Ramazan KAYAN

Tarih: 02.02.2025 02:20

Gazzeli babanın poşeti

Facebook Twitter Linked-in

Gazze öğretisi tüm görkemi ile gözlerimizi açtı… Üstümüze sinen kasvet ve gafletten silkinmeyi öğretti… Küresel bir uyanışın öznesi oldu…

Güçlü bir inanç, net bir bilinç ve muhteşem bir direncin kuşkusuz şaşmaz adresi Gazze’dir…

Gazze’nin her karesinde, yaşamın her kesitinde, oradan dünyaya yansıyan her görüntüde, yükselen her seste hafızalarda silinmez etkiler, yüreklerde derin izler bırakıyor…

İmanın heybeti, İslam’ın izzeti, kulluğun vakarı, direnişin asaleti Gazze’de tecelli etti… Yüzyıllık sefaletin, esaretin, sömürülmüşlüğün ve sinmişliğin üstesinden nasıl gelinebileceğinin tüm şifre ve sırlarını Gazze bizlere sundu…

Gazze’nin iman, ihtişam ve itminanından sadece bir kare paylaşmak istiyorum… Yakîni imanın doruklarında gezinen Gazzeli bir babanın duruşu ile yürekleri titreten tevekkül ve teslimiyetini gündeminize taşımak niyetindeyim…

Yer; Gazze… Evinin enkazı arasında elinde bir poşet ile Gazzeli bir baba… Enkaz altında kalmış çocuklarının şehid bedenlerini arıyor… Cesetler parçalanmış, biricik yavrularının paramparça olmuş vücutlarından bulabildiği parçaları toplayıp poşetine koyuyor… Hiç olmazsa teselli bulabileceğim bir mezarları olsun diye…

Ev yıkılmış, çocuklar şehid düşmüş fakat kendisi yıkılmamış… Mütevekkil, muttaki ve muhteşem bir duruşu var… Ve bir poşet var elinde… Ceset torbası yok… Poşetini bağrına basmış… Kutsal emanetleri taşır gibi taşıyor… Çünkü yakinen biliyor ki, o poşet yarın kendisine şahitlik edecek…

Ya Rabbi ne çetin bir sınav?

Marketten poşetlerle çocuklarına ihtiyaçlarını taşımıyor, şehid çocuklarının parçalanmış organlarını poşetle taşıyor…

Gazzeli babalar dışında hangi baba bu yükü taşıyabilir?

Artık Gazzeli babalar esin kaynağım, ilham vesilem…

O babanın poşeti beni sarstıkça sarsıyor… Her gün marketlerden, AVM’lerden, mağazalardan evlerimize taşıdığımız sayısız poşetler gözlerimin önüne geliyor, gözlerim buğulanıyor, başım dönüyor… Çoğu zaman içinde bilinçli ya da bilinçsiz İsrail ürünleri bulunan poşetler var ya!.. Ve düşünüyorum…

Gazzeli babanın poşeti… Bir de bizim poşetlerimiz…

Herkes kendi poşeti ile yarın Mizan’a gidecek… Mahkeme-i Kübra’da hesap verecek… Mahşerde karşılığını bulacak…

Gazzeli baba… Poşetini Allah’a takdim edecek:

- ‘Ya Rabbi huzuruna eli boş gelmeye yüzüm tutmadı, şehid çocuklarımın parçalanmış bedenlerini hediye olarak sana takdim ediyorum, kurbanımı kabul ediyor musun?’ diyecek.

Bizler de aynı mizana, aynı mahkemeye, aynı Rabbe gideceğiz, değil mi? Hem de poşetlerimizle birlikte… Hani şu içinde boykot ürünleri bulunan poşetlerimiz var ya!

O gün Gazzeli babanın yüzüne nasıl bakacağız? Ve Rabbimize ne diyeceğiz?

Yarın herkes kendi poşeti ile huzura çıkacak ve hesap verecek… Herkesin değeri poşetinden bellidir…

Gazzeli baba bana şu ayetin tefsirini de öğretti:   

“Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve herkes, yarın için önceden ne göndermiş olduğuna baksın…” (Haşr, 18)

Evet, yarın için herkes kendi gönderisini tekrar gözden geçirsin…

Gazze’nin gönderisi net…

Yarınlarımızın göstergesi ve garantisi olacak poşetlerimizi elden geçirelim… Yarın çok geç olabilir…

“Keşke elim kırılsaydı da bu poşeti taşımasaydım!” diyeceğimiz gün gelmeden önce, poşetlerimizi temizleyelim…

Poşetlerimizle ailemizi zehirlediğimizin farkında mıyız?

Unutmayalım ki, taşıdığımız poşetler aynı zamanda tarafımızı, tavrımızı ve tercihimizi gösterir…

Hangi dünyanın insanı olduğumuzun ifade ve ispatı demektir…

Belki de taşıdığımız poşet kimliğimizin yansımasıdır…

Kuşkusuz mahşerde biz susacağız, poşetlerimiz konuşacak… Ya pişman ve perişan olursak, bu ihtimali düşünüyor muyuz?

Hangi poşetleri kast ettiğimi biliyorsunuz… Ya da poşetten neyi kast ettiğimin farkındasınız…

Mesela, poşetimiz şu gün olmuş hâlâ Marlbora, Parliament, Winston, Coca Cola, Algida, Nescafe, Nestle vs. taşıyorsa yazık çok yazık !..

Kaldı ki, Filistin mülteci kamplarında babalar çadırlardaki yavrularına ve eşlerine götürebilecekleri bir gıda poşeti bulamazken…

Kamplardaki çamur, yağmur, kar içinde ayakkabı ve çorap bulamayan Gazzeli çocuklar ayaklarına poşet geçirerek soğuktan korunmaya çalışırken…

Ne diyeyim bilmem ki? Allah’ım affet bizi!

 

 Kaynak: Milat Gazetesi


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —