Bülent ACUN

Tarih: 02.01.2023 17:12

Dünyada iziniz, mahşerde yüzünüz olsun

Facebook Twitter Linked-in

28 Aralık 2022 Çarşamba günü Niğde Ömer Halisdemir üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Dekanı Prof.Dr.Recep Çiçek hocanın nazik davetine icabet vesilesiyle Niğde’deydim.

Niğde, benim şahit şehirlerimden biri. Bendeniz okuduğum ve görev yaptığım şehirlerimi bu şekilde nitelendiriyorum.

5 yıl Ulukışla merkez Kışla Cami’nde, 2 yılda Niğde Merkez Özbelde Hatipoğlu Cami’nde olmak üzere tam 7 yıl Niğde’de müezzin-kayyımlık(ümmeti uyandırma memurluğu yaptım)

Bu süre zarfında Niğde’de çok sayıda sadık dost edindim. Asla unutamayacağım güzel hatıralar biriktirdim.

İşte bundan dolayı mevsimin kışlığına, Niğde’nin soğukluğuna aldırmadan Recep Çiçek hoca’nın davetine düşünmeden icabet ettim. İyi ki de etmişim. Niğde’de biraz soğuk aldım. Fakat aldığım soğuğun kat kat fazlası Niğde’de bulunmaktan haz ve keyif aldım.

Modern yaşam tarzının, pandeminin, pahalılığın yıkmaya kast ettiği  dostluklara bu vesileyle tekrar can suyu vermiş olduk.

Niğde aynasında gördüm ki zaman insanı ve mekanı acayip bir şekilde değiştiriyor.  Niğde aynasında geçmişime gittim. Adeta 2005-2012 yıllarını anbean yeniden yaşadım.

Niğde’de hareketli, bereketli ve muhabbetli bir  gün geçirdim.

Sevgili Nihat Altıparmak hocam ile gecenin ilerleyen saatlerine kadar sohbet ederek, hasret giderdik.

Değerli Numan Yiğit hocamla tekrar görüşmek bana çok iyi geldi.

Niğde’deki gören gözüm Merhum Necati Kuruçay amca’nın evladı Murat Kuruçay hocamla hasbihal ederek, vefanın sadece İstanbul’da bir semt adı olmadığını görmek ve göstermek  doğrusu beni epey mutlu etti.

Damak Lahmacun’un sahibi gönül insanı Bünyamin beyin her zaman olduğu gibi mertliği ve cömertliği üzerindeydi.

Kilim Çayevi’nde  Metin kardeş dem nöbeti tutmayı sürdürüyordu.

Özbelde Hatipoğlu Cami’nde eskimez cemaatime Sabah namazı kıldırmanın  yaşattığı güzel duyguları anlatmama kelimeler kifayet etmez.

Evet, Niğde’de dopdolu bir gün geçirdim. Nitekim beklenen an geldi.

Saat 15.30’da Niğde Ömer  Halisdemir  Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Konferans  Salonundaki yerimizi aldık.

Dostlarımızın sıcaklığı bize Niğde’nin soğukluğunu unutturuverdi.

İslami İlimler Fakültesi’nin Niğde’ye rengini verdiğini ve şehre varlığını hissettirdiğini görmek beni epey sevindirdi.

Fakülte talebelerinin  çıkardığı  ‘’Medrese  Dergisi’’  ve  hocalarının emek mahsulü ‘’Niğdeli Âlimler’’ kitabı beni hayli heyecanlandırdı.

Hepsi birer pırlanta mesabesindeki gençleri karşımda görmek ise bu heyecanımı resmen doruğa çıkardı.

İslami İlimler Fakültesi öğrencileriyle gerçekleştireceğimiz hasbihale dekan yardımcılarıyla, hocalarıyla, fakültenin tam kadro ilgi göstermesi de bence son derece kıymetliydi.

Program Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başladı.

Daha sonra  Fakülte Dekanı Prof. Dr. Recep Çiçek hoca misafirlerini ve öğrencilerini selamladı.

Şimdi söz sırası ‘’Dünyada iziniz olsun, mahşerde yüzünüz olsun’’ cümlesinin içini doldurmak üzere bendenize geldi.

Sözlerime başlarken, Recep Hocam başta olmak üzere programa emek veren ve katılan herkese teşekkür ettim. Sonra Niğdeli yıllarımdan ibretli hatıralar aktardım.

Ardından özetle gençlere şunları söyledim:

“Gençler, sizler İslami İlimler Fakültesi öğrencilerisiniz ‘İslami ilimler’ denince  ilk olarak akla tefsirin, hadisin, fıkhın ve siyerin gelmesi Aman ha sizi bütün ilimleri İslami görmekten alıkoymasın.

Mahmut Toptaş Hoca’nın ifade ettiği gibi esasen bütün ilimler İslami’dir.

Sadece atanmışlardan olmak için değil, adanmışlardan olmak için de gayret gösterin.

İnsanı onaracak konuşmalar yapın. Sesinizi değil, sözünüzü yükseltin. Bunun için bir davanız olsun, bir duanız olsun, bir yuvanız olsun.  Bütün insanlığı kucaklayacak bir teklifiniz olsun. Teklifinizin tebliğcisi ve temsilcisi  olabilmek için vargücünüzle  çalışın. Unutmayın ki  herbiriniz bütün insanlığa birer gönül doktoru olmaya namzetsiniz. İnsanlığın,  ümmetin ve milletin hamurunu siz yoğuracaksınız. İnkâra bir daha çıkamayacağı bir kuyu kazıp, üzerine iman bayrağını dikecek olan da sizlersiniz.

Bunun için insanı, zamanı ve mekânı dikkatli okuyun. Meydanı tanımadan meydan okumaya kalkmayın.

Bu toprağın insanıyla, bu toprağın irfanı arasında kalın bir duvar değil muhkem bir köprü olun.”

 

Kaynak: farklı bakış


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —