Geçen Pazar akşamı Malatya Sivil Toplum Platformu'nun organize ettiği ve Gazze'den Hamas Sözcüsü Dr. Sami Abu Zuhri'nin konuk olduğu, Malatya'daki Sivil Toplum Kuruluşları Başkanlarının katıldığı, online yapılan önemli bir toplantıya katıldım.
Toplantıda genel olarak Filistin'den, özel olarak da Gazze'de son yaşananlarla ile ilgili önemli bilgilendirmeler ve açıklamalar yapan Hamas Sözcüsü Dr. Sami Abu Zuhri, Kudüs davası için Türkiyeli Müslümanların yapabilecekleri önemli işler olduğunu belirtti.
Yaptığı önemli açıklamalardan sonra soru-cevap şeklinde devam edilen toplantıda özetle şunlar konuşuldu.
Kudüs sadece Filistinlilerin değil Müslümanların ortak davasıdır. Yapılan direnişin ümmet adına yapıldığı, Hamas'ın bu direnişi gösterirken hiçbir dünyalık menfaat ve beklenti içinde olmadığını, yıllardır yapılan mücadelenin bir dava ve inanç meselesi olduğunu, bu yüzden Kudüs davasının akidemizin bir parçası olduğu belirtildi.
Bu şuurla direniş hareketinin bitmez tükenmez bir mücadele gücünü bulduğunu belirten Abu Zuhri, ölüme ve ölmeye hazır olduklarını, bu noktada hiçbir korkularının olmadıklarını, direnişe katılan tüm Filistinlilerin şehadetten başka bir arzularının olmadığını kararlı cümlelerle teyit etti.
Siyonist ve küresel basının İsrail propagandasını etkin bir şekilde kullandığı, İsrail'in içinde bulunduğu korku, panik ve karşılaştığı güçlü mukavemetin onları bir adım dahi ileri götürmediği gerçeğini dezerfonmasyon ederek, dünyaya güçlü ve başarılı bir şekilde görüntü verdiklerini ifade etti.
Oysaki Hamas direnişinin İsrail'i tüm dünyaya kapattığını, direnişin ilk gününden bu yana İsrail'in sivil uçuşlara kapandığını, hiçbir sivil uçuşu güvenlik nedeniyle gerçekleştiremediklerini ifade etti. Ne İsrail'den insanların ülke dışına çıkabildikleri ne de dünyanın hiçbir yerinden İsrail'e gelenin olmadığını, bunun da Hamas'ın İsrail’in her yerine ulaşabilen 250 km menzilli Kassam füzelerinin, İsrail hava sahasını büyük bir tehdit altında bıraktığı gerçeğinin olduğunu ifade etti.
Kassam füzeleriyle İsrail petrol kuyularını vurduklarını söyleyen Abu Zuhri, İsrail'de sivillerin evlerini terk ederek büyük çoğunlukla sığınaklarda yaşadığını belirtti. Gurur duydukları demir kubbe denilen hava savunma sistemlerinin Kassam füzelerine karşı büyük açıklar verdiğini, bunun da psikolojik olarak İsraillilerin bir yenilgiyi şimdiden kabul ettiklerini çok iyi bildiklerini ifade etti. İsrail'in bütün gücüne rağmen başarısız olduğunu, tüm bu gerçeklere rağmen kayıplarını örtmek için bütün gücüyle dünya çapında bir algı oluşturmaya çalıştığını söyledi.
Hamas'ın elindeki füzelerin bazı kesimlerce İran tarafından verildiği iddialarına karşın, ne İran'dan ne de başka hiç bir ülkeden bu füzelerin alınmadığı, tam aksine tamamen Gazzeli mühendislerin emeklerinin karşılığı olduğunu, üretimin bizzat Gazze'de yapıldığını açık bir dille ifade etti.
Bu füzelerle İsrail'e karşı 6 ay kadar mukavemet yapacak güç ve imkâna sahip olduklarını belirten Abu Zuhri, ondan sonra da tam bir tevekkülle sonuna kadar direnişe devam edeceklerini söyledi.
İsrail'in hiç bir insani değer yargısı taşımadığını, sivil, kadın, çocuk ayrımı yapmadan topyekün saldırdığını ifade eden Dr. Sami Abu Zuhri, kendilerinin ise bu saldırılara karşılık verecekleri zaman, sivil yerleşim yerlerine düşecek füzelerin sivillere zarar vermemesi için, önceden füzelerin nereye atılacağını açıkladıktan sonra füzeleri ateşlediklerini, sadece askeri hedeflere atılacak füzelerin yer ve zamanının paylaşılmadığını ifade etti. Bu stratejinin sahip oldukları inanç ve medeniyetin bir gerekliliği olduğu için böyle hareket ettiklerini söyledi.
İsrail'in, fabrikaları, okulları, medreseleri, camileri, sağlık kuruluşlarını ve sivillerin yaşadığı apartmanlara kadar hiç bir hedef gözetmeden saldırılar yaptığını, en büyük acı ve sıkıntılarının ise masum, savunmasız sivillerin bu saldırılardan dolayı büyük acılar çekmeleri olduğunu söyledi.
Tüm bunlara rağmen insanlarda büyük bir direniş gücünün olduğunu ve Filistin halkının direnişi kayıtsız şartsız desteklediklerini ifade etti. Evleri yıkılan, enkaz altında kalan, dünyalık hiçbir şeyleri kalmayan yığınca insanların bakım ve barınma ihtiyaçlarını karşılamaya çalıştıklarını, bundan dolayı da aciliyetle yardım malzemelerine ihtiyaç duyduklarını söyledi.
Dr. Sami Abu Zuhri, "Sizlerden savaşacak insan istemiyoruz, biz İsrail'e yeteriz. Sizden sadece evsiz, barksız kalan insanların ihtiyaçlarını karşılama noktasında yardım ve destekten başka bir şey beklemiyoruz" dedi.
Filistin halkının bu savaşı ümmet adına verdiklerinin bilincinde olduklarını, arkalarından kendilerini destekleyecek ve gerekli aciliyetleri tedarik edecek Müslüman kardeşlerinin var olmalarının, psikolojik açıdan çok önemli olduğunu ifade etti. Filistinlilerin "Kudüs için evim yıkılmışsa da ümmet bana ev verecektir" inancında olması gerektiğini, bunun da moral açısından ve savaşı sürdürebilme dirayeti açısından çok önemli olduğunu söyledi.
Dr. Sami Abu Zuhri sözlerini şöyle sürdürdü.
Hamas ile ilgili hiçbir korku ve endişeniz olmasın. Hamas direniş gücü açışından kimsenin hayal edemeyeceği kadar güçlüdür. Türkiye'deki Müslümanların yardım ve desteklerinin nasıl ve ne boyutta olduğunu görüyor ve gurur duyuyoruz.
Yardımlar için birinci dereceden en çok tıbbi malzemeye ihtiyaç duyduklarını, sonra da İsrail'in vurduğu yapıların enkazının kaldırılması için iş makinalarına ihtiyaç duyduklarını belirten Dr. Sami Abu Zuhri, ellerinde mevcut bulunan iş makinelerinin çok yetersiz olduğunu, enkaz altındaki sivil ölümlerin çok olmasının en önemli sebebinin ise yetersiz iş makinalarından dolayı zamanında müdahale edilemeyişinden kaynaklandığını söyledi. Savaş biterse ciddi bir imar çalışmasına girileceğini, bunun da gelecek yardım malzemelerine bağlı olduğunu ifade etti.
Türkiye’de yapılacak kampanyalarla ilgili örnek veren Abu Zuhri, imkânı olan her bir belediyenin yıkılan apartmanların yeniden inşa edilmesi ya da bir sokağın veya bir mahallenin alt yapısının yeniden yapılması hususunda sorumluluk alabileceğini ifade etti. Örneğin Malatya Büyükşehir Belediyesi'nin öncülüğünde Gazze'de bir "Malatya Apartmanı" yapabileceğini, böylece Türkiye çapındaki böylesi bir kampanyanın Filistin halkının yaralarını kısa sürede saracağını belirtti.
Dr. Sami Abu Zuhri, Sivil Toplum Kuruluşları ile Resmi Kuruluşların yardımlarının Mısır üzerinden açılan bir kanalla Gazze'ye çok rahat bir şekilde ulaştığını da ifade etti.
Toplantı sonunda katılımcı Sivil Toplum Kuruluşları Başkanlarının Filistin'e yapılacak yardımlar ile desteklerin ne şekilde olması gerektiği ile ilgili istişare edip bir takım eylem planları kararları alındı. İnşallah en kısa zamanda bu eylem planlarının ve yardım kampanyalarının Türkiye çapında etkili bir şekilde yaygınlaştırılması faaliyetleri gerçekleştirilecektir.
Rabbim üzerimize düşeni ve elimizden geleni en güzel şekliyle yerine getirebilenlerden eylesin. Kudüs davasının muzafferiyete ulaşmasına bizim ellerimizi ve emeklerimizi de ortak kılma şerefine erdirsin. Âmin.