıkları bu şirin ilçeyi etraflıca tanımak istiyorum.

Ben soruyorum, arkadaşlar cevaplıyorlar. Neticede ortaya şöyle bir hasıla çıkıyor. Orhangazi merkez ilçe olmasa da merkezi bir ilçe. Bursa’ya yakın, İstanbul’a uzak sayılmaz. Yalova’ya çok yakın. Yani anlayacağınız 9 yolun Çarşambasında yer alan 80 bin insana ev sahipliği yapan adını Orhan Gazi’den alan şirin bir ilçe burası.

DOPDOLU BİR SALON, DOLU DOLU BİR PROGRAM

Saat 20:00 vakit tamam. Salon dopdolu, program dolu dolu. Kur’an-ı kerim tilaveti, ilahiler, ezgiler eşliğinde sahnede dönen semazenler, AGD Genel merkezinin kısa ve etkili sinevizyonu, Hamas’ın önemli isimlerinden Usame Handan’ın samimi ve candan konuşması, küçüklerden büyük sözler, gençlerden mest eden gösteriler, gecenin konuşması ve programa emek verenlere ödüller, plaketler…Evet, o gece orada bulunan herkes dopdolu bir salonda dolu dolu bir program izledi.

 

KİNSİZ,KANSIZ,İNTİKAMSIZ

 

Programın tam ortasında kutlu  şehrin fethine dair duygu ve düşüncelerimi paylaşmak üzere Bursa Büyükşehir Belediyesi Orhangazi Kültür Merkezinin kürsüsündeyim. Tam 45 dakika Orhangazili kardeşlerime çeşitli yönleriyle Feth-i Mübini anlatmaya çalıştım.

Özetle şöyle dedim:

‘’Fatihler Fatihi’nin (a.s) Fetihler fethi olan Mekke’nin fethi kinsiz, kansız, intikamsız, harpsiz, darpsız, hiddetsiz, nefretsiz ve şiddetsiz bir fetihdir. Mekke’nin Fethi İslam’ın insanı fethidir.’’

 

OTEL ODASI DÜNYA

Program tam 3 saat sürdü. Hali ile dinlemekten de konuşmaktan da yorulduk. Şimdi vakit tavşan kanı çay ve muhabbetle yorgunluğu atma vakti. AGD Orhangazi temsilciliğinde Dernek başkanı Dursun Pişkin, Cemal Öner, Serkan Demir, Adem Akdeniz ve diğer arkadaşlarla bir süre oturup halleştikten sonra sağ olsunlar bizi kalacağımız otele bıraktılar. Gecenin geç saatleri insanı korkutan ve ürküten derin bir  sessizlik. Herkes sesini kessin. Sessizlik konuşuyor. Kulakları sağır eden hayli gürültülü bir gecenin ilerleyen saatlerindeki bu derin sessizlik bana şunları yazdırdı:

‘’Otel odası dünya, ne kadar bağırsan bağır, ne kadar haykırırsan haykır sonunda sesin kesilecek ve susacaksın ikinci bir emre kadar.

Otel odası dünya renkli, şaşaalı, depdebeli, süslü fakat vefasız, aldatıcı ve fani.

Otel odası dünya, ne kadar uyursan uyu, günün ve saatin dolduğunda gelip seni uyandıracaklar.

Otel odası dünya hiç kimse hiç kimsenin farkında ve umrunda değil.

Otel odası dünya bugün herşey senin için yarın bir başkası için.

Otel odası dünya telefonu masada seccadesi çekmecede zamanı saklı kasada sırrı tek bir hecede.

YILIN BAŞI YOLUN SONU

1 Ocak sabahı saat 8:30 sularında otele yakın bir camiinin minaresinden içli bir sala yankılandı. Bu cenaze salalarının cümlesi içlidir zaten. Pencereyi açtım o salayı dinledim. Dinledikçe inledim. Aman Allah’ım! Otel odasına sala sesleri böyle mi gelirmiş. Cenaze ilanını dinleyip odamın penceresini kapatırken, şöyle dedim: ‘’Ömrü olanlar için yılın başı, kilometresi dolanlar için de yolun sonu.’’

 

SEN BENİ NASIL GÖRDÜN?

Orhangazi’deki vazifemiz bitti. Sevgili Adem Akdeniz hocam ile birlikte niyet ettik ALLAH rızası için Bursa’ya gitmeye. Sırasını bekleyen otobüslerin ilkine bindik, bekliyoruz ve sohbet ediyoruz. Bendeniz  çok sevinçli olduğumu Bursa’yı ilk defa ziyaret edecek olmanın heyecanını yaşadığımı anlatırken arka koltukta oturan Rizeli bir amca ‘’Uşağım ha ben seni geçen ay Bursa’da gördüm da!’’ demez mi.  Şimdi ayıkla pirincin taşını.

Ben ’’Amcacığım insan insana benzer. Belki bana benzeyen  birini görmüşsündür.’’desem ne fayda. Rizeli amca nuh diyor,peygamber demiyor.

Baktım amcayı ikna etmek mümkün değil, şöyle diyerek mevzuyu kapattım:’’sizi tebrik ediyorum Amcacığım.Vallahi daha ben bile beni Bursa’da görmemişken sen beni görmüşsün. Helal olsun!’’.

Tabi fırsatını bulmuşken yol arkadaşım Adem hocama da hatırlatmadan geçemezdim.

Hocam, dedim:

‘’Bak gösterdiğim bu açık kerameti sakın görmezden gelme’’

 

HEM ZİYARET HEM ZİYAFET

Tarih 1 Ocak 2025. Saat 10:30 ve biz hamdolsun Erenlerin hamurunu yoğurduğu, otağını gönüllere kurduğu güzel şehir Bursa’dayız. Bursa’da 4 saatlik bir zamanımız var. Bu zamanı en verimli bir şekilde değerlendirmeliyiz. İlk durağımız :Ulu cami. Malum ziyaret ziyafeti mucip kılar. Ulu Camii ziyaretimizi Ahmet Hocamızın İskender ziyafetiyle taçlandırıyoruz. Sonra Emir Sultan Hazretleri, Üftade Hazretleri ve Fatih’in dedesi Sultan 1.Mehmed hazretlerini kabirlerinde ziyaret ederek birer Fatiha okuyoruz. Bursa’nın tarihin derinliklerinden gelen sesini duymak lazım. Bursa’ya doymak lazım.

Ahmet Hamdi Tanpınar ‘’5 şehrinde’’ Bursa’yı boşuna yazmamış. 4 saatlik Bursa gezimizin sonunda şu cümleyi kurarak Bursa’dan ayrılıyoruz: ’’Bir başkent he zaman başkenttir.’’

 

Kaynak: Yeni Söz Gazetesi


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —