Ümit AKTAŞ

Tarih: 23.01.2025 13:03

GAZZE VE SURİYE: BAĞIMSIZLIK VE ÖZGÜRLÜK

Facebook Twitter Linked-in

Filistin halkı yüz yıldır bağımsızlığı hayal ederken, bunun için çeşitli stratejiler kullanarak savaşmayı sürdürüyor. Yeryüzünde bağımsızlığı onun kadar hak eden başka bir toplum olmasa da, kendi topraklarındaki yaşama hakkının bir türlü güvencelenemediği bir biçimde, adeta hep bir bıçak sırtında sürdürülen birmücadele bu. Üstelik giderek daha da yalnızlaştıkları halde dirençlerini ve umutlarını koruyorve her şeye rağmen asla pes etmiyorlar. 

Bir savaş sürecinin daha sonunda, oldukça önemli kayıplar verilse de bu savaşın gerçek galibi onlar ve bu açıdan takdire şayan bir direniş örneği verdiler. Dost bildikleri ülkeler onları giderek daha da yalnız bıraksalar da yeryüzünün muhtelif ülkelerindeki duyarlı insanlar desteklerini esirgemediler. Üniversitelerde, meydanlarda, limanlarda, meclislerde ve cephelerde onların yanında oldular. Cezayir, Bolivya, Kolombiya, Venezuela, Güney Afrika, İspanya, Malezya gibi ülkeler İsrail’le ilişkilerini kestiler. Buna mukabil İslam İşbirliği Teşkilatı bir yaptırım kararı bile çıkaramadı.

İsrail’de bile birçok insan savaşı protesto ederken, İspanya’da liman işçileri İsrail’e gönderilen silahları gemilere yüklemezken, Vatikan bu soykırım karşısında sesini yükseltirken, maalesef birçok Müslüman ülke sessiz kaldı ve hatta bazıları açıkça İsrail’e destek verdi.

Husiler, İsrail’in birincil ihtiyacı olan petrolün Kızıldeniz üzerinden sevkiyatını önlerken, Azerbaycan bu ihtiyacı Türkiye üzerinden karşılamayı sürdürdü ve Türkiye de, onca protestoya karşı bu sevkiyatın naklinde aracılıktan vazgeçmedi. Bununla da kalmadı, İsrail’in sair birçok ihtiyacını da çeşitli kamuflajlarla tedarik etmeyi sürdürdü. 

Beklenmedik bir biçimde bu savaş,İran ve Rusya’nın kendi ülkelerini koruma endişesiyle Suriye’den çekilmesiyle, sadece Gazze halkının değil, Suriye halkının da zaferiyle sonuçlandı. Bölgedeki diktatörlüklerden birisinin daha yıkıldığı bu beklenmedik sonuç, Kürt halkı açısından da barışa ve özgürlüğe doğru giden bir süreci başlattı. Umulur ki bu gelişmeler bir kazaya uğramaksızın devam eder ve bölgedeki diktatörlüklerin sonunu getirecek olan bir süreci tetikler.

Böylece hayat, sürprizlere açıklığını bir kez daha ortaya koyarken, bu bağlamda tâbi tutulduğumuz imtihanlar sebebiyle kimi yüzler ağarırken kimileri de kararmaya devam ediyor. Kimisi de belli bir utanmazlık içerisinde, yaşanılan durum her ne olursa olsun, Ali’nin ibadetinden eksilmezken Muaviye’nin sofrasını da kaçırmıyor; bir halk deyimiyle,çobanla ağlayıp kurtla tıkınıyor. 

Bu ikiyüzlülüğe en son Galata mitinginde de şahit olundu. İktidar yanlısı SDK’lar (sivil devlet kurumları) Gazze için miting yaparken, aynı gün bir avuç protestocu Bakü-Ceyhan hattından İsrail’e can suyu olan petrolün yüklemesinin yapıldığı limanda protesto eylemi yapıyordu. Binlerce kişinin katıldığı Galata mitingini yapanlar ise tüm bu olup bitenden habersizmişçesine sadece bir tuluat ortaya koyarken, İspanya ve hatta Yunanistan’daki liman işçileri, kendi ülkelerindeki yüklemelere izin vermemiş, yani mış gibi yapmamışlardı. Birçok ülke bu süreçte İsrail’le ilişkisini bile keserken, Türkiye’deki ikiyüzlülük, muhafazakâr bir riyakârlıkla tavrını sürdürmekte bir beis görmedi. 

Ve aynı riyakârlık, Suriye’de olduğu gibi Gazze’de de zafer payını almak için itiş kakışla en öne geçmeyi de becerdi. Oysa Suriye’nin yıkımında en az İran ve Esed kadar olup bitenden sorumluydu. Gazze savaşındaise İsrail’i ayakta tutan iki kaynaktan birisi ABD silahları iken, ikincisi ise Bakü-Ceyhan hattından kesintisiz bir biçimde tedariki sürdürülen petroldü.

Sonuçta ise Gazze halkının, yenilmese de ciddi bir yıkım yaşadığı ortada. Gazze halkının direnişini sürdürebilmesinde İran, Hizbullah ve Husilerin destekleri görmezlikten gelinemez. İsrail ise onca gücüne ve desteğe karşı zafer kazanamadığı gibi psikolojik bir yılgınlık içerisinde. Ona rağmen son bir hamleyle Suriye’deki işgalini daha da genişletti ve Suriye ise bu konuda sessiz kaldı. Kaldı çünkü onun zaferi ABD, İsrail ve Türkiye cephesine kayıtlı. 

Bu kayıtlılık nasıl aşılacak, aşılabilecek mi, bunu süreç içerisinde görebileceğiz. Daha şimdiden borçlanılmışlıklamalül bu zafer, maalesef ki Gazze halkının alnında parıldayan o boyun eğmezlik vasfından yoksun ve şaibeli. Dolayısıyla da Suriye halkı bağımsız olsa da henüz özgür değilken, Gazze halkı ise tam olarak bağımsız olamasa da özgür bir halk. 

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —