Mustafa KOLCU

Tarih: 21.01.2025 14:04

FARZLAR VE TARZLAR

Facebook Twitter Linked-in

Farz, dinin mükelleften yapılmasını kesin ve bağlayıcı bir şekilde istediği fiili ifade eder. Tarz ise, kelime anlamı olarak kişilerin kendilerine özgü biçimleri, özel davranışları ve üslupları anlamında kullanılır. Bir kişinin kabulleri ve beğenileri tarzına yansır.

 

Tarzı Öne Çıkaran Beklentiler

Çağımızın en büyük çıkmazlarından biri, takdir edilme beklentisidir. Kişilerin yapıp ettiklerinin başkaları tarafından beğenilme tutkusu, davranışlara ve söylemlere bazen olumsuz şekilde yansıyabilir. Bir kişinin özgüveni, başkalarının takdir ve beğenisine göre şekillendiğinde, bu durum çok yüzlülüğü beraberinde getirir.

Zamanın ürettiği akımlar, insanlığa bilmediği yeni davranışlar, kabuller ve tanımlar sunmaktadır. Kendi konumunu yeterli bulmayan veya beğenmeyen insanlar, üretilen tarzların pazarında müşteri olmaktan kurtulamamaktadırlar.

Başkalarının dayatmalarına teslim olmuş iradelerin ölçüsü bozulur ve kişi, kendi aleyhine olacak işlerin gölgesinde kalır. Gerek sanal gerekse doğal hayatta moda adı altında insanları kılıktan kılığa sokan sömürücü akımlar, zaman içinde dünün anormal yanlışlarını bugünün normali haline getirmektedir. Bu girdaptan yalnızca vahyin şaşmaz ölçülerine sarılabilenler kurtulabilir.

 

Güzellik Güzeldir

Beğenilme tutkusu ve sevilme ihtiyacı dengede olursa, sahibini güzel kılar. Bu güzellik hem surete hem de sirete yansır. Görünüş ve görüşler, kişinin kimliğini oluşturur. Allah, güzel görünmeyi yasaklamaz. Yeter ki güzellik, İslam’ın ölçüleriyle inşa edilsin. Dünya hayatındaki güzellikler ve helal rızıklar, "Dünya hayatında, kıyamet gününde de inananlarındır." (7/A’raf 32) ayetiyle vurgulanmıştır.

İslam’da yasaklanan tüm davranışlar, Müslüman’ın tarzını bozan unsurları içerir. Bunlar, Müslüman’ın hem görünüşünü hem de davranışlarını olumsuz etkileyen kabuller ve davranışlardır. Örneğin, Nur suresinde korunması istenilen değerler, insan olmanın güzelliğini muhafaza etmek için emredilmiştir: "… Gözlerini haramdan korusunlar…" (24/Nur 31). İlahi yasaklardan korunmayan kişi, cennetten uzaklaştırılır. Cennetten uzaklaştıran her şey, Müslüman’ın tarzına aykırıdır. Müslümanın salih amelleriyle şekillenen tarzı, emredilen farzı yansıtır.

 

Rasulullah (sav) Buyurdu: Kişi Sevdiğine Benzer

"Ey iman edenler, Allah’a karşı saygılı olun ve sadıklarla beraber bulunun!" (9/Tevbe 119). İnsan, etkilenmeye açık yönüyle, muhatap olduğu durumların yanlışlarına da açıktır. Sömürü düzeninin materyalist aklı, insanın bu zaafını kendi lehine kullanarak, planlı bir şekilde pazarlamaya devam etmektedir. Çağın her türlü olanaklarını kullanarak, reklamlarını yaparlar ve böylece hayatın her alanında, İslam'ın ruhuna aykırı davranışları özendirirler. İslam’ın dilinden uzaklaşıp, küfrün diliyle hayat planlayanlar, benzediklerinin akıbetine razı olurlar.

 

Kişi Döndüğü Yöne Benzer

Kendi akımlarına göre akılları esir alıp topluma dayatanlar, bir takım insani duyguları olumsuza yönlendirirler. İnsanların ve arzın dengesini bozarak, normalde anlamsız olan şeyler üretir ve yeni beklentiler oluştururlar. Bu çıkmazlara soktukları akıllar ise, başka çıkmazları çare olarak sundukları yeni çözümlerle yönlendirilir.

Gençliği giydiği kıyafetler, yediği içtiğiyle etkileyen, ahlaki ve kültürel kabulleri bozan akımlar, insanlığa sundukları medeniyet algısıyla sadece sömürü amacını taşır. Kendi tarzını başkalarının insafına bırakanlar, ne verilirse ona razı olmak zorunda kalırlar. İslam’ı din olarak seçen insanlara, kendi dinlerinin farzlarını çiğnetmeyi çağdaşlık olarak benimsetirler.

 

İnsanın Algısını Etkileyen Bazı Unsurlar

Ailenin genel kabulleri ve paylaşılan düşünceleri, insan hayatında derin izler bırakır. Secdeyi de isyanı da aile öğretir. Bireysel veya toplumsal inançlar ve gelenekler, çocukların beklentilerini şekillendirir. Ekonomik düzeyler, azgınlığı veya sadakati destekler. Kariyer peşinde koşanları, iş koşulları ve çalışma ortamları etkiler. İnsanların algısını; yaşadıkları şehirler, örnek aldıkları şahsiyetler, okudukları kitaplar, eğitim aldıkları okullar, izledikleri filmler, idare edildikleri devletler ve küresel kabuller etkiler.

 

Haramın Tarzı

Haramın tarzı, şeytanın aklıyla şekillenir. Şeytanın aklı ise hep cehenneme yol yapar. Haram tarzlar, insanın günaha meyilli yanından beslenir. Kılık kıyafet üzerinden önce dışına, bilgiler üzerinden aklına, örnekler üzerinden algısına yönelik büyük tuzaklar, şeytani akıllar tarafından oluşturulur.

Aslı korumak, taklitten daha değerli ve önemlidir. Taklit, sadece aslı güçlendirir ve bir süre sonra taklit edilen asıl her alanda hâkimiyet kurar. Günümüzde küfrün ürettiği değerler, şükrün sahip olduğu sonuçları yıpratmaya çalışmaktadır. Müslümanın gencini, yaşlısını, kazancını, sevincini, hüznünü etkileyen helaller, haramların gölgesinde kirlenir. Akıl kirlenir, söz kirlenir, ayak kirlenir, yol kirlenir. Kiri tarz edinenler, temizin nimetlerinden mahrum olurlar. “İçinizden sadece zâlimlere isâbet etmeyecek (hepinizi saracak) olan fitneden sakının.” (8/Enfâl 25).

 

Günümüzde

Giyimden yemeğe, nişandan düğüne, doğumdan ölüme, sevmeden nefrete, evlilikten boşanmaya kadar her şeyi tarza dönüştürmüş müslümanlar, Allah'ın emri olan farzları ziyan etmektedir. Sokaklar, sofralar, sorunlar ve sorular, farzlara değil de tarzlara göre ayarlanmış; makamlar, mekânlar ve meraklar başkalarının beğenisine uygun hale getirilmiştir. Müslümanların bir kısmı, bu ezikliği yaşamaktadır.

Allah’a arz olunacak hayatlarımızı, tarzlara kurban etmek büyük bir gaflettir. Başkalarının dayatmalarını hayatlarının vazgeçilmezleri kılanlar, vazgeçtikleri farzlardan dolayı kaybedecekleri cenneti büyük bir kayıp olarak göreceklerdir.

 

Sıbgatullah: Allah’ın Boyası - Mü’minlerin Tarzı

İslam dini, yürüyüşten konuşmaya, öğrenmeden öğretmeye, aile içi ilişkilerden komşuluk ilişkilerine, kulluktan ibadete, teslimiyetten şuura kadar her şeyi ahlaki ölçüler ve insani ihtiyaçlara göre belirlemiştir. Hem şeklen hem de manen uyulması gereken asıl ilkelere tabi olmak, mü’min olmanın şiarıdır. Özellikle mü’minlerin tarzında, haramların yansıması yer bulmaz. Her varlık, kendine özel haliyle nasıl bilinir ve tanınırsa, Müslüman’ın halini de tanıtan inandığı değerlerdir. Bu nedenle, Müslümanın tarzını, inandığı farzlar şekillendirir.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —