Eskişehir İmam Hatip Lisesi’ndeki öğretmenlerimizden değerli bir isim; Ali Ay hocamızın sayfasında paylaştığı yazıyı aynen aktarıyorum.. (hürmetlerimle, ellerinizden öpüyorum hocam.) tebrik ediyorum, rabbim sizi hayırlarla karşılaştırsın inşallah..
-----
[Toplumsal yanlışları söylemek asla aşağılamak değildir. Doğruyu öğrenme yoluna girmektir. Din konusunda ise bu bir görevdir.]
İslam dünyasının acıklı durumu, Allah'ın bildirdiği en güzel yaşam biçimi olmasına rağmen tıpkı M. Akif gibi öğrenciliğimden beri benim de derdim olagelmiştir.
Müslümanlar olarak bizi bu durumlara düşüren yaptığımız yanlışların önde gelenlerinden birinin da dinimizin amacından çok araçları din zannetmemizdir.
Bal kavanozunu yalamayı bal yemek, cevizin kabuğunu kırıp içindekinden faydalanmak yerine cevize sahip olmayı amaç zannediyoruz.
Gök yüzünü çınlatan ezana gösterdiğimiz saygıyı onun davet ettiği namaza göstermiyoruz. (Namaz, sorunları çözme zamanı.)
Günlük yaşantımızda tüm yaratıklarla güzel geçinmenin davulunu çalıyoruz da (dini terimleri ağzımızdan düşürmüyoruz da) güzel geçinmeyi beceremiyoruz.
Özet olarak, başta Allah'ın bildirilerinin bulunduğu kitabı ezberliyor, harflerinin ağzımızın hangi bölgelerinden çıkarıldığını öğrenecek kadar emek harcıyor, çeşitli makamlarda okuyoruz da içindeki emir ve yasakları uygulamak işimize gelmiyor.
Birbirimizi duygusal sözlerle uyutup devamlı geçmişteki güzel anılarla oyalanıyoruz da Allah'ın en büyük lütfu olan aklımızı kullanıp önümüze bakmanın bize fayda sağlayacağını düşünemiyoruz. Gözlerimiz niçin ensemize konmamış da önümüze konmuş? Her zaman sıkıştığımızda toplu olarak dua ediyoruz. Dua, avuçlarımızı göğe kaldırıp bizi bu durumdan kurtarması için Allah'a çekişmek değildir. Dua, amaca yönelir ve Kur'an'ı esas alarak gereğini uygularsak Allah işte bu duaya mutlaka cevap verecektir.
"Allah lütfettiği altının (akıl) farkına varmayanları perişan halde bırakır." (Yunus/100) Sevgi ve saygı ile.
Ali Ay