Ömer Naci YILMAZ

Tarih: 06.04.2024 06:41

HAC ve UMRE’YE NASIL GİDELİM

Facebook Twitter Linked-in

Kültürümüzün ve medeniyetimizin kodlarında Hac ve Umreye giderken yakın akrabalara ve komşulara uğrayıp helallik almak vardır. Yine Hac ve Umreden dönenler ziyaret edilir, yerine getirdikleri görevlerinden dolayı tebrik edilirdi.  Hac’dan getirilen zemzem suyu, hurma, tespih ve takke ziyarete gelenlere hediye edilirdi. Geçmişte bu ziyareti yerine getirenlerin sayısı oldukça az olduğundan Hac ve Umre yolculuğuna çıkanlar önemsenir, gidecek olanlar dilden dile dolaşır, herkes haberdar olurdu. Törenlerlerle, dualarla uğurlanır, hacı adaylarıyla Peygamber efendimize ve kutsal mekânlara selam gönderilirdi. Yolcu etmeye gidemeyenler döndüklerinde mutlaka ziyaretlerine giderlerdi. Nereye gittiğinin farkında olanların anlatacakları çok şeyler olurdu. Nereye gittiğinden bihaber olanlar da gördükleri lokal olumsuzlukları büyüte büyüte anlatırlardı.

Hac ve Umreye nasıl gidelim sorusunun farklı ve uzun cevapları olabilir. Yıllarca gidenlere ‘gittiğin gibi dönme’ diyenlerden olduğum için bu konuda farklı düşüncelerim bulunmaktadır. Geçmişte tanık olduğum ve iyi bildiğim birtakım olayların birikimi bu yazıyı yazmamı zorunlu hale gerektirdi. Giderken hakkını helal et diyenler, ne yaptınız da helallik istiyorsunuz? Bu kuru kuruya bir helallik midir? Yıllarca öğretmenlik yaptım, her eğitim yılı sonunda talebelerimin tamamından -kız erkek fark etmeksizin- göz göze gelmişlikten dolayı helallik almış biriyim. Bu helalliği almak kolaydır. Küfredenler muhataplarından nasıl helallik alacaklar? Ben sana, ailene, çoluğuna çocuğuna küfretmiştim cümlesini nasıl kuracaklar? Herhangi birinin malını-eşyasını çalanlar nasıl helallik alacaklar? Ben senin şu malını almıştım cümlesini nasıl kuracaklar? Tanık olduğum üzere yanlışlıkla almıştım mı diyecekler. İffetli erkeklere ve iffetli kadınlara, genç delikanlılarımıza ve kızlarımıza iftira atanlar, nasıl helallik alacaklar? Onların mahremiyetlerini ifşa edenler, Rabbim örtün derken inadına inadına açanlar ve yayanlar nasıl helallik alacaksınız? Kamuda çalışanlar, özellikle de Belediyelerde çalışanlar, beş yıllık, on yıllık görev dönemlerinde zenginliklerine zenginlik katanlar, sülalesinin tamamının mal varlığına tek başına görev sürecinde –beş, on yılda- sahip olanlar, nasıl helallik alacaklar? Buralarda işe girerken bisikleti olmayanlar beş yıl çalıştıktan sonra marka araçlara binecek hale gelenler, işe girerken 70 kiloyken beş yılın sonunda 120 kilo olanlar nasıl helallik alacaklar? Kutsal mekânlar, gidenleri temizleyen umumi hamam değildir. Oralara gitmeden her türlü maddi ve manevi kirden arınmak gerekmektedir. Bu arınma dilin tövbe etmesi şeklinde de olmamalıdır. Hak etmeden elde ettiklerini muhataplarına iade edeceksin. Bizim Cumali böyle paralarla yaptırdığı dişlerini daha sonra Rabbim beni affetsin diyerek kerpetenle morfinsiz sökmüş, giydiği çamaşırları tamamen elinden çıkartmıştır. Bu çok erdemli bir davranıştır. Ama bunu yapabilecek olanı bulmak mümkün değildir. Elde ettikleri kendilerinde kalacak, Hac veya Umreye giderken helallik isteyecek, oraya gidince de Allah’ım beni affet diye yalvarıp yakaracaklar. Böyle bir tövbe yok. İftira attıklarının yüzüne çıkıp yediğin haltı söyleyip affını ve helalliğini isteyeceksin. Küfrettiklerinden tek tek gidip itirafta bulunup helallik isteyeceksin. Malını-eşyasını aldıklarının huzuruna çıkıp yediğin haltı itiraf edecek affını isteyip helalliğini alacaksın. Alamıyorsan hiçbir yere gitmeyeceksin, oturup derdine yanacaksın, ağlayıp gözyaşı dökeceksin. Kamudan haksız elde ettiklerini aynen iade edeceksin. Bunu yapabilirsen ötelere gitmene bile gerek yok zaten gerçek manada Hacı olmuşsun demektir. Bunu yapabilen babayiğitler arıyoruz, gidip ellerini öpelim, gözümüz ve gönlümüz adam görsün diyelim.

Pakistanlı İslam âlimi, şair, filozof ve politikacı Muhammed İkbal hacdan dönenlere soruyor: “Hacdan bize ne getirdiniz?”Şöyle cevap veriyorlar: “Takke, tespih, başörtü, zemzem, hurma vs.” Fakat İkbal’in beklentisi farklı. Hacılara beklentisini şöyle açıklıyor: “Hz. Ebu Bekir’in imanını ve sadakatini, Hz. Ömer’in adaletini ve cesaretini, Hz. Osman’ın hayâsını ve edebini, Hz. Ali’nin ilmini ve irfanını getireniniz yok mu? Ben sizlerden onlardan birinin boyası ile boyanıp gelmenizi beklerdim.”

Yıllarca hac için para biriktirenler, hacca gitmeden önce yüreğinizle baş başa kalın, onunla dertleşin. Üzerinize geçirdiğiniz kul haklarının neler olduğunu sorun. Görev devir teslim törenlerinde halktan helallik isteyenler, henüz tanımadığınız tüyü bitmemiş yetimlerden nasıl helâllik alcaksınız. Siz de yüreğinizle sohbet ediniz. Yüreğiniz hemen hemen hepsini size söyleyecektir. Söylediklerinin gereğini yerine getirin, muhataplarınızın huzurunda diz çökün, gururunuzu kırın, itiraf edin, affınızı isteyin, helalliğini alın. Söylediklerinden ve söylemediklerinden -hatırlayamadıklarınızdan- dolayı uykusuz geceler geçirin, seherlerde ağlaya ağlaya Rabbimizden af ve merhamet dileyin. Bunu yapabildikten, tüm itiraflarınızın muhatabıyla yüzleştikten, affınızın kabulünü ve helâlliği aldıktan sonra nereye isterseniz oraya gidiniz, işte bu bir hicrettir, bu yeni bir başlangıçtır, bu yeni bir diliştir. Bu ruh ve heyecanla gidilecek mekânlar kutlu misafirlerini beklemektedir. Rabbimiz Hac ve Umrenizi mebrur eylesin. 

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —