ALTAN TAN

Tarih: 22.04.2025 17:25

Erbil ve Süleymaniye izlenimleri

Facebook Twitter Linked-in

Geçen hafta, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nin başkenti Erbil'e, oradan da Süleymaniye'ye gittim.

Süleymaniye'de, Talabani'nin partisi olarak tanınan YNK ile ortaklaşa hareket eden bir sivil toplum kuruluşunun paneli vardı.

Ben de orada, Ortadoğu barışı üzerine gelecekte neler olabileceği ile ilgili öngörüler üzerine yapılan bir panele panelist olarak katıldım.

Doğrusu, çok seviyeli, aklı başında birçok yazar, çizer ve öğretim üyesinin katıldığı bir panel gerçekleştirdik.

Sorulan sorular, verilen cevaplar ve bölgedeki aydınların gelişmeleri ne kadar yakından takip ettiklerinin en önemli delilidir.

Süleymaniye'ye gitmişken, oradan Halepçe'ye de gittim.

Çünkü Halepçe'ye en son 1993 yılında gitmiştim.

Aradan 32 yıl geçmiş.

Süleymaniye'ye, Erbil'e defalarca gittim.

Ama Halepçe'ye, işte en son 32 yıl önce gitmiştim.

Tabii, bu gidiş gelişlerimin hepsinde önemli değişiklikler gördüm.

Erbil'de de, Dohok'ta da, Barzan'da da, İmadiye'de de, Süleymaniye'de de, Halepçe'de de.

Sosyal gelişmişlik açısından yol, köprü, bina, okul, hastane gibi alanlarda geçmişe göre çok önemli adımlar atılmış, atılıyor.

Ama ne yazık ki, belli bir kesim ciddi paralar elde etmiş.

Yani, kazanmış demiyorum, çünkü bu kadar para, öyle belli bir ticaretle kazanılacak para değil.
 

Şu ve bu şekilde ciddi paralar elde etmiş kesim, bu paraları sanayiye, eğitime, kültüre, kalkınmaya harcayacaklarına, tıpkı Arap ülkelerinde olduğu gibi, Dubai'de, Katar'da, Bahreyn'de, Kuveyt'te olduğu gibi binaya yatırıyorlar ve gösterişe yatırıyorlar.

Dediğim gibi, ciddi başka gelişmeler de var ama keşke bu servet, planlı ve programlı bir şekilde, geleceği kurtaracak gerçek yatırımlara dönüşse.

Herkesin merak ettiği şu:

Ortadoğu'da Türkler ve Kürtlerin ilişkileri nereye gidecek?

Türkiye'deki bu yeni açılım sürecinin yönü ne olacak?

Başarılı olunabilecek mi?

Ayrıca, Suriye'deki Kürtlerin statüsü ne olacak?

Kavgasız, çatışmasız, savaşsız, kansız bir şekilde, Suriye'nin bütünlüğü içerisinde Kürtler bir pozisyon, bir statü elde edebilecekler mi?

Tabii, burada en fazla gözlerin çevrildiği yer Türkiye.

Çünkü bölgede, bölgeyi domine eden iki büyük devlet var.

Biri Türkiye, biri İran.

Ama İran ne yazık ki, oyun kurmak yerine bir proje uygulamak yerine, stabil bir bölge oluşturmak yerine destabilizasyona, yani karışıklığa, karıştırmaya yönelik bir siyaset izliyor.

Buradan da hayırlı bir şey çıkmıyor.


Ne yazık ki, hâlâ ikili yönetim devam ediyor

Daha önce de söylemiştim.

Bir önceki ay da Bağdat'a, Necef'e ve Kerbel'e gitmiştim.

İnanın, yaklaşık 25-30 yıldır Irak siyasetinde etkili olan İran'ın orada olumlu bir adımını görmedim.

Yoksulluk, karışıklık, kaos, perişanlık diz boyu ve önümüzdeki dönemde, kısa bir süre içinde iyi bir netice elde edebilme ihtimali de gözükmüyor.

Gelelim Kürdistan bölgesine.

Ne yazık ki, hâlâ ikili yönetim devam ediyor.

Merkezi Erbil olan ve Dohuk'u da içine alan, Türkiye ve Suriye'ye doğru olan kesimde, KDP'nin yani Barzani Partisi diyebileceğimiz PDK'nin (Partiya Demokrat Kurdistan) Kürtçesi ve Türkçesi ile egemenliği var.

Süleymaniye'den o yana, yani Halepçe, Ranya, Kalaadiza, Köysancak dediğimiz İran'a taraf olan bölgede de Yekîti Niştîmanî Kürdistan (Yekîti) ile Kürdistan Yurtseverler Birliği (Kayebe) ve Talabani'nin egemenliği var.

Ne yazık ki, iki bölge arasında bir ortak parlamento olmasına rağmen, seçimlerin üzerinden bir yıla yakın bir zaman geçmiş olmasına rağmen, yeni bir hükümet kurulamıyor.

Tek bir idare, Kürdistan bölgesinde yıllardır yerleşemiyor, yapılamıyor.

İki tarafın da kendine göre peşmergesi, gümrüğü, ekonomisi hatta adli sistemi var.

Şimdi tabii, bizim Kürt ulusalcıları, işte dört parça birleşik Kürdistan hayali gören, 50 yıl, 80 yıl, 100 yıl evvel de kalmış, modası geçmiş ulus-devlet fikrinde olanlar ve çoğunluğu da Diyaspora'da, Avrupa'da yerleşmiş olan Kürtler, şu ödevi önlerine koymuyorlar.

Yahu arkadaşlar, bu dört parça Kürdistan'ı birleştirmeden önce, siz şu Kürdistan'ın ikiliğine bir son verin, onu birleştirin.

Bütün çabanızı, aklınızı, zekanızı, bilginizi orada yoğunlaştırın, oraya yoğunlaşın.

Tek bir yönetim olsun, tek bir askeri güç olsun.

Tek bir askeri güç olsun, tek bir polis olsun, tek bir tapu olsun, tek bir mahkeme olsun. Önce bir devlet sistemi, yönetimi yerleşsin.

Bunu yapamadan öbür hayallerin peşinden koşmanın ne faydası var?

Ve bütün dünyadaki Kürt aklı... Ne demek Kürt aklı?

Dünyanın dört bir tarafına gitmiş, okumuş, yazmış, kendi sahalarında başarılı olmuş mimar, mühendis, doktor, avukat, hukukçu, teknokrat, fizikçi, makineci kim varsa, Kürtlerin o birikimlerini önce oraya aktarmaları lazım.

Daha hâlâ Erbil ile Süleymaniye arasında bir otoyol veya demir yolu yok.

Türkiye sınırına bağlanan yol hâlâ bitmemiş.

Yani eskiye nazaran birçok gelişme olsa da yapılacak dünya kadar iş var.

Eğitimde var, sağlıkta var, hukuk sisteminde var, güvenlikte, askeri sistemde var... Var, var, var.

Onun için tabii, hem olumlu gözlemlerle, izlenimlerle döndüm, hem de eksik kalan, yapılamayan, yapılması gereken birçok şeyi de yerinde gördüm.

Türkiye tarafına gelince, Türkiye tarafında da öyle.

Yani oradan buraya, ha buraya, Türkiye tarafına geçerken saatlerce insanlar kara gümrüğünde bekliyor.

Diyarbakır'a, Erbil'e olan uçuşlar, geçmiş yıllarda vardı, yıllardır yapılamıyor, iptal edildi.

Süleymaniye'ye İstanbul'dan da uçuş yok, siyasi sebeplerden dolayı.

Onun için böyle büyük laflar, büyük iddialar, büyük hedeflerden önce, önümüzdeki günlük hedefleri, günlük ödevimizi doğru düzgün yapmamız lazım.

Bu vizelerin tamamen silikleşmesi lazım.

Sınırlarda, kapılarda, ticarette, gidiş-gelişte beklemelerin bitmesi lazım.

Urfa-Habur otoyolunun mutlaka yapılması lazım.

Türkiye'nin bütün önemli otobanları bitti.

Ama otoban Urfa'ya kadar geliyor, oradan ötesi yok.

Yine aynı şekilde, demir yolu yok nakliye için, ticaret için.

Ki kaldı ki, sadece Gaziantep'in yıllık ihracatı 10 milyar doların üzerinde.

Irak'la 25-30 milyara yakın bir ticaret hacmimiz var.

Bunun önemli bir kısmı da Kürt bölgesiyle yapılıyor.

Yani büyük laflar, büyük iddialar, büyük sözlerden önce, bu önümüzdeki günlük şeyleri doğru düzgün düzeltsek, yerine getirsek, inanın, gelecek çok daha kolay olacak.

 

Kaynak: Independent Türkçe


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —